aşktan öte nasıl bir şarkıdır. bana onu hatırlatmıştır.
nedendir bilmemem ancak o şarkıda bana karşılıklı anlaşıp severek ayrılınan sevgiliyle yaşanan son geceyi ve o ruh haliyle yapılan sevişmeyi hatırlatır...garip psikoloji hepsi bi arada gibi bişiy... *
sanki biraz sertap erener'in gölgesinde kalmış da hakettiğini bulamamıştır fakat sertap erener kadar takdir edilesi bir kaliteye sahip müzik adamıdır şüphesiz hayır "ha sertap ha ben, ne farkeder" mantığındaysa saygı duyarım çünkü biz zaten onları ailecek seviyor beğeniyoruz.
aşktan öte adlı eserinin akustik versiyonunu dinledikten sonra kendisini artık ciddi ciddi keremcem olmaya yalın olmaya adadığını düşündüğüm gitar üstadıdır..gitar üstadıdır fakat gider 4 akorluk şarkı yapar ona da utanmadan klip çeker..yahu biz vaktiyle senin konserlerine gittik de attık klasik gitarı borç harç elektro gitarlar * aldık, kahpenin solosunu attık diye coştuk koptuk..kendine acımıyorsun bari bize acı, pentagram ı hatırlıyo musun?
boynundaki gizemli, devamını hayal etmekten keyif aldığım dövmesiyle beni çeken eski metalci yeni popçu nota evladı. ayriyetten bir arkadaşımın kız arkadaşının kendisine laf atması üzerine, arkadaşımın boş yere üstüne gittiği insan. dayak yiyecekti dengesiz az daha.
Twitter'daki takipçilerinden, yeni şarkısı için dünyayı tembelliğe davet eden sözler yazmalarını isteyen.
Aldığı mesajları bir araya toplayıp, müziğini ve düzenlemesini yaptıktan sonra da ortaya "Yavaş Yaşamalı" adlı şarkıyı çıkartan Müzisyen.
Sözleri;
Karınca kararınca deyip çıkmak lazım yola
Fazla bir şey almamalı insan yanına
Yollarda saklıdır sürprizler nasıl olsa
Gözlerini kısıp, dalıp ufka gitmeli insan ara sıra
Hayatı yavaş yavaş
Yavaş yavaş hayatı
Sindirerek yavaş yavaş yaşamalı
bu gece "teşekkürler avcılar" diyerek şarkılarını söyleyen.
son günlerde monolog bir şekilde takıntılı hale geldiğim müzisyen kişilik...
çevirip çevirip şarkılarını dinliyorum. belki, aşk var ya, zaferlerim, resim, istemek yetmedi, tomorrow is another day...
bugün şirkette, kafamı karmaşadan biraz kurtarabildiğim bir sigara molasında son günlerde avcılar'ın yolunu aşındıran kuzenimi aramak geldi aklıma. aradım ve özlemimi dile getirdim festival kuşuna karşı... "festivale gideceğim" diyordu kuzenim. düşündüm ve kendimi bu kadar üşengeç, bu denli yaşlanmış hissetmem normal değildi. ak parti ampulünü yaktım kafada ve "kim çıkacak" gibi bir felsefi soruyla muhattap ettim kuzenimi. "demir demirkan" cevabını alınca ciddi anlamda "hassiktir" dedim. daha önce canlı olarak izleyip de albümlerindeki performansını tercih ettiğim bu adamı çalarken görmeliydim. velhasıl gittik ve yarım kalmış aşkların şarkılarına eşlik ettik tüm içtenliğimizle.
gecenin felsefesi de "efes olmasa ne yapardık?" oluyordu demir demirkan'dan...
bu akşamki şenlik konserinde iki yudum bira içince "geçen yılmaz hocalardayız" repliğini hatırlatır şekilde sağındaki gitarist arkadaşıyla muhabbete dalan sanatçıdır. içtiği biralar elbette sadece sahnede içtiklerinden ibaret değildi, belli etti kendisi. tam olarak dinleyemedim, bağıra çağıra eşlik edemedim lakin bu kendisine olan sevgimi etkileyemedi elbet.. bir başka konsere diyor, bilgisayar ve diğer zavazingolardan dinlemeye devam ediyoruz..
bu akşam istanbul üniversitesi'nde bahar şenliklerine çıkmış ve ortamı coşturmuş, özellikle "aştan öte" , "öfkem ve ben" ve "kahpe" şarkılarıyla milleti iyice delirtmiş sanatçıdır.
Ateş yağmurunda Çırıl çıplak'a kadar içinde bulunmuş olduğu**** tüm albümlerde kendini hissettirmiş ve harika iş çıkarmış sonrasında* yazdığı hiç bir şarkıda kalitesini yansıtamamış olan harika gitarist..