mantığımın anlamadığı şey azınlıklara ne olacağı. mesela hayali bir oran verelim. bir yerde %95 a insanı %5 b insanı olsun. ben bir politikacı olayım. bu % 5 olan arkadaşların ne olduklarını, ne istediklerini neden dikkate alayım? eğer çoğulculuk politikalarımı belirleyen ve o çoğunluk bana yaptığım eylemin meşrulaştıran şey ise o halde ben bu azınlığa zulmettiğimde ( eğer çoğunluk bundan haz alıyorsa) o halde benim sempatizanlarım daha çok artacağı için ben zalim olmaya daha meyilli hale gelmeyecek miyim? ayrıca bu benim oy potansiyelimi arttırdığı gibi meşrutiyetimi daha kalıcı hale getirmeyecek mi?
nitekim demokrasilerde yasa yapma yetkisi meclisin. yani bir nevi halka verilmiş bu anlayış. o halde faşist bir halk benim diğer insanlara zulmetmede bana nasıl bir engel demokrasi içinde çıkartabilir? sonuçta diğer azınlığın tüm haklarını elinden alan yasalar yapsam gene demokratik yollarla bunu kabul ettirebilirim.
işte bu açıklık demokrasilerde diktatörler doğuruyor. nitekim hitler de seçilmiş bir liderdir malum şahıs( evet o, o) da seçilmiş şahıstır.
demokrasi artık tek elde toplanan bir varlıktır. erdoğan kazandıysa itiraz mitiraz yok atı alan üsküdarı geçti hüloğğğ. chp kazanırsa fedöcü hainler usülsüzlük kol geziyor!
demokrasi halkın yönetime katıldığı kendini yönetecek kişileri belirlediği özgür bir sistem olarak lanse edilebilir. halbu ki sizce de gerçek böyle mi yoksa demokrasi paranın çıkarlarına mı hizmet ediyor. baştan şunu belirtetyim komunist değilim. her ülkeye dikkat ederseniz medyaya gazete televizyon radyo sosyal medyaya yöne veren kiişiler olduğunu göreceksiniz. peki bu medya kuruluşlarının sahibi kim. belli bir takım zenginler. dolayısyla demokrasi dediğimiz kurum dolaylı olarak toplumun varlıklı kesimlerin elinde olduğunu rahatlıkla söyleyebliliriz. şimdi bu varlıklı kimseler aralarında gizli anlaşma yapıp seçilecek kişiyi kendi belirlese ve sabah akşam onu güzelleyecek haberler yapsa yine demokrasiden bahsedebilrmiyiz.
Demokrasi 5 bin kişi civarında nüfusu olan küçük yunan devletçikleri için yapılmış bir askeri oylama rejimiydi. Sadece savaşma potansiyeli olan erkekler oy verirdi, onlar vatandaş kabul edilirdi.
21. yüzyıl denen delilik herkesin vatandaş olduğu bir deliler matinesi yaratmakla kalmadı aynı zamanda demagogların tiranlığın da ötesine geçip ilahlaştığı bir vahşet yarattı.
"Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!"
ülkemizde en çok kullanılan kelimelerden biridir. seçim yaparsın demokrasi şölenidir, oy sayarsın demokrasi katliamıdır, haksızlığa uğrarsın bu ülkede demokrasi var dersin, aslında hiç var olmayan bir şeydir. düşünün bu ülkenin en büyük şehrinde 7 gündür belediye başkanı kesinleşmedi. millet oy çuvallarının üzerinde uyuyor.
Hükümetimiz demokrasinin neye karşı olduğu konusunda net bir örnektir: zalim ve tasarruf önlemleri, özgür gazeteciliğin azlığı ve sosyal medyanın rahatsız edici bir kontrolü Türkiye'de demokrasinin burada yenilmeye yemin ettiği şey.