balta girmemiş kıroluğun estetize edildiği matah birşeymiş gibi gösterildiği; klasik zengin babanın mütevazi kızı klişesini aşamamış vasatın da altında yapım. 30 bin tl bütçe ile 6 günde çekilen çalgı çengi den ilham alabilselermiş keşke.
kuru çaya köprü yapıp yiğitlik taslayan, geçenden bilmem kaç kuruş alan, geçmeyeni dayak atıp soyan, azraile kafa tutan türkmen yiğidi. azraile sövmesiyle bilirdik kendisini. ama sonradan tırsmış, büzülmüştur. gerçi o haldeyken bile azraili azarlamasını becermiştir allah'ın 'bre deli gavat'ı. mangal yüreklidir, adamımdır.
Türklerin islamla nasıl karşılaştığını göz önüne seren Dede Korkut Hikayelerinden biri.
"Deli Dumrul boyunda ifade edilen mert, babayiğit, eşkıya, ama raconu olan eşkıya Türk'ün islam'la karşılaşması tam bir şoktur. artık böbürlenmeye, yiğitlenmeye, "kanun benim", demeye imkan yoktur. Çünkü bir tek kanun vardır: Allahın kanunu. islam kanun ve düzendir. Böbürlenme, yiğitlenme değil, kulluk, itaat ve tevazudur."
Bunun haricinde Türklerdeki "cihan hakimiyeti" anlayışının müslümanların dar anlamdaki "cihad" anlayışına nasıl kolayca evrildiğinin anlaşılmasının da buraya dayandığı ve yaşanılan "şok" un atlatılması için bu biRleşmenin iyi bir evlilik olduğu inancındayım.
(bkz: deli dumrul'un bilinci) (bkz: bilgin saydam) (bkz: