az önce derin analiz programında yiğit bulut tarafından eleştirilen söz. bir de onu "dağdaki çobanla benim oyum bir mi?" söylemiyle birleştirdi. akpliler de bonzai gibi çekiyor bunları, kafayı buluyorlar sonra.
zamanında cemaat ile akpnin arası açılıyor dediğimizde bize saldırıyorlardı. şimdi artık ayyuka çıktı ama yanlış yorumlanıyor cemaat-akp kavgası. bu kavga sadece basit bir kadro kavgası değil. cemaat ile akp pek çok temel politikada ters düştüler. cemaat ılımlı islamdan yanaydı, akp ise ortadoğuda artan popülaritesinden de güç alarak ılımlı islamdan koptu. bununla ilgili daha detaylı bir şeyler yazacağım zaten. ama şimdi de görmek gerek ki, akp bir başka yol ayrımına yaklaşıyor. akpnin içindeki bazı vekiller ve bakanlar dahil olmak üzere, abdullah gül de dahil olmak üzere bir kesim başbakanın bu tek adamlığa doğru giden söylemlerinden rahatsız. bu rahatsızlığın bir isyana dönüşmemesinin tek sebebi de seçimlerde alınan başarılı sonuçlar. şuraya yazıyorum, eğer yerel seçimlerde akpnin oyu yüzde 40ın altına düşse ve istanbul ile ankara kaybedilseydi akp şimdiye kadar çoktan çözülme sürecine girmiş olacaktı. maalesef, millet olarak bu fırsatı teptik. evet, millet olarak teptik bu fırsatı. eğer toplumun yüzde ellisinden fazlası hırsız değilse, katil değilse millet olarak bu sonuçlar hepimize zarar verdi.
şimdi bakıyorsunuz, başbakan da, onun yalakaları da (yiğit bulut gibi)sık sık bu sözü çarpıtarak cevap veriyorlar. bakın sözün aslına cevap veriyorlar demiyorum, önce çarpıtıyorlar, sonra cevap veriyorlar. başbakan "bunlar bir de tutturmuş, demokrasi sandık değildir diyorlar, ya ney o zaman?" diye soruyor. sormasına gerek yok. eğer ilkokul seviyesinde türkçe okuması anlaması varsa sözün kendisi cevabı veriyor zaten. demokrasi 'sadece! sandık değildir. ya da demokrasi "sandıktan ibaret" değildir. mealen: evet, demokrasi de sandık önemlidir ama sandığın haricinde de önemli şeyler vardır.
bu uydurulmuş bir şey değil. yeni ortaya çıkmış bir tartışma da değil. elin adamının bizden çok çok önce tartışıp çözdüğü bir mesele: demokrasi seçimlerden ibaret değildir. evet, siz kabul etseniz de böyle, etmeseniz de. çünkü demokrasi seçimlerden ibaret olduğu müddetçe, halk her zaman devletin baskı ve zulmü tehlikesiyle karşı karşıya olur. halbuki demokrasinin kendisi, devletin bu olası zulmünden kaçış çabasını ifade etmekteydi. elbette kendisini kimin yöneteceğini belli bir süreliğine halk belirleyecekti. ancak bu süre zarfında da seçilmişler, anayasaya ve demokrasinin geleneklerine uymak zorundalardı.
demokrasi sandıktan ibarettir diyen adama güçler ayrılığı ilkesini de anlatamazsın. demokrasinin ne olduğu hakkında hiç bir fikri yoktur çünkü. halbuki güçler ayrılığı ilkesi, demokrasinin olmazsa olmazlarındandır. bugün güçler ayrılığının olmadığı ama seçimlerin olduğu hiç bir ülke akademisyenler tarafından "demokratik ülke" olarak değerlendirilmez. öyle olsaydı esadın suriyesi de, saddamın ırak'ı da demokratik olurdu.
Demokrasi sadece sandık değildir demek sandığın önemi yoktur anlamına gelmez. Sandık herşey değildir ama çok şeydir. Eğer her toplanan 3-4 kişiye polisin saldırıyorsa, seçim barajının çok yüksekse, siyasi partiler yasası sebebiyle milletvekili değil lidervekili seçiliyorsa, herkesin terörist sayıldığı terörle mücadele kanununuz varsa, ülke yasaklarla idare ediliyorsa, izlediğiniz diziden yapacağınız çocuk sayısına kadar herşeye tek bir kişi karar veriyorsa sadece sandıkla demokrasinin olmayacağı ortadadır.
Zamanında açık oy kapalı seçim yapan cumhuriyet kurucuları inanın başbakan kadar demokrat değildiler. He ne olur al kömür sende dağıt hatta 2 katını dağıt bakalım senin sandık namusuna oy veren çıkıcakmı ?
aslında batı kökenli manipülatif rejim biçimi olan demokrasi için söylenebilecek doğru bir sözdür. Ne var ki bizim siyasetçilerimiz demokrasinin tabularını yıkıp, halkı buna ikna etmeye ve demokrasinin tanımını değiştirmeye çalışmaktadır. Kardeşim eğer kendine has bir model oluşturmaya çalışıyorsan buna demokrasi deme de hem biz kendimize has bir modelimiz var diye sevinelim (aslında gerçekten kendimize has orjinal bir modelimiz var ama kullanmıyoruz), hem de demokrasi denilen şirk modelini tarihe gömdüğümüzü bilelim.