Ama evli bir de çocuklu ve halk içinde yine de önemli bir statüye sahip bir kadının eşini böylesine iğrenç bir aldatma çabası içine girmiş olması cidden rezalet.
Kocan aldattı mı? Boşan, evden at.
Ama kendi yaptığın rezilliğe bunu kılıf olarak uyduramazsın. Canın istemiş hepsi bu.
Ne kadar "güzel" ya da "zeki" olursa olsun bu kadın benim için bir sokak kızı kadar basit ve değersiz.
hakkında iftira atanlardan daha taşşaklı kadın. bu kadına suç atanların da ak troller olduğunu bilenler bilir. haramzadelerden ayrı olarak seks kaydı meselesini çakma hesaplar aracılığıyla yaydılar. bir kadının günahına girdiler.
çirkin bir oyuna alet ediliyor malesef. vebali çok büyük olan bir iftiranın ağır bedelini ödemeyi göze alabilenlerin varlığı inanın beni ürkütüyor. http://inciswf.com/yxh6s59c.swf
bu kadın hakkında müthiş vebale giriliyor. ortada bir çirkinlik varsa da yoksa da bu kadına bu yapılanların hesabını allah ahirette soracaktir emin olun.
son günlerde çok iğrenç ve ahlaksız ithamlarla karşı karşıya bırakılmış tv spikeridir. herhalde bir ailesi ve şahsi onuru olduğu unutuluyor. ben böyle bir olaya ihtimal vermiyorum çünkü bu iki farklı şahsiyet değil özel bir konuda, siyaseten bile yan yana gelmez.
dikkatleri üzerine çekmiştir. Durumla alakası olup olmadığı gün içinde belli olacaktır. Eğer alakası varsa ve malum video yayımlanırsa buralar entry dolar. Yoksa euro.
Ayşe Arman'a verdiği röportajla magazin gündemini karıştıran Eren Talu yine Ayşe Arman'a konuştu. işte o sözler...
Turk Time
@turktimeCom
Turk Time'ı Twitter'da takip et
Eren The End
BEN kimsenin gözünde herhangi bir konuda aklanmak için bunları anlatmadım.
Defne'yi batırmak için de değildi.
intikam da değildi.
Benim derdim, Defne'nin bana açtığı davada, o yakın avukat arkadaşlarının, kazanmak için yaptıkları belden aşağı oyunlara, hukuk numaralarına "Yeter artık!" demekti.
Karısıyla boşanırken benzer durumlar yaşayan bir arkadaşım, "Hayatta en tehlikeli şey avukatlardır Eren, onlara dikkat et" demişti.
Haklıymış.
Bu hikâyenin başından beri bir sürü numara yaptılar.
Güya adı hukuk...
Al işte, ben de işin aslını anlattım, onların oyunlarını bozdum...
Hakikat, her türlü hukuk numarasından üstün.
Beğenirsiniz beğenmezsiniz, beni lanetlersiniz lanetlemezsiniz, umurumda bile değil.
Benim zaten başıma gelenler, pişmiş tavuğun başına gelmemiş.
Bir sürü şey tartışılıyor ama kimse samimiyetimden şüphe etmiyor, öyle değil mi?
Bu, bana yeter.
Defne'nin bilgisayarına girip bir mail'i kendime forward ettiğim için, kendi karım beni Cumhuriyet Savcılığı'na verdi, yargılanmamı talep etti, 5 yıl hapsimi istedi.
Richard'ın gönderdiği bir mail'di, benimle ilgiliydi.
Bu olacak iş mi?
O zaman niye ayağa kalkmıyor insanlar, "iki çocuğunun babasına bunu nasıl yaparsın?" demiyor.
Hiçbir şey tek taraflı değil.
Anlattıklarımdan dolayı "Aferin" almayı beklemiyorum.
Ama linç edilmeyi de hak etmiyorum.
Çünkü hiç kimse hayatta, çıldırma pozisyonuna kolay gelmiyor!
- Bunlar, Eren'in son sözleri. Benim de onunla ilgili yayınlayacağım son sözler. Her yerde, sokakta, bakkalda, manavda sanki ben uzmanmışım gibi soruyorlar. Hep aynı şeyi söylüyorum: Haklı-haksız yok. Benim için ikisi de haklı, ikisi de haksız. Ne yargılıyorum ne taraf tutuyorum. Ben önümüzdeki röportajlara bakıyorum!
Hiç parası yoksa Point Otel'de nasıl kalıyor?
