ülkem insanı ne yazık ki hala demokratik protesto ve hak kullanımına yeterince adapte olamamıştır. misaller çok; kürtler mağdur mu, o zaman bazıları hemen kendinde maske takıp sağa sola molotof kokteyli atma, yakma yıkma hakkı görür. bunun neresi demokrasi? adam pkk'ya mı kıl olmuş. tamam o zaman, maça giderken kafasına estiği anda sağa sola bira şişesi fırlatma hakkı doğdu ona. peki, uğraş, izinlerini al, pkk'yı protesto için milyonluk miting düzenle. yok yea, kim uğraşacak. böyle böyle demokratik gösteri, basın açıklaması gibi hakların dibine kibrit suyu ekeriz. yapmaya kalkanı da linç etmeye çalışırız; linç etme teşebbüsünü "tepkisini dile getirmek" , "demokratik hak" falan sanırız.
bir de mağduriyet tokuşturma huyumuz vardır. solcuya cezaevinde işkence edilmiştir, 12 eylül döneminde diyarbakır cezaevinde işkence, zulüm zirve yapmıştır. "e olsun efendim, mamak'ta da ülkücülere işkence yapılmıştır." şimdi o da insan hakları ihlali, bu da insan hakları ihlali. ama maalesef; o da var, bu da var dedikçe ve sineye çektikçe o eziyetleri, işkenceleri yapanlar yıllar yılı o çok kızdığımız "dokunulmaz milletvekilleri"nden çok daha dokunulmaz kalıyorlar, böyle sürüp gidiyor.
demokrasi, fikir hürriyetini içeren bir rejimdir. bize çok aykırı gelen fikirlere de tahammül etmek zorundayız. bizim fikirlerimize de başkaları tahammül etmek zorunda. barışçıl ve yasal olmak şartıyla herkesin fikrini ifade hakkı var. beğenmeyenin de bunu kendi gösterisini yapıp protesto etme, eleştirme hakkı var. ama gösteri yapana dalma, linç etmeye kalkma hakkı yok. demokraside insan hakları var. yani hem bana hem karşıt görüştekine zulmediliyor eh o zaman okey deyip kör topal demokrasiyi sineye çekmek yok. ve de hiçbir mağduriyeti bahane edip yakmak, yıkmak, cinayet işlemek, cinayeti övmek, molotof kokteyli atmak, bira şişesi fırlatmak hakkı da yok.