Apollon bir su perisine aşık olur, peşinden çok koşar ama karşılık bulamaz. Buna kızan apollon su perisini defne yaprağına dönüştürür. O günden beri roma'da gladyatörlere ödül olarak defne yaprağı tacı hediye edilir. Romalılar mart ayının 1. Gününü yılbaşı olarak kutlarlar ve kapılarına defne yaprağı asarlar.
pek sempatik kız ismi. defne mitolojide bir su perisi (bkz: daphne) (bkz: dafnis) olduğundan mıdır bilinmez, bütün defne'ler su delisidir, bulduğu sıvı formdaki herşeye kendini bulayacak kadar suya aşıklardır.
(bkz: isimlerin karakterleri etkilemesi)
yılmaz özdil'in defne joy foster için kaleme aldığı yazısına verdiği başlıktır. güzel de yazmıştır. okumak isteyenler için buyurunuzdur: http://bit.ly/fwtiD0
yapraklarından az bir miktar yemeklere koyulduğu görülmüştür ve şu da görülmüştür ki yaprakları suda kaynatılıp saç yıkanmıştır söylenilenlere göre yararlıymış.
kökeni akdeniz olan, yaz kış yeşil kalan bir ağaçtır. aromatiktir, yaprağı yemeklere lezzet verir, terletir, ateşi düşürür, vücuda rahatlık verir, idrar ve adet söktürür, iştah açar, sinir ağrılarını dindirir. defne yağı saç dökülmesine iyi gelmektedir.
ege kültüründe kutsal kabul edilen ağaç. bu defne ağacına yörede dehne veya tehnel ağacı denmektedir. tolga çandar'dan alıntı yaparsak eğer, defne ağacına ölüm ağacı denirmiş ve bu ağacın yetiştiği dağlara da ölüm dağı denir.
bu ağacın harikulade bir kokusu vardır. bu kokusu sebebiyle ege'de mezarlara meftanın üzerine konur. (bkz: defin)
ayrıca bu ağaç kızanların zeybekliğe geçiş töreninin yapıldığı ağaçlardır. (bkz: zeybek yemini)
ve son olarak bu ağacın yapraklarından yapılan sabunlar da kelliğe karşı kullanılmaktadır.
antik çağın deniz tanrılarından peneus'un kızı ırmak perisi defne bir gün Asi nehri'nin kıyısında dolaşıyormuş. tanrılar tanrısı zeus'un oğlu, Artemis'in ikiz kardeşi sarışın, saçları şöyle güneş ışınları gibi pırıl pırıl parlayan Apollon'a rastlamış. tesadüf bu ya tam da o sırada aşk tanrısı Eros oradan geçiyormuş ve Apollon'u görünce aklına Apollon'un ona 'okçulukta üstüme kimseyi tanımam, ben senden bile iyi okçuyum' lafları gelmiş ve Eros ceza olarak; ' kime saplanırsa onu sonsuz aşkla kavuracak altın saplı okuyla' apollon'u vurmuş, hem de tam kalbinden... ikinci okunu da peri defne'ye atmış. kime saplanırsa onu aşk ve tutkudan sonsuza kadar uzaklaştıracak bir okmuş bu! ve Eros defne'yi de tam kalbinden vurmuş. sonra Apollon umutsuz bir aşık olurken defne sürekli kaçmış ondan... ta Antakya'nın defne semtine kadar kaçmış. Apollon onu tam orda yakalayacakken babası yardımına koşmuş defne'nin ve kızını yer altına saklamış. efsane bu ya işte yer altına giren defne bir ağaca dönüşmüş ve apollon defnenin dökülen yapraklarını toplayarak kendine taç yapmış, böyle avunmuş.
o yüzden apollon'un her heykelinde onu defne yapraklarından yapılmış tacıyla görüyoruz.
defne özünde şakacı ve delişmen ruhlu olurmuş. antakyalılar onu yemeğe katarlarmış ki bu ruh insanın içine işlesin ve tadı damaklarda kalsın. sabununu yaparlarmış ki ruhları yıkansın... kızlarına defne ismini verirlermiş ki bir görüşte çarpsın, uzun yaşasın.
defne'nin ruhu, insanı saran büyüsü, kokusu, özgür yaradılışı, yumuşak görüntüsünün direnci insanların ruhuna işlesin.
bir bayanda rastlanabilecekten daha fazla fenerbahçelilik duygusu taşıdığını farketmemden dolayı inanılmaz takdir ettiğim dünyalar tatlısı, sıcak kanlı değerli yazar arkadaşım. kendisi oldukça hırslı ve araştırmacı yapıya sahip, zaman içerisinde sözlüğe katkısının artacağından eminim.