MAiL'lere göz atınca şunu fark ettim, en fazla merak edilen sorulardan biri, her şeyini kaybetmiş, parasız pulsuz bu adam Point Otel'de nasıl kalabiliyor?
Eren'in cevabı şöyle:
"Point Otel'in sahibi Galatasaray'dan abim Dursun Özbek, Burada kalacaksın! işlerin düzelene kadar bir yere gitmiyorsun, ben senin abinim, sana emrediyorum" dedi. O günden beri buradayım. Ne diyebilirim ki, Allah ondan razı olsun..."
AYŞE ARMAN - HÜRRiYET
--spoiler--
Eren Talu Defne Samyelinin kendisini El Cezire Televizyonunda çalışan gazeteci Richard Gizbert ile aldattığını ileri sürdü. Şok açıklamaların yankısı sürerken Talu, ikinci bir bombayı daha patlattı..
Hürriyet yazarı Ayşe Arman'ın yaptığı olay röportajın bugünkü bölümünde Talu, "Katılmayanlar olacaktır ama ben aldatmanın, çok da mühim bir şey olmadığını savunuyorum" dedi.
Defne Samyelinin yeni programındaki mini şortlu görüntüleri seni rahatsız etti mi?
Ben öyle şeylere takmam. O da, Ben ölmedim, bomba gibi dönüyorum diyor. Benimle evlendiğinde 23 yaşındaydı şimdi 38. Bir şansım varsa kullanayım diyor. Bu da son derece anlaşılır bir şey. inşallah, bundan sonraki hayatında mutlu olur.
Peki, yakınların sana Onu nasıl affedersin, bu kadın seni aldattı! filan demedi mi?
Çok diyen oldu. Sen onu bırakmalıydın diyen de. Ama şöyle bir şey var: Prototip bir tepki biçimi yok, ben de böyle tepki verdim. Çocuklarımı ve ailemi yeniden istedim. Karımı, bir hastalığa yakalanmış olarak kabul ettim, o hastalıkla savaştım... Ama kaybettim. Kazansaydım, kimsenin haberi bile olmayacaktı, ama kaybedince bütün yaşananlar ortalığa döküldü. Memnun muyum olan bitenden? Hayır değilim. Ama yaşananlar gerçekten de bu...
Sence o ilişki devam ediyor mu?
"Adamın banyosundan konuşuyordu" iddiası
*** Ne olduysa Brükseldeki medya konferansında oldu. Richard Gizbert denilen adamla tanışıyor. Adam El Cezire TVnin Uğur Dündarıı... Evli, saygın bir kişilik. Londrada yaşıyor. Richard toplantıda moderatör. Bizimki de olgun erkeklerden hoşlanıyor.
*** Sabahlara kadar bilgisayar başındaydı. Meğerse adamla chatleşiyormuş. Bir akşamçalışma odasına girdim. Apar topar bilgisayarı kapattı. Aynı anda Blackberrysine mesaj geldi. Sildi mesajı. Kimden? dedim. Bir senaryo yazıverdi. Amerikan Konsolosluğunun davetinde Avusturya Konsolosluğunda çalışan bir adamla tanışmış. Tehlikesiz bir flörtmüş. Ben yedim, belki de yemek istedim.
*** Birlikte Dohaya gittik. Orada hâlâ kek durumundayım. Sabah süslenip püslenip konferansa diye çıkıyor. Meğerse adamın Sheratondaki odasına gidiyormuş. Âşıklar orada buluşurken benim içim içimi yiyor. Telefonla arıyorum açan yok. Sonra arıyor, Ne oldu neden arıyorsun diyor. Nedense Defnenin sesi hep ekolu. Meğer adamın odasındaki banyosundan konuşuyormuş.
*** Votkanın gözünü seveyim. iki şişe içtik, her şeyi anlattı. Seviştik de. Benden şüpheleniyorsun ama al bak telefonuma dedi. Verdi telefonu. Sildiğini sanmış ama her şey içinde. Bütün mailler, SMSler. Kendi fotoğraflarını çekmiş, hiç tanımadığım bir adama göndermiş. Gerisi çorap söküğü gibi geldi. Artık inkâr edemedi.
Ediyor. Yanlış anlama takip etmiyorum. Tesadüfen biliyorum. Mahkemeye göstereceğimiz kredi kartı dökümlerinde, Londrada Marriott Hotelde kaldığını öğrendim. Çocuklarla Amerikaya gitmişti, dönüşte onları Türkiyeye yollamış, kendisi de Londrada otelde kalmış, yalnız kaldığını da zannetmiyorum. Bu detayı bütün aileden saklamış. Ama tabii onun hayatı, istediği her şeyi yapabilir.
