demedim mi nazlı yarim ben sana

entry1 galeri0
    1.
  1. Şu malum dizi yasaklanınca, daha doğrusu kapalı kapılar ardında yasaklanıp da 'kendileri kaldırdılar canım' numarası yapılınca... Patronlarının televizyonları Show TV'nin rakibi olan ve asıl görevleri de gazete çıkarıyoruz ayağından o kanalların reklamını yapmaktan ibaret bulunan bazı arkadaşlar çok sevindiler...

    Bunlar eskiden Star TV de ara ara kapatılınca sevindirik olurlardı. Çünkü seyirci ister istemez birkaç gün boyunca kendi kanallarına 'meylediyordu', eh, sonra da kalan kalırdı... Tıpkı, birkaç günlüğüne fiyat kırınca ya da yemek tarifi verince gelen müşteriden bir kısmının gitmesi, bir kısmının 'ayak alışkanlığı edinip' kalması gibi...

    O zamanlar kendilerine 'bugün bana yarın sana' demiştik, dinletememiştik. Hani şu malum Alman meseli canım, onları götürdükleri zaman sesimi çıkarmadım, beni götürdüklerinde sesini çıkaracak kimse kalmamıştı, falan fıstık... ikide bir bunu yazmayı severler. (Bir de, 'padişah vezirine üç mektup bırakmış' meseline pek bayılırlar.)

    Sonra sonra, RTÜK onların da ayağına basmaya başlayınca feryatları arttı. Kendilerine 'şahsen' girip çıkan elbette yoktu ama patron para kaybediyordu!

    Şimdi Kurtlar Vadisi'nin kalkması çok hoşlarına gidiyor ama yarın öbür gün sanırım onların da biryerleri acıyacaktır.

    O zaman nasıl demokrasi ve özgürlük tutkunu kesileceklerini ibretle izleyeceğiz.

    RTÜK olayına karşı tek başıma mücadele verdim ekrandan, haftalarca, tek başıma! Babıali'de kimse kılını bile kıpırdatmadı. 'Akıllı olun oğlum akıllı' dedik, kimse tınmadı.

    Kendi keyfine keder konsey kuran çok değerli bir beyefendi de, 'yazılı basına sansür uygulanamaz ama televizyona uygulanabilir' şeklinde fetva verdi. Hiçkimse 'sen ne diyorsun hemşerim' diye soramadı. Konseyini bir şey sanıyorlar, ondan korkuyorlardı.

    Cem Uzan bile 'vaziyetin vahametini' tam olarak ve bütün muhtemel sonuçlarıyla görememişti o zamanlar... Gelişmelere aldırmadı.

    Mücadele verdim, çünkü 'devrin başbakanı' Mesut Yılmaz, özellikle Star'ın gücünü kırmak için bir 'televizyon bürokrasisi' yaratmak istiyordu. (Oysa Star onu desteklemişti, hem de ısrarla... En büyük dostunu en küçük bir manevrayla silen adamı biz de defterimizden o zaman sildik. Halkın da onu silmesi için birkaç yıl ve birkaç skandal daha gerekecekti.)

    Televizyonun başıboş bırakılmasını elbette savunmuyordum ama bu denetimin bir 'taraflı, hatta partili bürokratlar kurulu' tarafından yapılmasına karşıydım. Kurul, siyasetten kesinlikle ve tamamen bağımsız olmak zorundaydı.

    Bu kurulun, kasaba politikacıları değil, iletişim profesörleri, psikolog ve pedagoglar, estetik uzmanları, grafikçiler, sinemacılar, elektronik mühendisleri gibi kişilerden oluşması, asla ve kat'a gelip giden iktidarların denetimine verilmemesi şarttı.

    O zamanlar bana ve Star'a gıcık kapan birtakım 'aslan sosyaldemokratlar', sırf uyuzluk etmek amacıyla RTÜK tasarısını yanlış ve sakıncalı şekliyle desteklediler.

    Patron köpekliğini sanat haline getirmiş bazı gazeteciler, bu işin kazığını sırf Star'ın yiyeceğini sandıkları için ellerini ovuşturuyorlardı.

    Sonunda kurul oluştu ve asıl kazığı yiyenler de aslan sosyaller oldular, kurulda hemencecik devre dışı bırakılıverdiler! Onlara müstahaktı.

    Her kanalın gelirinden yüzde beş gibi, görünürde çok masum ve makul, aslında vahşi bir para kesildi ve kurula aktarıldı. Kurul üyeleri Ankara'da prensler gibi yaşayıp hafta sonlarını da makam arabalarıyla gittikleri Akdeniz kıyılarında 'değerlendirmeye' koyuldular.

    Bir yandan da haberlere karışmaya, dizilere karışmaya, eğlenceye karışmaya.

    Perşembenin gelişini çarşambadan göremeyen bazı 'medyacılar' da hemen eleştirmeye tabii...

    Bütün bunlardan artık bana ne? Yaşım elli beş, bugüne kadar dokuz kitap yayınladım, on yedi bin yazı yazdım, iki bin beş yüz televizyon konuşması yaptım, basın tarihinde de televizyon tarihinde de adımı geçirmemeye özellikle çalışıyorlar, umurumda bile değil... Huzurlu ve mutlu bir yuva kurmak nasıl her genç kızın hakkıysa, huzurlu ve mutlu bir emeklilik hayatı da benim hakkım... Herkes kendi karanlığında boğulsun.

    engin ardiç
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük