birgün ankara'da apartman bahçesinde arkadaşlarla su savaşı yapıyoruz. bende şu tazyikli su tabancaları var ya başparmak kalınlığında su fışkırtan onlardan var. apartmanın da her köşesinde su hortumu var bahçe sulamak için. neyse sıkıldık biz dedik ki gelen geçen arabaları ıslatalım. duvarların arkasına saklandık. 2 kişi çeşmelerin başında 2 kişi hortumlarda ben de tabancamla bekliyorum. arabalar köşeyi dönüp bizim sokağa geçince işaret verilir hazır olunur ikinci işarette hortumlar açılır ve araba ıslatılır. neyse 2-3 araba geçti. ıslattık adamlar korna çaldı güldü geçtiler böyle biz de adamlara şirin şirin gülerek tekrar saklandık. başka bir araba geldi yine işaret verildi. ve inanılmaz bir gazla 3 noktadan su sıkıldı. bi süre ortalıktaki su püskürüklerinin durmasını bekledik. ortamdaki sis kalktı. araba duruyordu. sonra arabayı inceledik. sağ ön koltuğun camı açıktı. ve içerdeki adamın saçından sular damlıyordu. tişörtü sırılsıklamdı. kapı açıldı. o andan sonra biz deli gibi koşup kaçmaya başladık. normalde tırmanamadığım balkona 1-2 kiloluk su tabancasıyla saniyeler içinde tırmandım. en az yarım saat kılımızı kıpırdatmadan bekledik orda. en sonunda cesaretimizi toplayıp olay yerine gittik. araba yoktu. gülmekten yerlere yıkıldık.
hem eğlenceli hem dumur eden olaylardır. bir arkadaşın evindeyiz. 1 gün sonra onun sünneti var. ev süslenecek onun için evde yüzlerce şişmemiş balon vardır. biz de balonları alır içine su doldururuz. balonun esnekliği sayesinde caddenin taaa karşısındaki apartmanı bile ıslatabilmekteyizdir. neyse sokağa, karşıya falan artıyoruz balonları. ben yanlışlıkla yola doğru atmışım. arabalar geçiyor tabi o sırada. düşüşünü dehşet içinde izledim ve balon polis arabasının üstüne düştü. 2-3 saniyelik şoktan sonra balkondan nasıl kaçtığımızı bilmiyorum. yatağın altına sindik ve bekledik. ne kadar süre orda kaldık bilmiyorum.
başka balkon maceraları için:
- içi su dolu büyük migros poşeti atmak (favorim)
- boncuklu tabanca ile boncuk atmak (klasik)
- ıslatılıp bir süre dondurucuda bekletilmiş* peçete atmak (bi kere bi kadını kafasından avladım)
- domates ve makarna atmak (polise şikayet edildik)
Köyde eşeğe binmiştim. Hayvan sakin sakin yürürken bir ara karşısına dişi bir eşek çıktı. Seninki onun peşinden takıldı. O hızlandı, ardından bizimki. Az sonra tam gaz köyün dışındaydık. Telaşlandım tabi. Tarlalara doğru gidiyoruz. Ama ne gidiş, hayvan sanki turbo motorlarını devreye soktu. Eşşek herif kızdan başka birşey düşünmüyor. Bir ara dişi olanı dalı alçakta olan bir ağacın yanından geçiverdi. Bizimki de ardından geçmeye yeltendi. Tabi ben dala tosladım ve önce az bişey uçtum, sonra küt diye yere çakıldım. Gündüz vakti gözümün önünde yanıp sönen yıldızları unutamayacağım.
(bkz: mezar kazmak)
üç tane gerizekalının(birisi benim) nasıl bir mantıksa köyün mezarlığına giderek mezar kazması efendim.içinde altın olduğunun sanılıp,yoğun uğraşlar neticesinde hiçbir şeyin çıkmaması..sonrasında Tam yaklaştık, ha gayret derken,yaşlı,sakallı ve bastonlu bir amcanın bizi peşlemesi.Sonra düşünüyorum da ya o gerçek değil de kazdığımız mezarın ruhuysa?..
7-8 yaşlarındayken arkadaşımla bulduğumuz yarı dolu sinek ilacıyla bi fantezi yapalım dedik.ilaç tüpü dolu olduğu halde sıkılmıyordu, herhalde sıkışmıştı. sinek ilcanı göbek hizamda, püskürtme deliğini yüzüme bakar vaziyette sıkmayı denedim. iş öyle bir inada binmiş ki elimi acıtır şekilde zorluyor zorluyor püskürtmek için bastırıyordum. tam püskürmeye başladı ki arkadaşta elinde hazır bulunan çakmağı heyecanla ilaca yanaştırmasın mı... vay ananı sayın seyirciler ! alev bir yüzüme fışkırıyor bir yüzüme fışkırıyor tahmin edemezsiniz. ondan sonrası belli zaten lösemi hastalarına iyi davranın...
bir arkadaşla balkondan şırınga yolu ile insanları su ile ıslatmaya çalışmak. sonrasında teyzenin birinin sövmesi ile durumu bu şekilde fark eden anneden bir temiz sopa yemek.
boncuklu tabanca türkiye de yeni modaydı o sıralar.bende heves etmiştim,almıştım.komşunun 3. kattaki evinin balkonundaydım ve kendimi polis kabul edip aşağıda yürüyen insanları da kötü adam ilan etmiştim.boncuklu tabancayı yürüyen insanlara sıkmaya başlamıştım.bir kaç kişiye sıktıktan sonra benden biraz büyük bir genç abiye sıkmıştım,kafasına geldi.genç abi 'laaaaaaynn' diye bir tepki verdi ve belinden mantar tabancası çıkarıp bana doğru sıkmaya başladı.sesi duyduktan sonra gerçek silah diye fazlaca tırsıp,dehşete kapılmıştım.o gün boncuklu tabancayla ilk ve son oynayışım olmuştur.
bakkaldan aldığım demir düdüğü yutmak oldu sanırım. nefesimi bir iceri, bir dısarı verir iken iceri cekilen kısmı biraz abartmış olmalıyım ki bi cekişte mideye indiriverdim. Sonrasında cıkarmakta cok zorlanmadım ama. *
çizgi filmlerin etkisinde kalan bünyenin yapacağı ve o olaydan sonra pişmanlıktan 2 hafta ağlayacağı hadisedir.
6 yaşımda road runner ve coyote nin maceralarını ağzımdan salyalar akarak izlerdim.bu çakal acme denilen garip markalı aletleri kullanırdı,bi ara beline füze gibi bişey bağlamıştı ve bildiğin ucmuştu.bende bir kedinin üzerinde deneyim dedim bir güzel bağladım havai fişeği bakalım nereye kadar ucacak dedim,sonrası malum.
(bkz: ama cocuktum sözlük) :(.
Bir arkadaşımla elimizde kalınca bir halat, atlayacak üçüncü kişi yok. Mal mal birbirimize bakarken, iki motosiklet bize doğru yaklaştı. Saniyeler içinde birbirimizle göz göze geldik ve halatı gerdik. Bir anda her iki motorsikletli de yere savruldu biz eve kaçtık.Bahsi geçen olay Almanya'da oldu. Polislerin ambulansın gelmesi çok uzun sürmedi. Korkudan öldüğüm anlardan biriydi...
arkadaşta görülen köpük balon oyuncağına özenip, bir bardağa bulaşık deterjanı koyup halı yıkama hortumundan bir parça kesip köpük balon yapmaya çalışmak. akabinde nefesi burundan almak gerektiğini unutup ağızdan almakla hatırı sayılır bir miktarda deterjanlı suyu yutmak. sonra kusmak... kusmak... kusarken burundan baloncuklar çıkartmak.