cumhuriyet: devlet yonetiminin yani devlet baskanliginin herhangi bir kisi veya zumrenin emrine verilmemesi.
laiklik: devlet yonetiminde dinin referans alinmamasi ve devletin butun dinlere ayni mesafede olmasi.
demokrasi: siyasi kurumlarin cogulculuk prensibi ile secilmesi.
bu ucunun birbiri ile irtibati ise cumhuriyet tanimiyla belirlenen duzlemde olusturulan anayasalarla belirlenir. ortak bir mutabakat metni olarak tanimlanan anayasalar, sistemi olusturan yapilar icin baglayicidir ve butun hukumler bu metne refere edilerek yapilir. dolayisiyla aralarinda bir ustunluk veya tercih sozkonusu degildir. birinin ustun gorulmesi ancak anayasa'nin ihlali yani rafa kaldirilmasi ile mumkundur.
halkin tercihlerinde sinirlayici olan da yine anayasadir. dolayisiyla her hangi bir zumre veya taraf bunlardan birini on plana cikarip kendi cikarlarine karine yaparsa orada artik ne demokrasi, ne cumhuriyet ne de laiklik uzerine konusmanin bir anlami yoktur.
oyleyse, cikip bir partinin demokrasi isletilerek iktidar olmasini digererine karsi bir rovans olarak gormek, baslibasina mutabakata guvenmemek yani anayasaya olan guvenin saglanmamasi demektir.
ayni sekilde, cikip bir zumre veya kurumun bu ucluden birini ustun gorup tercih etmesi karsisinda halki unutup "milli benlik" * kurtuldu demek ayni sekilde mutabakati delip oligarsiden dem vurma cehaletidir.
tipki halkin bir yone olan teveccuhu karsisinda tir tir titreyip, bunlar anlasmayi bozacak, mutabakati terkedecek hatta bize degdirecekler [degdirme] demek bir paranoyanin otesinde, sahip ciktigi ve haklarinda nutuklar attigi kavramlara inanmamanin, guvenmemenin ifadesidir.
hele bunlarin ucunun bir arada olamayacagini soylemek ise bir cinnet ve cehalet belirtisi oldugundan "ahmaklara en guzel cevap, sukuttur" kaidesince kisa kesiyorum....
