Yaraticinin yol göstermek için bu kadar basit geçmişten kopan kırıntılı eski yöntemleri günümüze göre değerlendirmeyeceğini bilen kişidir. (bkz: 1400 yıl önce insan) (bkz: mükemmel)
bir yaratıcıya inanan ama dinlere inanmayan kişi olarak özetlenebilir.
deistlere göre ilah din göndermediğine göre deistlerin anlayışına göre ilah;
-insanları zerre sikine takmayan,
-kızı hamile bırakıp doğan çocuğu önemsemeyen yani dünyaya insanları salıp kendi haline bırakan,
-hiç bir boka gücü yetmeyen(din göndermediğine göre insanlara karışmaya muktedir yahut bir düzenleyici rolünde değil),
gibi özelliklere sahiptir.
ayrıca ''ehehe bi güç var ehehehe muhammed peygamber değil, isa mı? o hiç değil ama bi güç var ehehe'' olarak da tanımlanabilir bir deist.
din cambazlıklarını görerek dinin ciddiyetini bırakıp sadece yüce bir yaratıcının olduğuna inanan. allah'ın insanları dine göre değil kişiliklerine göre değerlendireceğine inanan.
agnostik düşünen biri bir deist'e hak verebilir , fakat ateist o kadar dik kafalıdır ki hemen kesip atar.
bunun nedeni şudur; ağır ateist bir kişi din denen olguyu tanrıyla o kadar özdeşleşmiştir ki din deyince aklına tanrıdan çıkan veyahut tanrının insanlara pazarladığı kurallar gelir ki bu sebeple kendilerinin dinlerin saçmalığından kaçmalarına bahane bulmaları bunla yorumlanabilir,
bence evren kendiliğinden oluşmadı, oluşamaz,
zeka düzeyi düşük dindoşlar gibi bunu herhangi bir ayete bağlayacak değilim,
ha kaldı ki bu konularda kendini dindar yada müslüman zannedenlerle kesinlikle konuşulmamalıdır,
sonrasında'' bir köy muhtarsız olamaz yok bilmem bir iğne sahipsiz olamaz'' gibisinden alakası olmayan cümleler duyabilirsiniz.
bana göre evrimi tartışılabilir yapan şey dünya ve üzerindeki canlıların sürekli değişim halinde olmasıdır yoksa ara form vs diyerek yanına da semavi dinlerin saçmalıklarını ekleyerek tanrı yok sayılamaz,
necip fazıl denen herifi sevmem ama bu konuda çok doğru söylemiş'' sizin dediğinize göre madem sonunda yokluk olacak o zaman bu varlık niye?''
her şeyin altında bir anlam aramıyorum ancak evrenin çok ince bir düzen üzerine oturtulmuş olması beni kıllandırıyor,
yani ortada bir mühendis var ,
nihilistler gibi tanrıyı insana benzetip eleştirmemek lazım bu çok dar bir bakış açısıdır,
sonuçta o tanrı var ve onu göremiyoruz, anlamsızlık içinde kaybolmanın lüzumu yok, yaşayın gidin işte
belkide hesaplaşma umudu ölümü anlamlı kılıyor,
umut var oldukça insanın birilerine inanası geliyor gerçekten, bu dünyada yaşadıklarının karşılığı olacağını beynine işlettirmiş bir kere ,
intikam, huzur, mutluluk..
tüm yaşanmak istenilen duygular ''elbet'' askısına asılmış bekliyorlar.
buna çıkar mı yoksa adaleti beklemek mi diyeceğiz onun yorumunu yapamam,
tek bildiğim ortada bir mühendis veyahu sanatçı adını ne koyarsanız artık , bu var ve ölümden sonra neler olacak bilmiyorum,
tamam kardeşim ateistimde anlarım ulan adam inanmıyor zorlami filan birşeyler bulurum.ama sen kalkıp ne inanmıyorum diyosun ne de müslümanım yada hristiyanim diyosun.bu korkaklıktir.bir şeye inanmadan önce onun ne olduğunu bilmen gerek.dinlerin ne olduğunu ya da neden birbirinden farklı olmadığını bilmeden bana deizmi filan savunamazsin.bu da tembelliktir.müslümanlıkda akla aykırı gelen tek birsey bile yoktur.okuduğun kuran i kerimin derme çatma mealleryle kalkip müslümanlığı eleştiriyorsan bu cehalettir.Çünkü ıslamda hiçbir soru yoktur ki cevabı olmasın ve hiçbir cevap yoktur ki akla uygun olmasın.
