ağlatamamış ama dökülmeyen o damlayı da göze mıhlamış filmdir. hem içinize taş gibi oturur mişkanın acıklı hikayesi hem de köyde olan bitenler kahkahalar attırır. şimdiye kadar izlediğim en başarılı kars şivesidir ayrıca. çocukların şive pek olmamış, elma kızımız pek bi şehirli havadaydı ama yine de genel olarak özellikle karstaki azerilerin kullandığı şivedeki o pek neşeli harmoni yakalanmış. bir de o kadar güzel yerel küfürler ve deyişler kullanılmış ki, resmen belgesel verimliliğinde olmuş. mesela, karnına çorlamak* şerif sezerin ağzına pek yakışıştır. zaten bir sevgi birimi olarak kaz eti olayına diyecek laf bulamıyorum, anca böyle sevimli anlatılırdı.
özetle, birkaç ufak eksiğine rağmen (konservatuar sınavındaki kadın çok abartı ve gereksizdi mesela. hayır yani gittikleri yer kars, paris falan değil. köyle kent arasına bu denli mesafe koyacak alan yok. bi de köydeki, öğretmen de çok fazla iyi ve batılıydı. o kadar kolay adapte olamıyor bu temiz yüzlü çocuklar doğu köylerine, misal, iki dil bir bavul) yine de genel olarak sımsıcak bir hava hakimdi filme. son dönemde çekilmiş en başarılı türk filmlerinden bence. hiç ses getirmemesi çok üzücü.
film gibi film. ne eksik, ne fazla. gayet olurunda her şey. ne keşke şu olsaydı dedim, ne keşke şu olmasaydı dedim. (zorlarsam eğer, gençlik hallerinin ışıklı kapıdan gökyüzüne açılma sahnesi olmayabilirdi derdim ama zorlarsam eğer; ki zorlamıcam)
daha geçen gün izledim yol filmini. evet çok ayıp ama olsun. geç meç. dedim ki, helal olsun. özellikle de tarık akan ile şerif sezer'e.
şimdi üzerinden 3-5 gün geçti ve bu film. yine bu iki aslan yürek. diyecek bir şey bulamıyorum gerçekten.
bu filmi izlememek evet çok büyük bir kayıp. çünkü ruh var. his var. ben salya sümük ağladım ama bu önemli değil. kalbimi biraz olsun yakıyorsa bi film, hayat o zaman daha tatlı-daha kolay-daha bi başka işte.
emeği geçen herkese sıradan bir sinemasever olarak, teşekkürler.
samimi,dokunaklı sıcakcık bir film. o kadar gerçek ve o kadar samimi ki; insan sanki filmdeki karekterlere bürünüyor; tüm karekterlerde kendinden birşeyler buluyor, kimi zaman hüzünleniyor, kimi zaman o kadar çok gülüyor ki; filmin güzelliği doğallığıyla bütünleşiyor ve harika bir film ortaya çıkıyor. çok sevmiştim izlediğimde, tadı damağında kalan filmler vardır ya insanın işte deli deli olma bu filmlerden.
çok güzeldir, hem masalsı hem hayatın acı gerçekleri ve yanlış anlamaları vardır filmde. 2 aşk hikayesi ve derin bir sevgi üstüne kuruludur. çarlık rusya'sından sürülen malakan tarık akan ve karstaki köydeki komşu kızı şerif sezer'in gençlik aşkı,* imkansızlıklar ve yanlış anlamalar, tarık akan ile şerif sezer'in küçük kız torunu arasındaki dede torun, piyano hocası ve öğrencisi arasındaki sevgi ve küçük alma'nın piyano aşkı.
geçen gecenin bir yarısı star tv'de denk gelerek izlediğim harika film...
herşeyden önce türkiye mozaiğinin bir bilinmeyenini malakanlar'ı işlemiş, imkansız bir aşk hikayesini kars kültürü ile harmanlayarak bizlere bir seyir ziyafeti yaşatmışlardır.
emeklerine sağlık.
e haliyle böyle aykırı bir konuyu işlediğin zaman ne kimsenin haberi olur bu filmden, ne de televizyonlar prime time da yayınlar.
insanların birbirine tecavüz ettikleri diziler daha iyi reyting aldıkları için kim siker malakan yeke kişisinin sevdasının nakşedildiği eseri.
efendim,
yeke kişi tarık akan ve despot nine şerif sezer'in harika oyunculuklarından pek söz etmeye gerek yok. fazla repliği olmamasına rağmen gelin zuhal topal bile harikaydı. ama bir özel alkış şemistan ve kızına.
o ne güzel bir baba kız ilişkisidir abicim ya. duygularım tavan yaptı adeta. şemistan'ın kızının çok istediği o piyanoyu alabilmek için leb değmez iddiasına girmesi, piyanoyu aldıklarında kızına sarılması, sevinçleri...
heyhat...
sözün kısası güzel film, harika film...
acaba kaç kişi izledi bu filmi?
yazık.
