Evet bir tanrının varlığına inanıyorsun çünkü evren ve hayat cayır cayır bağırıyor ben tasarlandım diye.
Peki bu evreni tasarlayan varlık müthiş akıllı ve müthiş maharetli olmalı değil mi?
Ve müthiş akıllı ise buna bağlı olarak adaletli olmalı değil mi. Yani bu aklın ben yaratayım köşeye çekileyim, saldım çayıra mevlam kayıra yesinler birbirlerini demesi beklenemez çünkü müthiş bir akıldan bahsediyoruz.
Bu aklın elbette bizi başıboş bırakması beklenemez.
Yani haksızlıklar kötülükler yada iyilikler güzellikler karşılığını bulmalı. Adalet hiç tartışmasız bunu gerektirir.
Deistler din yoktur diyerek muhtemelen kendi içlerinden gelen hislerle hayatı yaşıyorlar, kendi değerlerine göre iyi-kötü, doğru-yanlış anlayışları var.
iyi de abicim sen de insansın Hitler de insan. Sen de insansın münevver karabulutun katili de insan. Onların değerleri ile senin değerlerinin aynı olması mümkün mü? Ama onlar da bir vicdan taşıyorlardı, onların vicdanlarına göre yaptıkları dehşet verici şeyler yapılabilir şeylerdi.
Öyleyse iyi yaşamanın, doğru yaşamanın kriteri insan iç dünyası olamaz çünkü hepsi aşırı derecede birbirinden farklı işliyor.
Öyleyse doğru ve iyi hakkında insanüstü bir kriter olmak zorunda. Doğrunun ne olduğunu üstün bir akıldan öğrenmek zorundayız çünkü doğru ve iyi konusunda herkes aynı derecede şanslı olamayabiliyor. Sen standart bir insanken diğeri bir manyak olabiliyor.
Bu sebeple evreni yaratan müthiş aklın bizi habersiz bırakması söz konusu olamaz. Evreni, bu düzeni yaratabilecek kudretin herkesin birbirinden farklı olduğunu bilmemesi mümkün değildir. Ve adaletsiz olması da mümkün değildir. doğru nedir konusundan habersiz insanlar olması adaletsiz olacağı için doğrunun ne olduğu insanlığa söylenmeli. Sırf Marjinal insanlar için bile olsa söylenmeli.
Ve müthiş akıllı olmasından mütevellit adaletli olması kaçınılmaz olan tanrı hitlerin zavallı insanları diri diri yakmasına, münevver karabulutun canice katledilmesine müsaade ettiyse demekki bir hesaplaşma vakti, bir hesap günü olacak ve hak yerini bulacak.
Bir tanrı varsa eğer o tanrı bizimle irtibata geçmiş olmalı.
Deistlere her türlü ön yargıyı bir kenara bırakıp islamı bir de doğru kişilerden, aydınlardan dinlemelerini tavsiye ederim.
Evren ve hayatın cayır cayır bağırması kişisel bir çıkarımdır.
Cayır cayır tasarlanmadım diye bağırdığı kanısına varanlar da olabilir.
Fakat başlığın öznesi deist olduğu için ve bir deist böyle olduğunu düşünmese zaten deist olmayacağı için evrenin cayır cayır tasarlanmadım diye bağırması başka bir başlıkta tartışılabilecek konu haline geliyor.
Olay nedir biliyor musun? Hadi hepsini kabul ettik. Bizi sınava tabi tutan bir yaratıcı var? Peki bu yaratıcının Allah olduğunu delili nerede?
Önce senin Allah ın kutuplarda nasıl oruç tutulacağını, marsta nasıl kıbleye dönüleceğini bir anlatsın.
Önemli olan nedir biliyor musun, Müslüman kardeşlerimiz? Çevrenizde bir tane hacı, hoca, şeyh tayfasından gariban gösterin bir tane çalışıp emek harcayan alın teri döken birini gösterin.
Sömürü aracı oldunuz haberiniz yok. Öteki dünya korkusu ile cennet vadi ile bu dünyada cenneti yaşatıyorsunuz insanlara. Bakın biri abd de malikanede, öbürü ciplere binerek sefa sürüyor.
Hep kafada kurgulanmış Müslüman modeli, hep din ile siyaseti birbirine karıştırmalar, hep şarlatan insan yaşayışlarını dine maletmeler, hep inananları saf sanmalar...
Allah'a kulluk etmek isteyen kutuplarda da marsta da namazını kılar orucunu tutar.
Zaten esas iyiliğin şekilde değil anneye babaya iyi, olmada, fakirlere yolda kalmışlara, tutsaklara iyilik etmede ve Allahı görmese bile onu görüyormuş gibi hayatı yaşamakta olduğunu, ibadetlerde şeklin sadece bir düzen içinde olmakla alakalı olduğunu, doğunun da batının da sahibinin Allah olduğu kuranda yazarak kıble ve oruç konusu da çözülmüş oluyor ama anlamak isteyene tabi ki.
"allah'a kulluk etmek isteyen kutuplarda da marsta da namazını kılar orucunu tutar."
Nasıl oruç tutar mesela. 6 ay gece 6 ay gündüz var diyelim. 6 ay aç kalabilir mi mesela.
Veya marsta nasıl kabeye yönelecek insanlar dünya ile mars sürekli açısal olarak dönüp duruyor güneş etrafında.
Hadi marsı geçtim trilyon km ötedeki andoromeda galaksisinde kabeye insan nasıl yönelir?
1400 sene önce dünyanın şekli bilinmezken Tabiki gece ve gündüzün tüm dünyada eşit olduğunu sanıyordu insanlar. Veya kabenin dünyanın merkezi olduğunu düşünülüyordu. Artık yemiyoruz böyle şeyleri geçiniz.
Abi şaka mısın. Allah diyor ki artık namaz kılarken kabeye dönün. Ama yönünüzü nereye dönüyor olmanız iyilik değildir. Esas iyilik anneye babaya ....
Diye devam ediyor. Demek ki şekil esas değil. imkan olmayan yerde düzenli güneş doğup batan en yakındaki yerde nasıl oruç tutulursa öyle tutulur yada doğu ve batı Allah'ındır ise marsta nereye dönersen dönebilirsin pekala.
Böyle basit bir şeye takılmak ipe un sermekten başka birşey değil.
Coğrafi not: kutuplarda 6 ay gece 6 ay gündüz olsa da güneşin konumuna göre gece, akşam öğle ve gündüz bellidir. Evet bazen tam batmaz ama tam aydınlık da olmaz aydınlığın derecesi değişir. Abartmayın aq. Bu problem problem değil.
Allah güneşin konumlarını takip edin demiyor ki namaz kılın diyor. Güneşi takip edebileceğin bir konumda isen ona göre kılarsın. Yok değilsen aklıselim vakitlerde kılarsın Allah'tan kulluğunu kabul etmesini umarsın.
Marsta su bulamazsan toprakla abdest alırsın, kıbleyi buakmazsan kabeye döndüğünü farzeder herhangi bir yöne dönersin, yiyecek bulamazsan domuz eti bile hayatta kalacak kadar yersin, biri seni dinin için öldürmek üzereyse ve yapacak hiçbirşeyin yoksa canını kurtarmak için Allah'a ortak koşucu sözler söylersen bunda sorumluluğun yoktur vb vb vb...
kulluk denilen eylemin olmazsa olmazı ibadet haline getirmek bence sakıncalı.
kulluk etmek isteyen ahlaklı adaletli dürüst davranarak çok daha zor bir kulluk sınavınıda tercih edebilir.
ibadetler amaç değil araçtır.
aracı amaç haline getirince bol ibadet edip karşılığında insanlara karşı sorumluluklarını öteleyen bir dindar fenotipi çıkıyor orataya.
namaz oruç konusunda inanılmaz dikkatli ama toplumsal konularda menfaatçi davranan modeller ülke de deizim artmasının baş sebebi.
Namaz, oruç kulluğun bir parçasıdır. Namaz, oruç, ibadet bizi sıfır noktasına getirir. Allah için iyi, verimli, faydalı, şevkatli, adil, vicdanlı, aydın, örnek yaşamalıyız. Kuran tamamında bunu anlatıyor.
Deizmin açmazı bir tanrının var olduğu görüşü üzerine kurulu olmasıdır.
Dediğim buydu ama anlaşılamadı anlaşılan.
Teistlik tezgahı açanların yaptığı şu: önce bir varsayım ileri sürmek, sonra gönüllerinden geçeni "zorundadır" diyerek sanki pek sağlam bir tez ileri sürmüş gibi dayatmak, sonra dayattıklarını kesin doğru kabul ederek, onu temel alan yeni bir varsayım üretmek ve onu da uyduruk bir gerekçe ile zorunda ilan etmek...
Işte tam burada neden zorunda olmaması gerektiğinin açıklanması gerekiyor.
Neden zorunda değildir peki?
Neden kainatı, bir quarkı da galaksileri de türlü akılalmaz detayları ile yaratmaya yetkin tanrı bizimle iletişime geçmemesi mantıksız iken geçmemiş farzetmeliyiz.
*buna cevap verecek kişi deist olmalı. Bir ateist zaten inanmıyor farkındayız.
"evreni yaratan adaletli olmak zorunda" bu bir varsayım değildir de nedir? Niye öyle olmak zorunda?
Diğer taraftan hadi böyle bir zorunluluğun olduğunu kabul edelim ve insanları geçelim, ne desek bir kulp takıyorsunuz, hayvanlar alemine bir bak da adaletin zerresini görüyor musun söyle?
Keza, "zorunda" değiliz, tam tersi iddia sahipleri zorunda ama yine de şunu şuraya koyayım:
Yahu şu dünyaya bakın, 4.5 milyar yaşında ve insanlar bu sürenin sadece çok kısa bir kısmında vardılar. Bu kadar uzun süre Sizin insan, sınav, cennet, cehennem merkezli anlayışınızla ne kadar uyuşuyor? Tanrının derdi neydi ki ortada insan filan yokken bu kadar uzun süre türlü hayvanlar "yaratsın", onlar da birbirlerini yiyerek vakit geçirsinler? Habire türler yok olsun, yeni türler gelsin? Maksat ne?
Evreni yaratan adaletli olmak zorunda yazmıyor o yazıda.
Evren'i yaratan müthiş derecede yüksek bir akıl sahibi olmalı, ve yüksek akıl sahibi olan da adaletli olmalı diyor yazı. Peki geçek manada akıl sahibi biri adaletli olmayabilir mi. Adaletli değilse gerçek manada akıl sahibi midir, gerçek manada akıl sahibi olmayan evreni yaratabilir mi?
namaz kılmak için dünyadaysan Kabe'nin konumuna dönersin. başka bir gezegendeysen dünyaya dönersin. başka bir yıldız sistemindeysen güneş sistemine dönersin. başka bir galaksideysen Samanyolu Galaksisine dönersin. paralel evrendeysen bizim evrene doğru dönersin. dönersin de acaba dünyayı, güneş sistemini, Samanyolu Galaksisini yerinde bulabilir misin? orası muamma.
dinli allahlılara bir sorum olacak: diyelim ki 2 milyon ışık yılı uzaklıkta bir gezegene vardınız. galaksideki konumuna göre dünyanın var olduğu yere bakıyorsunuz. ama dünyanın 2 milyon yıl önceki halini görüyorsunuz. belki o sırada dünyaya bir gök taşı çarptı ve dünya tamamen yok oldu. ancak mars kolonisinde yaşayanlar hayatta kaldılar. ama siz bunu 2 milyon yıl sonra öğreneceksiniz. size göre artık yeni kıble neresi olacak? marstakilere göre kıble neresi olacak? 2 milyon yıl sonra da dininiz geçerli olacak mı?
---spoiler---
Evren ve hayat cayır cayır bağırıyor ben tasarlandım diye..
-----
Kesinlikle doğru bir önerme.
Evren tasarlanmıştır, fakat tasarlanan bir yapı mükemmel ise başına bir çoban koymaya ihtiyaç duyulmaz, Evren mükemmel şekilde yaratılmıştır, hiçbir şey yok olmaz, ancak dönüşür ve dönüşüm yeni şeyleri yaratır,
Zaten kendi kendinş devirdaim ettiren bir oluşum varken ki her şeyi var eden, ol dediğinde olan her türlü sıfatın sahibi, her türlü eksikten münezzeh bir yaratıcı bu olmamış galiba diyerek başına bir yönetici, yönlendirici tayin eder mi?
Hele de bu yöneticiler neden hep aynı topraklardan çıkıyor?
insanların çoğunluğunun haberi olmayan insanlara dair hiçbir şey anlatamayan din olur mu?
Madem her insan inanmak zorunda, o zaman dinler neden bilinmeyeni tarif etmeye çalışmamış? Dünyada sizin bilmediğiniz insanlar var, tanrıyı tanıtmanız gereken insanlar var, keşfedilecek yerler var dememiş,
Neden Avrupa'dan, Rusya'dan, Japonya'dan hiç peygamber çıkmaması ne kadar enteresan,
Birbirini destekleyen eski hikayeleri bilen topluluklardan sürekli peygamber çıkıyor, hepsinde ya eşcinsel ilişkiler artmış ya gaddarlık ya otu boku tanrı edinmişler, hayır insanın aklına hindistan geliyor, günümüzde bile otobüste tek başına kadına 40-50 kişi topluca tecavüz ediyor, inekten fareden tanrıları var, niye hiç Hindu peygamber yok?
Hep mi ibraniler ve onların Arap akrabalarından peygamber çıkar?
Bir müslüman olarak bu işte bir yerlerde bir hata var sanki diye düşünüyorum, bir tanrının olmaması bile hiç sorun değil, olmayan bir tanrıya inanmaktan zarar görmem,
Mesele din inancında hata mı var? Hata yoksa hatalı anlatım mı var? Asıl mesele dinin değil dincinin anlattıklarında sorunların olması, dinciler kendi uydurdukları hikayelerde öylesine kaybolmuşlar ki herkesi kendileri gibi kayıp sanıyorlar, kendileri doğru yolu bulamadan bildikleri hatalı yolları anlatarak başkalarına yol göstermeye çalışıyorlar,
Yol yalansa tarifi de faydasızdır, deiste etkisi olmaz.
Önce kendi dininin doğrularını kabul et, hikayeleri dinin üstünde tutma, ondan sonra başkasına akıl ver.
aynen kanka, mükemmel tanrı şeytanla iddiaya giriyor çocuk gibi, bir de bana tapmazsanız sonsuza kadar topuzlarla dövüp, kaynar irinler içirip, yakarım sizi diyor.
bundan daha mantısı olamazdı.
haa bir de peygamberine kuzenleri ile evlenmesine izin veriyor, bunu da atlamayalım.
Benim için şurada patladı; "müthiş akıllı ise buna bağlı olarak adaletli olmalı değil mi. yani bu aklın ben yaratayım köşeye çekileyim, saldım çayıra mevlam kayıra yesinler birbirlerini demesi beklenemez çünkü müthiş bir akıldan bahsediyoruz."
Birinin "korku"suyla yapmak ve kendi arzunla yapmak arasında kocaman bir fark olduğuna inanıyorum. Zaten deist olma nedenim de tam olarak bu. Ben, beni yaratan varlıktan korkmayı reddediyorum. Çünkü beni yaratan o. Başına gelecekleri biliyordu. Dolayısıyla benim yapacaklarımı da biliyordu. böyle olmamı istemeseydi yapmazdı. Bana onun ihtiyacı yok ki...