necip fazıl'ın güzel bir sözü vardır. bir gün adamın biri vapurda üstad'ın yanına gider hey üstad der:" peygamberlere neden ihtiyaç duyuldu biz kendi yolumuzu kendimiz bulamazmıydık" necip fazıl kafasını okuduğu gazeteden kaldırmadan:"o zaman ne diye vapura biniyorsun yüzerek geçsene karşıya" der. anlayacağınız üzere herkesin bilmediği karanlık bir yolda ışık tutacak bir rehber'e ihtiyaç var
Cahilliğin kanıtlarını görür gibi oldum. Dünyada sadece 3 tane din, Ateism (Gominist diyorlar) ve Satanism olduğunu sanan cahiller Deism'in fikrini ibrahimî dinlerlerden aldığına inanırlar.
yaşar nuri öztürk ün, 'kurtuluş onlar sayesinde olacak.' cümlesinde kastettiği 'onlar'ın ta kendisidir. *
burada kurtuluştan kastı elbette son zamanlarda dinlerde meydana gelen kargaşa, şamata ve safsatalardır. ama bunu bir ilahiyat profesörü söylediği zaman insan bir durup düşünüyor. çıkar gömleğini o zaman kardeşim rahat rahat deistim de. yüce allah'a inanıyorum ama bu araplar ve türkler bokunu çıkardı de. çıkıp deizm şöyle güzel böyle güzel diye maval okuyacaksın sonra oruçtan, namazdan, dinden bahsedeceksin.* tuhaf.
ayrıca;
deizm, agnostisizm ve ateizmden önceki uğrak yerlerden birisidir; bunu kabul etmek lazımdır evet. çünkü;
-toplumun kültürleme mekanizmasından bir şekilde kendini sıyırıp da düşünmeye başlayan birey, özgür düşünce ipinin ucundan az da olsa tutmaya başlar. kendisine dayatılan ve dogma olan hazır bilgilerin akıl süzgecinden geçmediğini görmeye başlamasıyla yeni arayışlar içerisine girebilir. ve tıpkı zorda kalan bir çocuğun koşarak annesinin kucağına atlaması gibi genelde bu arayış deizmin sıcak kucağına atlamakla sonuçlanır. çünkü her ne kadar mantıkla örtüşmeyen dogmaları reddebilse bile, yüce yaratıcı fikrini reddetmek ilk anda kişiye çok zor gelir. ve kişi bir süre burada ikamet etmek durumunda kalır. çünkü hala sıkıca tutulmuş olan bir yaratıcı; kişiye huzur ve kollanma duygusu vermektedir. eğer, kişi sadece yaratıcıyı kabul edip onun varlığından mutlu olma eylemini sürdürmek isterse deist olarak hayatına devam edebilir. ancak kurcalamaya devam ederse inandığı şeye yani yaratıcıya da çok açık bir kanıt olmadığı gerçeği kuşku yaratmaya başlar. * (bkz: maddecilik) kişi kendisini tekrar dogmacı gibi hissederek bir diğer durak olan agnostisizm veya ateizme yönelir.
yüzyıllardır din uğruna yapılan hala devam etmekte olan savaşları düşününce mantıklı gelen bir inanış biçimi. temelde inancı sorgulayamıyorsun O'nun var olduğuna inanıyorsun ve aslında o'nun sevgisiyle seviyorsun tüm evreni. sonra bir arayış içine giriyorsun hangi dine inansam diye. herşey kafanda bir yığın soru işaretleri bırakıyor.
çoçukken ananem bir hocanın kasetini takar zorla dinletirdi bize. cehennemi anlatırdı hoca, o kadar korkardım ki o korkuyla hemen namaza dururdum. ne yaparsam beni affetmeyeceğini düşünrüdüm hep. o zamanlar benim tanrım hep katı ve sertti.
sonra büyüdük, yapılan yanlışarı gördüm. aslında asıl olan O'nun sevgisiydi gerisi teferruattı.
sanırım yavaştan kaydığım düşünce. dinlerin hepsinde saçmalıklar var. saçmalık demek biraz ağır oldu belki, benim kafama oturmayan olaylar var. Ancak bu kadar olayın tesadüfü olmayacağı fikri daha cazip geliyor. Evet belkide bir tanrı vardır ancak bize hiç müdahale etmiyordur.