üç kuruşluk beyne sahip insanların çoğunluk oluşturduğu ülkemde arada bir güzel işler yapılıyor ama kıyıda köşede çürümeye terk ediliyor...
komedi adına yapılmış izlediğim saçmasapan filmlerin çok çok üstünde bir film olduğunu düşündüğüm, iyikide izlemişim dediğim, etkilendiğim, hüzünlendiğim ve bu sıcaklıkta başarılı bir filmin memleketimde yapılmasına gururlandığım filmdir.
Bir film. Sıcak insanlar. Güzel insanlar. Muhteşem bir doğa. Etkileyici bir aşk/nefret hikayesi. Bir piyano. Etnik kökenleri farklı insanların dostluğu. Büyük fedakarlıkar. Vay anasını bu kadar da etkileneceğimi zannetmiyordum dedirten bir başyapıt.
Ülkenin en güzel şehrinde çekilmiş güzel film. Kars benim için masal şehridir, ne memleketimdir ne de bir tanıdığım vardır orada. Kışın buz tutan Çıldır Gölü'nde kızaklı atla gezmek, göl kenarındaki kazları besleyen yaşlı teyze ile sohbet etmek. O günlere gidiverdim izlediğimde, şiveler, oyunculuklar çekimler harika! Çok beğendim, Deli deli olalım.
20 yıldır gitmediğim görmediğim vefasızlık yaptığım canım memleketimin manzaralarını o kadar sıcak o kadar gerçekçi gösteriyor ki göz yaşlarıma engel olamadığım soğuk havada çekilmiş çok sıcak bir film.
an itibariyle kanal d de reklam arasına girmiş filmdir, gözlerim dolu izliyorum sözlük ..günün farzı böyle olsa gerek .
hangimiz farkındayız ki , elimizdeki değerlerin , fırsatlardan gibi klişelerden bahsetmeyeceğim ama bu , nasıl desem bu film içine işliyor iğne oyası gibi , alma'nın hikayesi , hala gerçek , karşımda duruyor , gördükçe dinledikçe bir kez daha bu mesleği seviyorum, kendimi sorguluyorum , değerlerimi , önceliklerimi , neye üzülüp neye sevindiğimi , değer mi be diyorum değermi? şartlar , imkanlar ne olursa olsun bir defa olsun şükrettin mi senin için çok doğal olan o şeylerin , her an elinin altında bulunan şeylerin, soğuğun içine işlemesine izin vermeyen dizlerimie kadar olan çizmelerimiz , kuzu yünü kazaklaırımız ve kürklü montlarımızla soğuktan en son ne zaman ellerin kızardı , içinden çıkan dumana sevindin ? çocuklukta kaldı değil mi ? küfür ettin mi peki , dedenin elini üç kez alnına öpüp koydun mu iç , saygıyı aman deyip bayramlara smslere mi yükledin ertelenmişlik yok bir defa burada herşey zamanında , öyle bizler gibi zamanlama şeyleri falan has getire..
...Yaşadığın o şehirden biraz burnunun ucunu çıkarında dahi anlıyorsun o farkı , yarattığın kendini soyutlaştırdığın o farkı .. nice almalar ve taşanlara , var olun çocuklar siz hep var olun ,bende yanınızda olayım .
--spoiler--
Karsın bir köyünde geçen sıcacık bir hikaye sanki başka bir dil konuşurmuşçasına bir an uzak ama o kadar da bizim insanlarımız Adı Alma ve Tavşan olan iki sevimli köy çocuğu Çocukken ailesiyle Rusyadan göçen bir Malakan: Mişka Mişkanın gençlik aşkı olan ama hiç kavuşamadığı sinirli mi sinirli yaşlı kadın Popuç Mişkanın yapayalnızlığına rağmen Popuçun kalabalık, neşeli, hareketli ailesi Saz aşıklarının bol atışmalı, çekişmeli, dudak değmezli kış geceleri.. fakirlik ve çetin kış koşullarıyla mücadele eden, ekin eken, kaz otaran, koyun güden köy insanları Rus kültürü ile yoğrulmuş Mişka ve onun köy yaşamına sessizce kattığı piyanonun ayağına bağlanmış ineklerin görünümü kadar komik çok sevmesine rağmen kendi yemeyip mendil içinde sakladığı kaz etini hasta Mişkaya ikram eden küçük Alma gibi umut dolu bir hikaye Deli Deli Olma Mişkanın ailesinden kalan ve Mişkanın borcu yüzünden köyün nerdeyse bütün ahırlarını gezen piyanoyu çalabilmek için yanıp tutuşan Karslı köy kızı Almanın üzerinden köydeki tüm hikayeleri anlatan Deli Deli Olma, sinemamızın uzun zamandır özlediği komik, naif, içten, geçmişimizden ve bizden bir film.
--spoiler--
film müziklerini birde mişka emmi in öğrettiği eseri bilen duyan gören sözlük yazarları mesaj ışığımı yakarlarsa pek sevneceğim .
filmin resmi internet sitesi ; http://www.delideliolma.com , piano tasarımıyla salak salak tebesessüm ettirmiştir, keşke müziklerini de koysalar.
