bulgaristan'ın kuzeydoğusundaki razgrad, silistre ve şumnu illerinin tamamını eskicuma, rusçuk ve hacıoğlupazarcık illerinin ise bir kısmını içine alan yöredir, osmanlılardan önce bölgede kıpçaklar, peçenekler, protobulgarlar (slavlaşmamış türk bulgarları) gibi türk boyları yaşamaktayken, anadoludan horasan erenleri ve türkmenler (özellikle çepniler) bu bölgeye yerleşip buradaki yerli türk kavimleriyle karışmışlar ve burada türklüğün temelini atmışlardır, osmanlının fethinden sonra da bölgeye yoğun türkmen iskanı yapılmıştır. nihayetinde farklı dönemlerde buraya yerleşen tüm türk boyları tamamen birbiriyle karışmış ve deliorman türkleri denilen toplumu oluşturmuşlardır. bölgede yaşanan en önemli tarihi olay şeyh bedreddin ayaklanması olmuştur, osmanlı devletindeki ilk dini nitelikli ayaklanma olan şeyh bedreddin isyanının merkezi deliormandır.
Bulgarca isim, Türkçeden mot-a-mot (kelimesi kelimesine) tercüme ile oluşturulmuştur.
Bölge tarihte pehlivanları ile ün yapmıştır.
Bölgeye ilk gelen Türkler, Kıpçaklar ve Peçeneklerdir. Daha Osmanlı Devleti kurulmadan çok önceleri Selçuklu Prensi izzeddin Keykavus ve Hacı Bektaş-ı Veli'nin öğrencisi Sarı Saltuk binlerce Türkmen'le birlikte buraya gelmişler ve Kıpçak-Peçenek toplulukları ile karışmışlardır. Osmanlı Devleti kurulduktan sonra ilk zamanlar bölgeye pek fazla iskan olmamıştır, Osmanlı Devleti daha çok Güney Bulgaristan'daki şehirlere, ele geçirdiği beyliklerin ahalisini yerleştirmekteydi, fakat Kuzeyde bulunan Deliorman ve Dobruca'ya iskân yapmamaktaydı. Bu durum Yavuz Sultan Selim dönemiyle değişti, Şah ismail ile yapılan savaştan sonra Anadolu'daki Alevî inanışlı bâzı Türkmenler, Osmanlı Devleti'nden soğudular. Bunun üzerine Osmanlı yönetimi isyana katılan Türkmen aşiretlerini parçalayıp bir kısmını Balkan dağlarının ardında bulunan, Kuzey ülkelerinden ve Leh Kazaklarından gelecek saldırıda ilk zarara uğrayacak bölge olan Deliorman'a sürgün etmeye başladı. Kırşehir, Kırıkkale, Yozgat gibi illerdeki Alevi nüfusun önemli bir kısmı Deliorman'a sürüldü. Alevi Türkmenlerin ezici çoğunlukta olduğu Tokat, Sivas ve Malatya gibi şehirlerdeki Alevî nüfustan da büyük oranlarda Deliorman'a sürgün yaşandı. Sürgünle birlikte Deliorman'a gelen Türkmen toplulukları 16. yüzyılda Deliorman'da azınlık olan Türk nüfusunu çoğunluğa çevirdiler, yerli Sarı Saltuk Türkleriyle karışarak Deliorman Türk topluluğunu oluşturdular, 16. yüzyılda sürgün ile gelen Türkmenler Deliorman'a çabuk ısındılar çünkü burada 1200'lü yıllarla başlayan bir Horasani kültür vardı. Bu tarihi ve kültürel özelliklerinden dolayı Deliorman bölgesi Tasavvufi düşüncelerin ve özellikle de Bektaşilik, Babailik, Bedreddinilik gibi tarikatların çok yoğun olduğu bir bölge olarak anıldı, II. Mahmud döneminde özellikle Bektaşi tekkelerinin birçoğunun kapatılması açık kalanların ise birçoğuna Nakşibendi şeyhlerin atanması neticesinde Deliorman'ın Alevi-Bektaşi yönü azalmaya başladı, bir kısmı Sünnîleşti. Bulgaristan topraklarının elden çıkmasıyla halk Anadolu'ya göç etmeye başladı, özellikle Trakya ve Ege bölgesine ve Adana-Mersin civarına yerleşen Deliormanlılar toplu halde köyler kurarak kendi kültürlerini yaşattılar. Fakat 1950 sonrasında Türkiye'ye göç edenler, dağınık hâlde yerleştiler.