demokrasi, yıllarca avrupa'da kullanılan, fakat toplumu tahrif ve tahrip eden ve toplumsal olumsuzlukların artmasına mani olamayan bir görüştür. yani avrupa demokrasi konusunda gayet tecrübeli. işte bu nedenledir ki, avrupa-abd sömürmek istedikleri toplumlara hep demokrasi götürmüşlerdir. bu ülkeler de, ne hazindir ki, bu "namusu kirlenmiş" demokrasiyi hiç sorgulamadan, eleştirmeden, düşünmeden "idealize" etmiştir. bunun en güzel örneği türkiye. türkiye'de kemalisti de, komünisti de, islamcısı da. şucusu da, bucusu da demokrasiyi ifade etmektedir. hiçbiri de çıkıp, demokrasi dışında bir görüş ortaya atmaz. çünkü toplum bu şekilde yıkanmıştır. "demokrasi ideal olandır, tartışılamaz, sorgulanamaz." halbuki, demokrasi'de çok temel yanlışlıklar da mevcuttur. hatta, laik, islamcı ya da komünist görüşlerle de birçok meselede çelişir.
bizde sorgulanmıyor tabi. buna şaşırmaya da gerek yok aslında. çünkü biz, laikliği/sekülerizmi de sorgulamadık zamanında. gerçi şimdi de sorguladığımız yok ya. tam anlamıyla bilinçsizlik bu. ne milliyetçiliği sorguladık, ne devletçiliği sorguladık, ne ulus-devlet anlayışını sorguladık. hiçbir şeyi sorgulamadık. yukarıdan, bize ne uygun görülmüşse, onlara boyun eğdik. demokrasiyi sorgulamak bile vahşet verici bir durum gibi gözüküyor. bir eleştiri yapmaya görün, hemen belli kalıplara oturtuluyorsunuz, gelenekçi, şeriatçı, yobaz, gerici, bağnaz vs. gibi. düşünen, bilgi ve fikir üreten bir toplum değiliz ki sorgulayalım. biz "hayır" demesini bilmeyen bir toplumuz. çocukken okulda sistem bize ne aşılamışsa, ona inanıyoruz. üretmiyoruz. böyle olunca, birileri bize namusu kirlenmiş ideolojileri dayatıyor. demokrasi gibi, kirli, namussuz, "orospu" bir ideolojiye mahkum edildik. "demokrasi"yle ırak'ta, afganistan'da, çeçenistan'da vs. neler yaşandığını hepimiz biliyoruz. insanları yaşlı, çocuk, kadın demeden öldüren, katleden, işkencelere tabi tutanların ideolojisidir demokrasi. demokrasi tamamen bir araç, bir enjeksiyon. toplumları kontrol etmek için bire bir.
toplumsal bir hapishanedeyiz. birileri gardiyanlara bir yaşam tarzı empoze ediyor, gardiyanlar da biz mahpuslara. ve işin trajik boyutu ise, herkes bu hapishaneye teslim olmuş durumda. hatta bırakın hapishaneyi, bunlar dört duvar arasında özgür olduğunu bile sanıyor.