Şimdi geriye dönüp baktığında, Hata yaptım diyor musun?
Evet, diyorum. Keşke kesip atabilseymişim, sen yoluna, ben yoluna diyebilseymişim, yapamadım...
Çocuklar?
Çok çabuk olgunlaştılar. Ama Allahtan bütün bu anlattıklarım, bir aile kavgasına dönüşmedi. Birbirimizin aileleriyle hâlâ çok yakın görüşüyoruz.
Sen yeniden evlenmeyi düşünüyor musun?
Hayatta sakınacağım hiçbir şey yok. Neden olmasın? Her şeyin insanlar için olduğunu bir kere daha anladım. insan, mutlu olmak için elinden geleni yapmalı. Elindekiyle de mutlu olmalı. Biz beceremedik. Çok büyük dersler aldım bütün bu olan bitenden.
Şimdi para durumun nasıl?
Sıfır gelir! Bir şekilde idare ediyorum. işin tuhafı, param yok ama hayat yine de güzel. Kızlarımla aram çok iyi, bu en mühim şey. Kalıcı olan zaten çocuklarmış, kadın da adam da gidebiliyor. Gitmezmiş gibi geliyor ama gidebiliyor. Bir şey daha söyleyeyim: Tüm bu yaşananlardan sonra, hâlâ kendime güvenim var. Benim mimarlığım ve tecrübem bitmedi ki, yine gün gelecek, iyi işler yapacağım. Şu anda alacaklılar konusunda baskı altındayım, bir iş yapsam tepeme binecekler ama elbette bu işleri çözüp, yeniden sıfırdan
başlayacağım.
Bir insanı tanımak diye bir şey yokmuş
Eski karını yeteri kadar tanıyor muymuşsun...
Yeteri kadar tanımak diye bir şey yokmuş. insan değişiyor. 23 yaşında tanıdığım kadınla, 38 yaşındaki aynı değil. Bu sadece Defne için de geçerli değil. Hepimizin farklı yaşlarda, farklı insanlarız. Evleneceğim kadını tanımalıyıma inanmıyorum yani. Zaten evlendikten sonra bambaşka bir renk ve kimya çıkıyor ortaya. Senin renginle onun rengi birleşiyor, evlenmeden beraberken bir beklentiyle yaşadığın özel hayatın, beklentisiz bir ortak yaşama dönüyor. Dolayısıyla, bir insanı önden tanımak filan palavra...
Erkek, jimnastik olarak yapıyor kadın ise aşık oluyor
Katılmayanlar olacaktır ama ben aldatmanın, çok da mühim bir şey olmadığını savunuyorum. Evet çok acı veren bir şey, belki ilişkinin bitmesi için bir sebep ama namus meselesi değil benim için. Hepimiz insanız. Erkek de yapabilir, kadın da. Bu sadece erkelere özgü bir şey değil. Ama işte erkek, jimnastik olarak yapıyor, kadınsa ne yazık ki aşık oluyor. O zaman da geri dönüşü olmuyor...
25 yaşında bir sevgilim olduğu doğru
25 yaşında bir sevgilin olduğu doğru mu?
Doğru. Gayet iyi bir ilişkimiz var. O beni tedavi ediyor!
Alkolik olsam 2 yıl alkol almadan yaşayabilir miyim Karımı bir hastalığa yakalanmış olarak kabul ettim, o hastalıkla savaştım... Ama kaybettim!
Tekrar alkole başlamışsın...
Evet. Ya antidepresan alacaktım, ya tekrar alkole başlayacaktım. ikinci şıkkı tercih ettim.
Kızma ama şunu da soracağım: Alkolik misin?
Kızmam niye kızayım. Değilim. Olsam, iki sene alkolsüz yaşayabilir miyim? iki sene bıraktım. Hiç içmedim. Sonra bu olaylar patlak verince, beni rahatlatacak bir şeye ihtiyacım oldu. Bir süre antidepresan kullandım ama ilaç, beni duygusuz bir şey yaptı, bir bulutun içinde gibiydim. Yok dedim, Ben her şeyi hissetmek, acımı dibine kadar yaşamak istiyorum.
--spoiler--
Yakın çevreler başbakanın kadın düşkünü olduğu anlatıyorlardı 17 aralıktan önce hatta Emine Hanım durumu bıldıgı hâlden bu duruma sessiz sedasız karşıladığını anlatıyorlardı... Vay be denilen durum.