Büyük bi yalandır sistem hep aynı seçtiğimiz tek şey ahmetmi olsun mehmet mi olsun ekrem imamoğlu gelsede tayyip gibi olur meral akşener gelsede öyle olur mhp gelsede öyle olur geriye kim kaldı al birini vur ötekine.
Avrupa, mümkün olan en iyi hayat der, insanlığa sunduğu batılı yaşam tarzı için. Mümkün olan en iyi hayat aynı zamanda, çağdaş uygarlık düzeyi ola gelmiştir.
Kaynakları Antik döneme dayandırılan demokrasi, insanlığın üzerinde mutabık olduğu en ideal yönetim biçimi olarak, mümkün olan en iyi hayatı ve çağdaş uygarlık düzeyini
mümkün kılar. Oyun böyle kurulmuştur.
18. ve 19. yüzyılda sosyal mücadeleler sonucu insan haklarının öne çıkışı, çağdaş demokrasi fikrini batı uygarlığına getirdi.
Bugün çağdaş uygarlık düzeyini belirleyen faktörlerin başında yer alan demokrasi ve insan hakları, adeta üretim ve teknolojinin önüne geçti. Üretim ilişkilerinin belirleyici rolü sanki geri plana itildi. Ya da toplumsal değişimi böyle algılamamız isteniyor.
Yeryüzüne egemen olan muktedirler, insan hakları ve demokrasiye gerçekten önem veriyorlar mı?
Eskiden toplumsal gelişmeyi kendine uyduran kapitalistler, şimdi neden toplumsal gelişmeye ayak uydurma telaşındalar?
Aslında, demokrasi ve insan haklarının, iktidar zümrelerinin umurunda olmadığını bilen biliyor. Ama asıl bilmesi gerekenler -halklar- pek farkında değiller bu gerçeğin.
iktidarlar toplumlara neyi vermek istemiyorlarsa, onu meşrulaştırıp kamusal alanda devlet denetimine sokuyorlar. Bir kere yasallaşan hak devletin kontrolüne girdi mi, artık toplum o haktan ancak iktidardakilerin izin verdiği ölçüde yararlanabileceği için, halkın ölçüyü kaçırıp efendilerini rahatsız etmesi mümkün olmuyor.
Görmek lazım, tek kutuplu dünya, hak aramayan toplumlar demokrasisi kurmuştur. Meydanlara çıkarak hak arayanlar azınlıkta kaldılar ve her eylemde insan haysiyeti ayaklar altına alınarak eşek sudan gelinceye kadar dayak atılmaktadır eylemcilere. Grev tamamen etkisizleştirilmiştir. Toplu sözleşme düzeni ha keza. işsizlik en yüksek düzeyde. Gençlik başkaldırıyor. Basın tekelleri halkın haber alma özgürlüğünü sınırlıyor. Sosyal güvenlik harcamaları yük gibi görülüyor.
Ve buna ileri demokrasi deniyor.
insan haklarını etkisizleştirmek ve insan haklarının peşine düşenlerin önünü kesmek için gurup hakları öne sürülmek suretiyle toplumun aklı karıştırıldı.
insan olmanın gereği sahip olunması gereken sosyal haklar yerine din guruplarının ve etnisite guruplarının haklarını koyarak oyalıyorlar insanları.
Sefalet ücretleriyle çalışan insanlar, en kötü koşullarda çalıştırılan işçiler, topraksız köylüler, sefalet koşullarını değiştirmek için mücadele etmek yerine, dini veya etnik aidiyetlerinin boş hayalleri peşinde koşturuluyorlar.
Yeni dünya düzeninde insanlar daha itaatkar, daha munis, daha edilgen ve daha yoksul. Bunu demokratik yönetimlerle sağlıyorlar. Böyle demokrasiyi hangi iktidar sevmez!
insanlar demokrasi baskısı altındalar. Toplumlar demokrasiye koşullandırıldılar.
A priori, demokrasi mutlaka iyidir, demokrat olmak mutlaka gereklidir
Demokrasinin gerçekte ne getirdiğini kimse görmek istemiyor. Görenin de söylemeye cesareti yok. Efendilerimiz demokrasiden zırh edindiler kendilerine.
iktidar zümreleri demokrasiyi benimsedilerse, bunun insanlığın hayrına olma ihtimali bence yok.
Demokrasi ve insan haklarını bolca telaffuz ederek toplumların mücadele azmini kıran muktedirler, insanca yaşama olanaklarını ellerinden aldıkları toplumları, kışkırtılmış dindarlık ve mikro milliyetçilikle oyalıyorlar.
Demokrasiye kazandırılan bu yeni içerik, insanlığın demokrasiden beklentileriyle ne derece örtüşüyor, sorgulamak lazım.
Geçen yüzyılın sonunda veya bu yüzyılın başında, iktidar zümrelerinin söylediği büyük yalandır, demokrasi.
Muktedirlerin demokrasi oyunu, oyun masumiyetine aykırı ve çok sevimsiz.
Halk demokrasisi üzerinde kafa yormak lazım.
--spoiler--
''demokrasilerde hakim olan kamuoyu, doğru müdahelelerle yönlendirilebilir. kendi gücünden feragat etmeye sevkedilebilir. esasında bu da gerçek irade değil yönlendirilmiş bir idaredir.''
''halk temsilcileriyle demokrasi olabilecekse bunu tek bir temsilci de yapabilir. o halde parlamentoya gerek var mıdır?''
''parlamenter demokraside her görüşten halkın mecliste temsil edildiği varsayılır. parlamentoda argüman ve karşı argüman kamusal alanda görüşülür. buna kamusal müzakere denir. bu iyi bir şey gözükse de her zaman ehil olanların parlamentoda bulunduğunu kim iddia edebilir.''
''parlamentoda tartışılan konular alenidir. herkes bu tartışmalardan haberdar olabilir. ancak önemli olan kamuoyundan çok düşüncenin aleniyetidir. insanların kaderine etki edebilecek kararlar çoğu zaman parlamentonun dışında küçük komitelerce ve kapalı kapılar ardında alınmaktadır.''
--spoiler--
eski yunan site devletlerinde demokrasinin ilk izlerine rastlanıyor. uygulama safhasında tüm halk yönetime katkı vererek kararın alınmasını sağlıyor. daha sonra değişen dünya düzeni ile birlikte vatan sınırları çizilmeye başlayıp ulaşım, mesleki sebepler, parasızlık gibi birçok unsurun da devreye girmesi ile demorkrasi yalanı başlamış oluyor.
demokrasi kavramı; doğrudan demokrasi, temsili demokrasi, yarı-doğrudan demokrasi olarak üçe ayrılıyor. işte yalan dolan olan kısmı burası. bizde uygulanan demokrasi çeşidi temsili demokrasi. nedir temsili demokrasi? halkın egemenliği kendi seçtiği bazı insanlara devretmesi. bu insanlar ben oy verdim/vermedim diye benim adıma kanun koyuculuk gücüne sahip oluyorlar ve toplumu derinden etkileyecek bir çok karara imza atıyorlar.
en basitinden son geçen sağlık reformu. ben oy verdim diye benim bu reformu istediğim varsayılarak kanun yapılıyor. hani demokrasilerde hakın dediği oluyordu. hani halk istemzse hiçbir şey olmuyordu. sun o zaman referanduma bunu. görelim halk istiyor mu?
kimse kimseyi kandırmasın arkadaşlar. demokrasi diye bir şey şu anda uygulanmamaktadır. eskiden de yoktu, bugün de yok. oy verip hadi bizi yönetin saçmalığına saygı duyup desteklememi beklemesin kimse. evet.