kadın ölmüş beyler ne farkeder artık nasıl öldüğü ama şu görülüyor ki asıl ölen defne joy foster değil ölünün arkasından konuşanların beyinleridir. (bkz: hıncal uluç)
Allah ile Kulu arasında, inancım yok diyorsan, insanlığındamı yok,ardında bıraktığı masum yavru büyüyecek. Glecehini etkileyecek yazılar. Çocuk hayata 5-0 maglup başlatıyorsunuz. Yazıktır.
Gün olur devran döner.Hiç belli olmaz kimin başına gelir. Yaşanacaklar varsa göreceklerinzide olabilir. evlenip, çoluk cocuga karısacaklar sözüm size, çocugunun ne yapacagını bilemezsin. Büyük konuşmayın
öyle ya da böyle kadın öldü. siz kendinizinkine bakın, onun bunun altına yatıp sonra da birşey yapmamış gibi yapıyorsa ya, ve siz bunu bilmeden hâlâ o kadının *kocasıysanız.
kocasının sustuğu yerde millete ne oluyor anlamıyorum. farkında değil kimse,ağzından salyalar akıtarak klavyelere basılıyor belli. ama bunun tamamen "çok özel" ve "çok hassas" bir konu olduğunun farkına ne zaman varılacak merak içindeyim. ortada bir taze fidan var. elinizi vicdanınıza koyun ve haddinizi aştığınızın farkına varın ey insanımsılar...
yeterin artık.
"kabir melekleri iş başında yine. "sana ne?" sorusu da gelir sonra "yoksam defne joy'un kocası sen misin? yoksa başka bir acı mı var?" neyse ölen ölür bize tartışmak düşer her zamanki gibi geçelim bunları da c.tesi içiyor muyuz?" şeklinde bir soru ile tatlıya bağlanacak önerme sıçmasıdır.
çok klişe ancak tarih kadar eski bir mevzu aldatmak ve aldatılmak. tam o anda ölmek ve üstüne ünlü olmak konuyu bu kadar konuşulur hale getirmiştir. yoksa günlük hayatımızda sıkça duyduğumuz bir olaydır. eşinin ve yarın büyüyecek çocuğunun bu olaydan çok fazla etkileneceği kesindir. o yüzden her olayı magazin tadıyla sunan, rayting medyasının biraz daha dikkatli olması gerekir.
anlamsız gelen iddia. bugün cenaze haberi vardı defne'nin gazetelerde.
tek kişiden bahsedeceğim.
kocası, tabutuna "canım karım, canım sevgilim" diye sarıldı.
şimdi sorarım: eğer bu iddia doğruysa bile, ulan, o kadın ölmüş. kocasının bu iddiaları bilmediğini mi sanıyorsunuz? hıncal denen medya maymunundan okumadığını mı zannediyorsunuz? size ne oluyor?
bırakın allah'çılık oynamayı. kimseyi yargılamak size düşmez. böyle yaptığınız sürece, "7.5 yetmedi mi" diyen örümcek kafalılardan farkınız kalmıyor.
bu işin iyice suyunun çıktığı gerçeğini, halkımızın işi gücü yok milletin yatak odasına karıştığı gerçeğini, halkımızın artık magazin manyağı olduğu gerçeğini, bir olay olduğunda herkesin bitarafındaki kazığı unutup ahlak terbiyecisi olduğu gerçeğini beraberinde getiren anlamsız gerçektir. kocasından başka kimseyi ilgilendirmez.
evine gittiği arkadaşı 'daha o gece tanıştık kafamız güzeldi eve geçtik' diye beyanat vermiş. yeni tanıştığı bi adamın evinde ne işi var? Allahla kendisi arasında.
(bkz: nefsime yenik düştüm)
edit: ulan ibneler sizin karınızmıydı ne eksiliyosunuz...
ölünün arkasından konuşmak değildir aslında bu. bu sadece durumun en açık şekilde açıklmasıdır. yalan değildir iftira değildir. nedense bazı yazarlar inanılmaz bir mahalle baskısı oluşturup bu şekildeki yorumlara tu kaka diyorlar.
acaba defne joy foster'ın yerinde bir erkek ünlü olsaydı ve aynı durumda ölseydi yorumlar nasıl olurdu? bayan arkadaşlar nasıl yorumlarlardı. evet neşe dolu bir insandı ama eşine ihanet ediyordu.
gerçek demek için bir şeyin ispatlanması gerekir. ölmüş bir insan arkasından ortaya sürülen, ispatlanamayacak iddialar ise iftiradan öte geçemez. iftira, özellikle bir kadının namusuna yöneltilen iftira ise zina kadar günahtır, bildiğim kadarıyla. dolayısıyla aldatma ve zinayı günah olarak görüp iftiradan çekinmeyen insanları anlamakta zorlanıyorum. bu kadıncağızın o evde neden, ne amaçla bulunduğunu hiçbir şekilde bilmiyoruz. belki kocasını aldatmak aklının ucundan bile geçmiyordu. hayatta herşey göründüğü gibi değildir. zira ben dışardan bakınca her olaya bu kadar düz mantıkla bakan herkesi de insan sanıyorum. ama öyle değil işte.