dudaklar arasından çıktığı anda insanı ilkokul çağlarına götüren anı. okulun ilk günü yaklaşmaktadır. tüm ihtiyaçlar için anne alışverişe çıkacaktır. sorar ne tür kalem, defter, silgi, kap kağıdı ve etiket istediğini. belki saatlerce anlatabilirsin iki kalem parçayı tüm detayları ile. tüm hayatın onlardan ibaret olmanın verdiği rahatlıkla sadece defteri kapladığın kağıt ve etiketin üzerindeki resimdir önemli olan. alışveriş yapılır, anne eve gelir ve o büyülü an gelip çatmıştır. rulo halinde duran kap kağıtlarının lastiği çıkarılır tttrık tttrık sesi ile birlikte. kağıtlar harita metot defteri kaplamak için ikiye bölünür. en zor durum ise defterin küçük olmasıdır. o zaman kap kağıdı dörde bölünür fakat çok zor kaplar bu dörde bölünmüş kap kağıdı o küçük defteri. kağıtların defter ve kitaplara hesaplı bir şekilde yetmesi için gerekli plan sonunda köşelerine itina ile bantlar yapıştırılarak kaplanır defter, kitaplar rengarenk. ve süsüne gelmiştir şimdi sıra. etiketler büyük bir hevesle çıkartılır kağıtlarından ve her kişiye göre değişen bir yere yapıştırılır defterin üzerinde. Yıllar sonra ise, defter aranır kaplamak için...
Ma aile, masanın başına oturulup, genelde baba kişisinin talimatlarıyla yapılan bazen keyifli, bazen geren aktiviteydi.
Nostalji değeri yüksek, ailenin " aile" olduğu günlerdi...
içim cız etti...
şu iki kelimenin bütünlüğüyle taaa bilmemkaç sene geriye gitmek bu olsa gerek. zamanında anne, baba, abi, kardeş kısacası maaile başına oturulup bitene kadar 'bantı uzat' 'şurayı katlayıver' vs. cümlelere maruz kalınan mükemmel olay.
çılgınlar gibi bant harcamaya sebep, herkesin kendi özel kaplama tarzı olduğu, 2000'li yıllarda artık nostaljik değeri olan, daha önceki yıllarda öğrencilerin kalbini pır pır attıran ya da tam anlamıyla baş belası olarak görülen, defterin defter kabıyla kaplanması işi.