farklı olana hoşgörülü olmak, farklılığın zenginlik olduğunu kavramak. kişilerin "haklar" sözkonusu olduğunda kadın, afrikalı, eşcinsel, özürlü, falan milletten veya filan dinden diye ayrılmadan önce insan paydasında "eşit" oldukları prensibinden yola çıkarak herkesin kendi insanlığını değişik olarak ifade etmesi mümkündür.
insan özgürlüklerini geliştirmeyi benimsemek, temel olanlarını hayat prensibi edinmek. egemenliğin, üretimin ve değerin yegane yaratıcısı olan insanın kısıtlamalar ve yasaklarla değil, ancak ve ancak daha rahat ve çok yönlü bir ortam ile yaşaması ve yaşatılması mecburidir.
şiddetin çözüm getirmediğine ikna olmak, bu yola başvurmamak. medeni bir hukuk sistemi, toplum sözleşmesi, tartışma ve uzlaşı kültürünü benimsemiş olmak; şiddeti meşrulaştıran söylemleri teşhis ve teşhir etmek.
insanın kendisini geliştirmesi için uğraşı verdiği alanların zenginleştirilmesi gerektiğini kavramak. bilime, akıla, sanata, teknolojiye, spora ve dahi insanın kendisini ifade ettiği ve bulduğu diğer alanların korunması, geliştirilmesi ve yenilerinin önünün açılması zihniyetinde olacak.
bu vasıfları taşıyan insanlarla beraber yaşamak güzeldir. belki zındık, belki vatan haini, belki puşt ve bazen de gavat ve kansız olarak adlandırılsa bile böyle insanlarla çevrili bir ortam en azından güzeldir...
uzun mücadeleler sonucu kazanılmış vasıflardır.demokrat insan, ileri demokrasi diye bir kavram olamayacağının farkındadır.görüşü ne olursa olsun karşısındakini dinler.istisnalar dışında önyargıları yoktur.insana insan olduğu için değer verir.
demokratlık bizatihi insan vasfıdır.
demokrasi günü gelince icat edilmiş kavram değildir.
insanın tarihsel gelişiminde bugün art arda sıraladığımız demokrasiye dair vasıflar vardır. gün gelmiş baskılanmıştır. uzun mücadeleler sonunda insan oğlu, sahip olduğu vasıfları toplumsal statüye kavuşturmuştur. adına da demokrasi demiştir.
şimdi sıra, yine insan olmanın önde gelen vasfı paylaşımcılığın, eşitlikçiliğin kurumsallaştırılması mücadelesidir.
atatürkçüyüm diyemez. zira atatürkçülüğün demokratikleşmeyle veya demokrasiyle uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur, tamamen despotik bir yapıdır atatürk paşamız ne dediyse o olur.