Şimdi bana hep oluyor, bilmem siz de aynı şeyleri hissediyor musunuz. Hani 10-15 yıl önce çekilmiş fotoğraflara bakarken " vay be baya da geçmiş üstünden. fotoğrafı çeker, filmi alıp koştur koştur stüdyoya giderdik." diye geçiririm içimden. ya da kadraja o dönemin en süper, en teknolojik aleti diye düşündüğüm atari'miz girdiyse yine bi "vay be ne oynardık ama!" diye eskiyi yad ederim. Bazen de böyle babamın, annemin filan fotoğraflarına bakıp " aa vatkalı gömlek!" diye şaşırıp fotoğrafı iyice incelediğimi inkar etmeyeceğim. ya da siyah camlı numaralı gözlük takan sararmış bıyıklı, saçlarını arkaya taramış esmer tenli babamın fotoğraflarına bakınca üzerindeki gömleğine kadar demode kavramını buram buram hissettirdiğini yadsıyamam. Ama şimdi bakıyorum. Yeni çıkan aletlere, hepsi "gavur icadı" diyip hiçbirini kullanasım gelmiyor. Şaka şaka . eheh. öyle değil elbette. Ama hiç eskimeyeceklermiş gibi geliyor. 10 yıl sonra filan baktığımızda şimdi çekindiğimiz dijital fotoğraflara, yine böyle " aa android telefonlar. aa i-pad, aa i-phone ." filan diye şaşıracak mıyız hiç emin değilim. Yani şaşıracağımızı düşünmek çok tuhaf geliyor. Ben mi çok gelenekçiyim ya da ileriyi göremeyen biriyim bilmiyorum ama birkaç yıl sonra sürekli değişen teknolojinin karşısında apışıp kalacağımın ve hızına yetişemeyeceğimin galiba farkına varıyorum.
Kasetlerimiz vardı ya bir sürü. Ses filan kaydederdik. Ulan çok güzeldi bence.
Sevgiler.
albümün açılış şarkısının klibini görmeseydim şarkıyı söyleyen izel derdim. disko modası geçeyazmış, ablamız disko topunu albüm kapağına koyarak tarz yaptım sanmıştır. gerçi albümün adından doğan bir kararsızlık yaşadım, fikirsiz olan o değil de ben miyim diye. ancak kendisinin albümüyle bir nevi manifesto yayınlamaya kalkacağını sanmadım. çünkü kendisi bu albümde hande yener, demet akalın ve zeynep dizdar'ın estirdiği bir rüzgardan nasiplenmeye çalışmış ama başaramamıştır. haliyle giden rüzgarın dağıttığı eşyaları toparlamak 3 yılı almış ve tarzını günümüze uyarladığı aşk albümünü çıkarmıştır.