Victor Hugo'nun vefat eden kızına, mezarını ziyarete giderken yazdığı şiir.
demain, dès l'aube, à l'heure où blanchit la campagne,
je partirai. vois-tu, je sais que tu m'attends.
j'irai par la forêt, j'irai par la montagne.
je ne puis demeurer loin de toi plus longtemps.
je marcherai les yeux fixés sur mes pensées,
sans rien voir au dehors, sans entendre aucun bruit,
seul, inconnu, le dos courbé, les mains croisées,
triste, et le jour pour moi sera comme la nuit.
je ne regarderai ni l'or du soir qui tombe,
ni les voiles au loin descendant vers harfleur,
et quand j'arriverai, je mettrai sur ta tombe
un bouquet de houx vert et de bruyère en fleur.
(la contemplations'dan çeviri, 1967 sadık saral ) aynen türkçe'ye böyle çevirmiş:
yarın şafak saatinde,niye beyazlanacaksın kır ?
gör sen,gideceğim; beni dinlediğini biliyorum..
olacağım orman içinde,dağlar arasında olacağım.
sonra; artık uzun zaman senden uzak kalacağım...
gözlerim tayin edecek düşüncelerimi,yürüyeceğim,
bakmaktan başka hiçbir şeysiz,hiçbir gürültüyü duymaksızın.
yalnız, tek başıma belim bükülüp ellerim kavuşacak.
ve, gün kederle dolup; benim için gece olacak...
ne, bakacağım akşamın kaybolup gidişine
ne de, uzaklarda şiirimsi yelkenlerin inişine.
ve, geldiğim zaman; bırakacağım sana dalgalı
bir yeşil buket ki; çiçekli ve fundalı....
Görüldüğü gibi tamamıyla yanlış bir çeviri. Ben kendimce, kelimelere yeni anlamlar, cümlelere yeni yeni haller eklemeden çevirdim. Kafiye yapacağım diye ağzını yüzünü dağıtmadım şairin verdiği anlamların.
Buyrunuz:
Yarın, şafak söktüğünde,
Kırların ağardığı vakit,
Ben yola çıkacağım.
Görüyorsun.. Beklediğini biliyorum.
Ormandan geçeceğim,
Ve o dağdan.
Bir bu kadar daha senden uzakta kalamam.
Gözlerim,
Düşüncelerime kitli.
Dışarısını görmeden, hiç ses duymadan
Yalnız ve garip, elleri kenetli ve boynu bükük..
Üzgünüm..
Günler benim için hep kararacak.
Ne düşen ayı göreceğim,
Ne de Harfleur'dan çıkan o yelkenlileri.
Ve..
Varacağım..
Bir buket çoban püskülüyle, biraz da funda çiçeği ekeceğim..
Mezarına..