demokraside protestonun yeri

entry4 galeri0
    1.
  1. bizim millet olarak bir türlü anlayamadığımız, özümseyemediğimiz konu. çok da önemlidir aslında. ama bizdeki zihniyet şu: protesto=devlete karşı gelme. bu çok yanlış bir algı. çünkü her şeyden önce modern demokrasilerde devlet ile hükümeti birbirinden ayırmak gerekiyor. ayrıca demokrasinin kelime anlamının "halkın gücü" olduğunu bilmek de yeterlidir. yani demokrasi, halkın yönetimidir ve devlete karşı gelmekten daha sıkıntılı olan şey, halkın isteklerine duyarsız kalmaktır.

    demokrasi, çoğunluğun dediğinin olması da değildir. örneğin isviçrede minarelerin yasaklanmasıyla ilgili bir karar referanduma götürülmüştü. http://www.bbc.co.uk/turk...91129_swiss_minaret.shtml bu karar tartışmalı olmakla birlikte, buna benzer referandumlar demokratik açıdan sıkıntılıdır. çünkü böyle bir şeyi halk oylamasına sunduğunuzda halkın ufak bir kısmının özgürlüğünü, çoğunluğun kararıyla yok etmiş ya da kısıtlamış olursunuz. modern demokrasilerde en büyük problemlerden birisi de budur zaten. çoğunluğun istediği her şeyin olması gerektiği yanılgısına kapılmak.

    elbette iyi bir demokrasi, meşruiyetini çoğunluktan alır. ama meşru bir yönetimin tek şartı çoğunluğun desteği değildir. bir defa unutmamak gerekir ki, her modern demokrasinin olmazsa olmazı; her şeyin üzerinde hukukun bulunmasıdır. hukukun üstünlüğü ilkesi bu bakımdan çok önemlidir. ve bu sayede, çoğunluğun azınlığı ezmesi önlenir. ayrıca belirtmek gerekir ki, daha modern demokrasiler oluşmaya başlamadan çok çok önce hukukun üstünlüğü ilkesinin kabul edilmesi süreci başlatılmıştı magna carta ile. ve bu, aynı zamanda demokrasi yolundaki de ilk önemli adım olarak görülür.

    peki demokraside protestonun yeri nedir? öncelikle protestodan ne anlaşıldığını sorgulamak lazım. aslında pek çok çeşidi vardır bunun. belli bir ürünü almamaktan tutun da, eline silah alıp sokağa çıkmaya kadar çok geniş bir yelpazesi vardır protestonun. elbette bizim bahsettiğimiz protesto tipi, hukuk kurallarının içerisinde kalan protesto tipidir. ve mümkün olduğunca da barışçıl ve çözüme odaklı olmalıdır. örneğin şeriat için protesto yapılmaz. ya da komünizm getirmek için protesto yapılmaz. bunlar devrimci faaliyetlerdir. ama bu yine de bir grup komünistin bedava eğitim için protesto yapamayacağını, ya da şeriatçı bir kesimin baş örtüsü yasağının kalkması için protesto yapamayacağını getirmemeli akıllara.

    peki neden önemlidir protesto? eğer halkın belli bir kesimi, hak ve özgürlüklerinin çiğnendiğini düşünüyorsa ve bu konuda yargının adaletli davranmadığını, ya da kendi sorunlarının görmezden gelindiğini düşünüyorsa; hükümete baskı kurmak ve bu konuyu gündeme getirmek için protesto yapabilir. pek çok şekli vardır bunun. örneğin ülkedeki esnaflar, kendilerine uygulanan yüksek vergi oranlarına tepki göstermek için yürüyüş düzenleyebilirler. onların mağduriyetleri, toplum içinde azınlık olmalarından dolayı hükümetin ilgisini celbetmemiş olabilir o zamana kadar. fakat böyle bir eylemle bu esnaflar, toplumsal bir farkındalık yaratabilir, medya kanalıyla hükümete baskı kurabilir ve hatta hükümete geri adım bile attırabilir. sadece kendi haklarını korumak için de değil, doğudaki töre cinayetlerini ve bebek evliliklerini protesto edebilirsiniz, hatta hayvan hakları için yürüyüşler yapabilirsiniz.

    iyi güzel de, ana caddeleri kaplıyorlar, izinsiz yürüyüşler yapıyorlar, bizim özgürlüklerimize mani oluyorlar? işte bu kısım demokrasinin en can alıcı kısmı. demokrasi sadece bir devlet rejimi değildir, aynı zamanda da toplumsal bir kültürdür. eğer toplum, her katmanıyla demokrasiyi tam anlamıyla sindirebilmişse, o zaman bu sıkıntı da kolayca çözülür. hiç bir dükkan, saldırganlar yüzünden günlerce kepenk indirmek zorunda kalmaz. eylem alanından, eyleme katılmayanlar da rahatça yürüyüp geçebilir. kimsenin özgürlüğü engellenmez. polis de müdahalede bulunmak zorunda kalmaz. sadece zorunda kalmamak değil, polisin görevi zaten protestoların çığırından çıkıp başka insanların malına ve canına zarar vermesini engellemek olduğu için, böyle bir görevi icra etmeye de gerek kalmayacaktır. ama şunu da söylemek gerekir. gösterilere izin verip vermemek hükümetin keyfiyetine bırakılmaz hiç bir gerçek demokraside. protestolar çoğu zaman mevcut hükümete yönelik eleştiriler içerir zaten. dolayısıyla bu anlamda hükümetin iznine tabi olmak diye bir şey yoktur. izin verme olayı, eylem yapacak grubun kontrol edilebilmesi ve güvenliğinin sağlanması gibi teknik meselelere göre şekillendirilir. bu durum demokratik ülkelerde de bu esasa göre değerlendirilir ve kanunlara yansır.
    4 ...
  2. 2.
  3. sokaklardır, meydanlardır, tüm alanlardır.

    edit: türkiye'yi bu genellemeden tenzih ediyoruz tabi.
    4 ...
  4. 3.
  5. günümüzde toplu protestolarda her zaman provokatif eylemler mevcut ve bunun olma imkanı %100'ü geçmiştir. nerede bir eylem, protesto olsa her zaman için etrafa zarar verilmiştir. zarar verildiği andan itibaren devletin gücü devreye girer ve olaya müdahale eder. yasalar ve rejimin temeli bunu gerektirir. bu iki ince çizgiyi birbirinden ayırıp gerçekleri görmek zorundayız.

    sizin o masum protestolar dediğiniz yerlerde bankalar kundaklandı, esnafın kepenklerine spreyler sıkıldı. işte bu sebepten devlet devreye giriyor.
    0 ...
  6. 4.
  7. Şu sıralar sosyal medyadır. Başbakan müdahale ederse şayet protesto yalnızca alanlar değil; sokaklar, caddeler, mahalleler olacaktır.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük