demiroren ve baykal arasindaki ortak noktalar

entry1 galeri0
    1.
  1. Bugün CHP'nin başında Deniz Baykal nasıl duruyorsa, Beşiktaş'ta Yıldırım Demirören'in başkanlığının da sebebi aynı. ikisi de lideri oldukları kurumları batırmakla, hiçbir şey katmamakla ve neredeyse bütün itibarını yok etmekle ün yaptı. ikisinin de somut hiçbir başarısı yok, ama koltuğa yapışmakta kıyas kabul etmezler. Üstelik ikisi de huysuz, geçimsiz ve kavgacı.

    Baykal siyasi çizgisinde sırf AKP düşmanlığı yapmak için faşizme yatkın söylemler kullanıyor. Demirören ise asla altını dolduramadığı tehditler savuruyor futbol kamuoyuna.

    CHP nasıl çöktüyse, Beşiktaş da çöküyor. Yetersiz yöneticilerin elinde, sırf birileri istediği için yerleştirilmiş isimlerle koskoca bir tarih yok oluyor.

    Beşiktaş bundan sonra ne kadar başarılı olursa olsun Türk futbolunda çıtayı düşürmenin utancından kurtulamaz. Futbolumuza en son 1984'te gördüğümüz bir sonucu yeniden yaşatmanın bir bedeli olmalı.

    Tıpkı CHP'nin seçim sonuçlarından izlediği politikalara, Türkiye'de hem solu hem muhalefeti öldürmesinin bir bedeli olduğu gibi.

    iki kurumda da bunun sorumluları bellidir: Yıldırım Demirören ve Deniz Baykal.

    Ama en az onlar kadar suçlu birileri daha var. Bu iki ismi buralara getiren ve bir türlü deviremeyen delegeler.

    Ne Baykal ne de Demirören demokratik yollarla seçilmiş başkanlar. Demokrasiyi sadece sandıkta oy vermek olarak gören, o oyu da baştaki birinin işaret etmesiyle veren kitleler bu yönetim şeklinden hiçbir şey anlamamış demektir.

    Baykal da, Demirören de bu bilinçsiz seçmenin ürünüdür işte.

    Kendi inisiyatifiyle oy veremeyen bir kitleden çok önemli iki kurumun kaderini tayin etmesini nasıl bekleyebiliriz ki?

    işte bu yüzden Yıldırım Demirören gibi kötü yöneticiler çıkıyor.

    Oysaki Beşiktaş delegesinin Yıldırım Demirören'in ''PAF takımıyla sahaya çıkma'' saçmalamasına karşı çıkması, ona tepkisini çok sert bir şekilde göstermesi gerekirdi başta. ''Sen ne diyorsun, yapamayacağın şeyleri neden söylüyorsun, ne atıp tutuyorsun?'' diye hizaya getirmeliydi yüksekten uçan başkanı. Beşiktaşlılar kendileri için önemli olanın Şampiyonlar Ligi mi yoksa yerel maç mı olduğuna bile karar verememişler ki...

    Olması gereken, mağduriyeti hukuki yollardan tehdit savurmadan, Federasyon'a başvurarak çözme yoluna gitmektir. iyi yönetici kriz anındaki becerisiyle ortaya çıkar. Maalesef, Yıldırım Demirören yeteneksiz olduğu için krizi yönetememiş, hem toplumu, hem taraftarı, hem de futbolcuları germiştir. Bu da sportif mücadelede aksaklığa yansıdı.

    Aynı şekilde CHP'nin delegeleri de sürekli birileriyle didişip durmadan, ''herkesle kavgalı'' imajını oturtmadan kurultayda Deniz Baykal'dan kurtulma yolunu seçmeliydi.

    Böylesi büyük kurumların içinde olmak biraz da ses çıkarmayı, kurum için çalışmayı gerektirir. Beşiktaş'ın yöneticileri, Baykal'ın yanından ayrılmayan kurmayları gibi bir 'başkan' figürünün etrafında olmanın imtiyazlarını kullanmayı seviyor. Bu yüzden lidere tapınıyorlar. O pohpohlanma hali, başkanın masasında kendine yer bulabilme ucuzluğuna teslim olma müthiş bir ''biat'' kültürünü de beraberinde getiriyor.

    Hepsinin derdi küçük hesaplar. Ama kendilerine 'küçük' ayrıcalıklar sağlayacak 'büyük' figürü orada tutmaya devam ediyorlar.

    CHP'nin her seferinde birinci sıradan seçime soktuğu Mehmet Sevigen'in ne işe yaradığını biliyor musunuz mesela? Deniz Baykal gazetenin eklerini okumaktan hoşlanmazmış, Sevigen her sabah liderinin eklerini ayırırmış.

    Benzer şekilde, Ertuğrul Sağlam gibi kariyeri ve birikimi Beşiktaş’ın ağırlığını taşıyamayacak biri neden takımın başına getirilir? Ertuğrul Sağlam'ın kimin gazetesinin eklerini ayırdığını merak ediyorum. (Zaman'ın Turkuaz eki?)

    Tıpkı CHP kurmayları gibi, Beşiktaş'ın yönetim kuruluna da baktığımızda Demirören'in yakınları, hatta şirketiyle bağlantılı isimleri de görüyoruz ve koskoca kulübün kendine başkanlık rantı sağlamak isteyen bir zengin çocuğunun çiftliği olduğunu görüyoruz. Yönetime girenler Beşiktaş için çalışmak istemiyor, aksine Beşiktaş yöneticiliğinin kendilerine faydası olmasını istiyor. Bu sayede işlerini geliştirmeyi, kulübü kullanarak bağlantılar kurmayı umuyorlar. Demirören pek çok şeyle beraber bunların da hesabını vermek zorunda.

    CHP'ye oy veren seçmene de yazık; oyları Mehmet Sevigen'e gitti. Beşiktaş'a inanan taraftara da.

    oray eğin
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük