Türklerin islamla nasıl karşılaştığını göz önüne seren Dede Korkut Hikayelerinden biri.
"Deli Dumrul boyunda ifade edilen mert, babayiğit, eşkıya, ama raconu olan eşkıya Türk'ün islam'la karşılaşması tam bir şoktur. artık böbürlenmeye, yiğitlenmeye, "kanun benim", demeye imkan yoktur. Çünkü bir tek kanun vardır: Allahın kanunu. islam kanun ve düzendir. Böbürlenme, yiğitlenme değil, kulluk, itaat ve tevazudur."
Bunun haricinde Türklerdeki "cihan hakimiyeti" anlayışının müslümanların dar anlamdaki "cihad" anlayışına nasıl kolayca evrildiğinin anlaşılmasının da buraya dayandığı ve yaşanılan "şok" un atlatılması için bu biRleşmenin iyi bir evlilik olduğu inancındayım.
(bkz: deli dumrul'un bilinci) (bkz: bilgin saydam) (bkz:
kuru çaya köprü yapıp yiğitlik taslayan, geçenden bilmem kaç kuruş alan, geçmeyeni dayak atıp soyan, azraile kafa tutan türkmen yiğidi. azraile sövmesiyle bilirdik kendisini. ama sonradan tırsmış, büzülmüştur. gerçi o haldeyken bile azraili azarlamasını becermiştir allah'ın 'bre deli gavat'ı. mangal yüreklidir, adamımdır.
balta girmemiş kıroluğun estetize edildiği matah birşeymiş gibi gösterildiği; klasik zengin babanın mütevazi kızı klişesini aşamamış vasatın da altında yapım. 30 bin tl bütçe ile 6 günde çekilen çalgı çengi den ilham alabilselermiş keşke.
hiç unutmam ama hangi gün unuttum *
sevgilim tiyatroda deli dumrul oynuyo. bildiğin kafa rol. ben tabi gururluyum. sanat yönetmenleri ile oturuyom kalkıyom. egom tavan. neyse oyun başladı. benimki çıktı sahneye bende hiç heycan kalmadı. izliyorum gülüyorum. arada bana göz kırpan doğaçlamalar yapıyo uçuyorum mutluluktan...
ta ki bunun elif ile sarılma sahnesine geliyoruz. orda bi fena oluyorum önce. kalbim sıkışıyo. lan diyorum o benim sevgilim. o karıya niye sarılıyor. vay amk ben olsaydım o elifin yerinde. kız sülük gibi yapışıyor sevgilime. çatlıycam ama sinirden. önünde diz çökcek nerdeyse. aşklarını itiraf ediyolar. janjanlı sahneler falan. kahroluyorum tabi. allahtan mevzu komik bi yere geliyorda ilk perde olaysız bitiyor.
oyun arasında hemen yanına gidiyorum. elifi oynayan karının yüzüne pis bi bakış fırlatıyorum. o benim sevgilim. sen gerçek değilsin. o beni seviyo havaları. birden mallaştığımın farkına varıyorum. sevgilim öpüyor yanaklarımdan ve beni salona uğurluyor. son sahnede bi sarılma sahnesi daha var kıskanma diyor. ben tabi başımı bükük içeri gidiyorum.
sahne başlıyor. benim yine kalbim sıkışıyor. sinirden kıpkırmızı oluyorum. ama adam tiratının içinde adımı geçiren öyle bir cümle kuruyor ki beni benden alıyor. laaaaan diyorum iyi ki benim sevgilim bu deli dumrul. kimse anlamıyor tabi benim dışımda. zaten hoşuma giden de bu. yönetmen sonrasında iki mırın kırın edicek ama olayımız amacına ulaştı. ben mutluluktan uçuyorum. elif karakteri de benim öfke selimden kurtuluyor.
mantık olarak vasatın altında bir film olsada aslında benim çok beğendiğim bir film. replikleri çok baba.
tuvalet sahnesinde yarıldım.
sonu havada kalsada eğlenerek izlediğim bir film olmuş.
komedi filmi diye ortada dolanan sirk gösterilerine inat gerçekten komik bir film.
tuvalet sahnesiine bittim.
yanlız tek anlamadığım askerde sakal serbest de biz mi bilmiyoruz?