ilkokulda okulların açılacağı son haftasonu hazırlık faaliyetlerinden birisiydi. binbir eziyet ve emekle kaplanan defterler 1 ay geçmeden yırtılırdı. herşeyde olduğu gibi sanırım şimdi kaplıkların da hazırı var.
kaplık seçme gibi o dönemin sancılı kararlarını alabildikten sonra (tabii bu arada kırtasiyedeki o çocuk sizden önce davranıp gözünüze kestirdiğiniz kaplığın parasını çoktan ödemiş, yeni kokan defterlerini onunla bir güzel kaplamış defterleri çantasına özenle yerleştirmiştir bile) abla - abiyle yahut kardeşle oturulup dönemin ilk tatlı kavgalarına meydan hazırlayan eylemdir.
yüzde şapşal bir tebessüme sebebiyet veren eylem. hatırladıkça özlüyorum. en güzel defteri yumusak g kaplar. hadi yumusak g kardeşinin defterlerini de kapla. hava yapmasın ama bak. üzerine de otur kapladıktan sonra. hehe. özledim.
okulların açılmasından bir gece önce evin içinde yaşanan aktiviteydi. etiket, bant, ve kitap defterden oluşurdu. yere yayılmayla devam ederdi. ilk sayfaya istiklal marşını yazmakla son bulurdu. başlık kırmızı kalemle.
eğer çok disiplinli bir babanız varsa işkenceye dönüşür bu olay. sizi bant tutacağı niyetine kullanır. parmaklarınızı uzatırsınız ve kestiğiniz bantları parmaklarınıza yapıştırırsınız. babanız onları tek tek alıp yapıştırır.
geçmişi hatırlatan eylem.
halının altına koyardık şişmesin diye, sabah etiket yapıştırırdık.
türkçeye en güzelini okul numarası yazılır. yanlış yazdık mı bir hüzün, bir pişmanlık.
şimdiki hazır kaplara kafam girsin. ah çocukluğum.
en zor kaplama türü. almışsın sponç bablı, benten'li defter kabını, takımının etiketi de hazır. ad soyad, okul ders falan yazacaksın...
ama bekle kaplama şöyle:
bantları göz kararı dörder santimlik olarak ağzınla koparıp her yerine yapıştırıyorsun ki bant ihtiyacın karşılansın. defteri kabın ortasında dik tutup tek kapağı açmak suretiyle kaplamaya başlıyorsun işte sevgili ilkokullular.
daha da anlatacağım ki googleye defter kaplamak yazan çocuk bunu okusun da hayata küsmesin.
şimdi derin nefes al. ölç bakalım kabın üstünde defteri. iki kapağı da açınca dışarda kalan bölüm var mı? yoksa devam edebiliriz. ya anlatamadım tamam. sen en iyisi annene söyle o bilir; ya da komşuya falan götür onun çocuğu vardır abicim.
öğretmen yapmayı zorunlu kılmasa çoğunluğun yapmayacağı eylem. ama batıyor mu ne ona kardeşim. kaplayın güzel olsunmuş. ama hayat bilgisi dışında yazıyor. sonra ''hayat bilgisi kitabın nerde?''
ulan bütün kitaplarım kırmızı güllü kaplı ben n'apayım? sosyali alırım tabi.
neymiş kitabın kenarları katlanmışmış. ya dirseğimi koyuyorum oraya ben. ataç takınca düzelmez her şey sil kafandan onu. o zaman karneme de ataç koyalım düzeltsin notları.
ilkokul çağını geçip salaklığı yavaş yavaş üzerimden atmaya başladığımda "o defter illa kaplanacak" deyip kontrol eden hocalara inat gazete ile yaptığım eylem.
(bkz: gazete ile defter kaplamak)
ilkokul çağlarının vazgeçilmez eylemlerinden biridir. Onlara etiket vurmak, isim yazdırmak ne güzel şeylerdi. Hatta benim yazım kötüydü komşuya yazdırırdım.
Düzgün olsun diye halının ya da yatağın altına koyulurdu. Zordu bu iş. herkes yapamazdı.
Vay be kış ayları, sobanın başında bunlarla uğraşırdık.
Babamın ayakkabı dükkanında bazı spor ayakkabı kutularından jelatin ambalaj kağıtları çıkardı. Bizim için defter kitap kabı onlar olurdu. Ablamla beraber ikimizinkileri de kaplayıp yatagımızın altina sererdik kitapları. Sabaha kadar kapları tamamen oturur gerginlesirdi. Bir tane yeşil pelikan silgi alınır ablamla ikimize pay edilirdi. Her ders için ayrı defter yerine iki ders için kalın bir defteri arkalı önlü kuklanırdık. insanın bir ablası olmalı. Çocuksu bir annelik gözüyle bakar sana. Defterin güzelini, etiketin renklisini, kalemin uzununu sana verir. Tenefüste uzaktan seni gözler, kendi harçlığıyla aldığı abur cuburu da seninle bölüşür. Defterlerini kaplar. Oysa senden iki yaş bile büyük degildir. Ablalar çocuk annelerdir.