sürekli o geçiş aşamasına gelip geri gidiyorum gibi. Tam olarak delirmedim ama normal de değilim hani biliyorum.
Bir de şu bahsettiğimiz "normal" tanımına gelirsek... Etrafa bakınca bu normal dediğimiz insanlar da bana göre normal değil yani. Herkeste üç beş tahta eksik. Hepimiz bir miktar deliyiz yani. Bazılarının oranı daha fazla bence tek fark bu.
Avea in Toch 2 gibi müzelik bir telefonun rehberini yeni bir telefona taşımak istiyorum. Her zaman kullandığım rehber programları telefonu beğenmiyor. işin boktan tarafı guruplandırma yapılarak local olarak kaydedilmiş numaralar. Guruplandırma gmail de yapılmadğı için akıllı yedekleme de yaptıramıyorsun. Ya kardeşim kullanmasını bilmiyorsan kullanma şunu... Locale guruplama yaparak telefon kaydetme nedir ya? Nasıl bir ruh hastasısın sen...
Söylemek istediğini söyleyemeyip içine atınca daha da bir içinden çıkılamayan durum olup delirmeye yakın hissedebiliyor insan. Beyin fonksiyonlarını yitirir ve fiziki faaliyetleri yapamazsınız. Bu da delirmeye olanak sağlar.
''' Şu manzaraya bir bakın. Bu taşıdığım Ayşegül mü? Hayır, hayır. Bu taşıdığım Ayşegül değil. Sanki kollarımda bütün kainatın yükü, binlerce mutsuz aşığın cesedini taşıyorum. Şimdi kucağımda yatan bu cansız beden, sevgilim, Ayşegülüm... Ölürken, ölürken bende kalan tek akıl kırıntısınıda beraberinde götürecek. Hayatımın bütün anlamını alıp gidecek. Acıdan bir dağ düşünün, sanki üstüme devrilmiş. Dünyadaki tüm balinalar sanki aynı anda karaya vurmuş. Göçmen kuşları düşünün, sıcak iklimlere varamadan acımasız bir avcı hepsini vurmuş. Yaşamaya verilecek en güzel tepkidir delirmek. Hayatıma bir kız girmiş, nasıl desem? Sanki ben çıkmışım kendi hayatımdan, O kalmış geriye ama şimdi? O'da gidiyor. Takside onu ilk gördüğüm günden beri, ben sadece onun için nefes almışım. Yaptığım herşeyi onun için yapmışım. Bütün kavgamı onun için vermişim. Kalbim, sadece O var diye atmış...
insan neresi ile aşık olur? Kalbiyle mi? O zaman neden deliriyorum? Aklıyla mı? E akıl aşka en uzak şey ya da deliren aklımız değil, kalbimiz o zaman. Kalbi deliren ilk insan olarak, bunda da tarihe geçiyorum. Yaz bakalım,
Yaşadığı sonsuz acı sonucu zayıf yüreği kaldıramayarak kalbini çıldıran P.K. kapatıldığı akıl hastanesinde, aşırı rutubet sonucu verem olarak.. Yazma be oğlum, yazma.. ''
2.bir kez ilişkiye girmiş bulunanlar birbirlerini uzaktan etkilemeyi sürdürürler (Malinowski 1995).
Bu seçenekler yoruma açıktır.
Ateşi çalıp kim yeryüzüne getirdi çok merak ediyorum. Bu büyü konusu biraz soyut ama yaşamak bu ya bir de bu perspektiften görelim. Ne de olsa hepimiz sembolik yabancılar değil miyiz?
Bazen doğaüstü olan, doğal olandan daha mantıklı olabilir. Bunu güneş adam söylüyor, kendisi soylu bir vahşidir. ısıtarak delirtir tüm varlığınızı. Güneş yanığını kim kurtarsın?
Şiirsel bir isyan başlatmanın zamanı gelmedi mi?
Evrimsel bir yara oluşuyor kalplerimizde. Teoriler tarih öncesine dayanıyor.
Biz ne zaman düşünmeden yazacağız, bir de usulca okuyup ağlayacağız?
Not: güzel yaşamak ben de istiyorum ama yaşamak istemiyorum!
Uykusuzluk, kendi kendinle konuşma, durup dururken ağlama modu, en ufak bir olaya karşı aşırı tepki verme, içine attığın şeylerden ötürü geceleri aşırı gerçekçi kabus görme olaylarıyla inceden delirmeye başladım sanırım.
Arkadaşlar sanırım ben delirdim. Gercekten artık uyuyamıyorum üstüme sürekli bomba düsecek gibi hissediyorum. Sürekli cam açık ses dinliyorum birşey duymak için. Ben gerçekten delirdim heralde amk.