daha önce defalarca yazmıştım. her yüzyıl bir ilerleme-gelişme ile anıldı. 21 yy ise şimdiye kadar yaşanan tüm pozitif gelişmelerin duraksamaya girip gerilemesiyle bu yüzyıl cehaletin yüzyılı olarak yaşanacak.
bu cehaletin sürmesi, savunulması, kutsallaşıp yaşanmasında da en büyük etken demokrasi, özgürlük, insan hakları ve din olacak.
artan nüfus ile çevreye doğaya verdiğimiz zararla azalan ve kısıtlanan dünya nimetlerinden artık toplumlar istediği kadar yararlanamıyor ve bu imkanlara erişemiyor.
1900'lü yıllarda üretim çılgınlığıyla yaşanan teknoloji ve sanayi gelişimi kapitalizm sayesinde insanlara cenneti yaşattı.
insan hayatını-yaşamını idame ettirecek imkanlara erişebilirlik, kalite, fiyat imkanı sunanların önünde (şirket, devlet, ekonomik sistem, rejim) hiçbir güç duramadı.
örn: işçi hakları diye ortalığı savaşa verenler bir otomobil fabrikası kapısından içeri giremedi. üretimi durduracak, işçiyi iş bıraktıracak bir greve sokamadı. sistem veya rejim vb ideolojik tartışmaya işçileri sokamadı, çünkü; o fabrikanın tıka basa dolu otoparkında olan araçlar o fabrikada çalışan işçilerindi.
o işçiler geçim sıkıntısı, barınma ile eğitim, sağlık ile iş-maaş endişesi duymuyordu.
bu dönemde kapitalizm insanlara kaliteyi ve refahı getirdi, cenneti yaşattı.
artık dünya nüfusu öyle bir hale geldi ki...
2000'li yılların başında yeryüzünde her insan abd'de gibi bir yaşam kalitesine erişmesi için bir dünya daha olmalı. şu an dünyamız bu imkanı sağlamaya yetecek kaynaklara sahip değil.
avrupa da buna katılırsa abd ve avrupa (doğu avrupa hariç) dünya kaynaklarını kullanması, sahip olduğu ekonomik güç açısından tüm dünya devletleri-insanları aynı refahı, satınalma gücünü elde etmeye kalksa 2 dünya daha gerekli.
artık ne denizlerde balık, ne arazide ormanlar, ne doğada vahşi yaşamla ortada olan temiz su, temiz gıda artık avrupa abd için de lüks oldu.
şimdi cenneti yaşatan kapitalizm varolmak için her rejim-sistemin yaptığını yapıyor ve insanlara cehennemi yaşatıyor.
bolluk içinde üretim istihdam açısından dün kalite ve erişebilirlik için insanlara cenneti sunan kapitalizm, buna uymayanı dışlayan kapitalist anlayış şimdi vahşileşti. artık kapitalizm veya herhangi bir sistemi besleyecek yaşatacak kaynak yok.
Din islamsa diğerleri ile yan yana gelemez.
Çünkü islam hukuku eşitlik üzerine kurulu değildir.
Alevi sünniye, kadın erkeğe, gayrı müslim müslümana denk sayılmaz
Ayrıca insan yapımı ( beşeri) yasalar meşru kabul edilmez.
demokrasi, özgürlük, insan hakları ve din istisnasız her insanın tartışmasız, ama'sız sahip olacağı bir değer (düşünce, hak) değildir.
demokrasiyi günümüzde "halk beni seçti, istediğimi yaparım. hesap vermem, her şeyi ben bilirim, bana yasal sana yasak, dokunulmazlık suç işleme-kanunu yasayı yok sayma özgürlüğü" diyenlere bakın...
benim özgürlüğüm senin yaşam hakkını döver anlayışında özgürlüğü bir yok etme, baskı aracına döndürüp siz yemek yerken karşınızda burnunu karıştıran insanların özgürlüğü denetimsizlik sorumsuzluk olarak kullanmasına bakın...
insan hakları diye ortaya çıkanlara bakın. en çok sesi çıkanlar başka insanların hakkını gasp edenlerdir. herkesi kendisine benzetmek, kendi gibi düşünen ve yaşayan, başkalarının yaşam haklarını yok eden-hiçe sayanlar kanlı elleriyle gırtlağınıza yapıştığınızda hukuk kanun boşluklarından yararlanıp yaptığı vandalizm ve terörü insan hakları diye bize sunuyor.
din ise tam bir facia...
ufacık kız çocuklarına erkek çocuklarına tecavüz edenler (bakınız islam dünyasında ve yahudilerde tarikatlar cemaatler, vatikan'da papa'nın özür dilemesine yol açan rezillikler) dini bir menfaat, çıkar, makam, mevki, para, sermaye, politika-oy aracı olarak kullanıp vakıflar dernekler aracılığıyla toplumu devletleri sömüren düzen, enerji ve gıda ile silah şirketlerinin yanı sıra ülkelerin istihbarat faaliyetlerinde 1 numaraları etken olan din baronları.
din ile kutsallaştırılıp sorgulanmasının önüne geçilmiş binlerce yıldır süren savaşlar ölümler ve yıkımın alt yapısı olan cehalet.
toplumları insanları düşünmeyen, sorgulamayan bilerek aklı inkar eden cahiller sürüsü haline getirip bir arada yaşam ve sorumlulukları terk ettiren, bizi insanlıktan çıkaran, insanların "insan vicdanına sığmayan yaratıcının vicdanına sığar mı, insanın utanacağı şeyi yaratıcı nasıl ister meşru kılar?" diye soru sormayı dinsizlik olarak tanımlayan uydurulan din.
demokrasi, özgürlük, insan hakları ve din erdemli insanların sahip olacağı bir değer, bir düşünce, bir ayrıcalık, bir haktır.
herkesin bu değerlere sorgusuz sualsiz, tartışmasız, ama'sız sahip olması gerekliliğini savunan için aptal demek bile az gelir ki; insanlığa sığmayan ve insanlık suçu işleyen insan her insanın yasa, kanun, vicdan, adalet kapsamında her insanın sahip olacağı-muameleleri göreceğini bekleyemez ve bu değerlerin getirisinden yararlanamaz.
