"Demokrasiye sadece sandıkta müdahale edilebilir, bunun dışındaki her şey gayrimeşrudur." sayın başbakanımızın 31 temmuz tarihli tweeti dir. okuduğumda acaba kendisi demokrasi kavramının anlamını tam olarak biliyor mu diye düşünmemin yanı sıra, bildiğim kadarıyla sandığa müdahale edilmez; seçim zamanı insanlar sandığa gider oy kullanır ve o oyların sayılması sonucu parlamento üyeleri seçilir. kendisi sandığa nasıl bir müdahalede bulunmayı düşünüyor tam olarak anlayabilmiş değilim ve unutmayalım ki "dil ifşa eder".
edit: demokrasi kavram olarak zaten beraberinde sadece sandık kavramını getirmez. john j. patrick'in kategorileştirmesine bakacak olursak politik eğitimin dört temel aşaması vardır: bilgi, entellektüel yetenek, katılma isteği ve tutumlar. bunlar politik eğilimi yüksek vatandaşlar yaratma güdüsü ile ilişkilidir. modern dünyada eğitim hizmetleri büyük ölçüde iktidarın tekelindedir. eğer yurttaşlık eğitimi, çoğulcu değerleri gözeten bir şekilde gerçekleşirse birey de kendi kültürünü sürdürebilir. fakat bu süreç demokratize edilmezse, bireyin gelişimi, hükümete uygun bir alet olarak kalır. sadece sandığa gidip 4 senede bir oy kullanmak politik endoktrinasyondan başka birşey değildir. "sandığa git oyunu ver, sonrasında ülkede olan biten hiçbir şeyle ilgilenme" rte hükümetinin meşru göstermeye çabaladığı özgül ideolojidir. politik eğitimli yurttaş ise bunun dışında kalmalıdır. bireylerin yönetime katılması büyük ölçüde eğitimle ilgilidir. bunu bakanın "eğitimi yüksek kitleden oy alamıyoruz" açıklamasında da gördük zaten topluma biçim ve yön verebilmek için geniş yurttaş yığınlarının yaşanan koşullarda toplumsal ortamın niteliklerinin ne olduğunu, nasıl işlediğini, nasıl değiştirilip geliştirilebileceğini bilmesi zorunludur. içinde yaşadığı toplumun gerçeğinin niteliğini, özelliklerini bilmeyen insanlar bunları önlemenin de yolunu bilmez; böylece kendilerini yönetemezler. buradan yola çıkarsak , insanlara sürekli demokrasinin yanında sandık sözünün söylenmesi aslında subliminal bir mesajdır ve demokrasi eşittir sandık söylemine çıkarız ki, bu da demokrasi kavramının tanımını daraltır. modern demokrasiler çoğunlukçu değil, çoğulculuk kavramında sağlıklı işler. bağımsız medya, insanların gösteri yapabilme özgürlüğü, dernekleşme ve sendikal haklarını savunabilme, çok kültürlülüğün dile getirilebilmesi sandık demokrasisinden çıkışı gerektirir ve politik eğitimli yurttaşın sahip olması gereken melekelerdir. tüm bu yazılanlar ise ateist bir söylem olmaktan ziyade politik bilimde hem lisans hem de yüksek lisans yapmış kişinin eğitimli süzgecinden damıtılmış bilgilerdir. ve yineliyorum "dil ifşa eder".
demokrasi kavramından anladığı tek şey "4 senede bi' sandığa gidip oy kullanmak." olan kişi beyanı. %10 barajının altında kalmış bir partiye oy veren kişi ne yapsın? oyunun iktidar partisi lehine görünmesine mi yansın yoksa sistemin onu yok saymasına mı?
demokrasiyi sandıktan ibaret sayan kişi sözü. "madem sandığa bu kadar önem veriyorsun, esad %92 oyla seçildiği halde niye diktatör diyorsun?" sorusunu akla getirir.
demokrasiyi 5 senede bir sandığa gidip geri kalan 5 sene sus pus oturmak zannedenlerin götünden uydurduğu demokrasi tanımıdır.
demokrasilerde halk hükümetten vergilerin, izlediği politikaların, yaptıkları yanlışların hesabını sorar.türkiye de ise değil hesap sormak çalışmadıkları yerden soru sormak bile yasak.
şimdi siktirin gidin kumda oynayın.kumdan demokrasi felan yapın ne biliyim.