bu işin kemalistlikle , laikle , muhafazakarlıkla ilgisi yok.
bu sözlüğün laikliğe en çok inanan yazarı olmama rağmen defnenin öldüğü yeri asla tasvip etmiyorum.
çünkü orada defne değil kocası ölmüştür aslında , evli bir kadının gecenin 4 ünde bekar bir adamın evinde ne işi olabilir ?
erkek'te namus varmıdır?
bekaret i olan kadına kötülük etmiyorsa o erkek namusludur.
evli kadınla kadın istediği halde birlikte olmuyorsa o erkek namusludur.
namus kavramı kendi boyutunda erkek içinde vardır.
eğer ki karılarınız bekar erkeklerin evinde ölüyorsa bilinki toplumda ölüyordur , kadınlık onuruda , erkeklik onuruda bunlar asla yozlaşmaması gereken konulardır.
artık unutulması gereken iştir her ne boksa. kadın ölüp gitti size cevap veremez. vermesi gereken cevabı da yaptığı hatanın bedelini de gittiği yerde sorarlar ödetirler merak edilmesin. ölen insanın arkasından bu kadar da konuşulmaz ki yettiniz artık. işiniz yok mu?
sorulması gereken bir meseledir. ama ölen bir şahsın adında değil genel ahlaki bir mefhum olarak ele alınmalıdır.
televolecilikten nefret etmeme rağmen dikkatimi celbeden gariplikler şunlar:
-dalton kardeşlerin junior gazetecisinin polise verdiği ifadeye göre cinsel ilişki olmamış.
-aynı ifadeye göre önceden tanışıkları yokmuş.
-
yine aynı ifadeye göre er kişi kadın kişisini tanımıyormuş adını o gece bile bilmiyormuş.
ayrıcana hatun kişinin çocuk annesi ve evli olduğu ayrı bir nottur. burda kimseyi ilgilendirmiyor çığlıkları atanlar o küçük çocuğun büyüdükten sonra anasının yediği halttan sonra manevi olarak anasının bir kez daha öleceği unutulmamalıdır. ve de işin yine adli yanı olarak junior dalton 112'yi tuşlamak yerine yada hastayı arabasına taşıyıp hastahaneye yetiştireceğine saçma hareketlerde bulunmuş ve soru işaretlerini artırmıştır.
kimsenin üzerine olmayaz vazifedir. hiç kimseyi ilgilendirmemektedir. ayrıca başlık altına girilen entrylerin duyarlılığı takdire şayendir. (ya da şayan). ölüye saygısı olan insanların çokluğu, gösterilen sağduyu insanlık ölmemiş demektir.
kimsenin suçu veya yaşantısı kimseyi ilgilendirmez buna söylenecek tek kelime yoktur. ama ve lakin o anne o saatlerde oradayken 1 yaşındaki çocuk nerededir. daha bir yaşında bakamayacağı çocuğu yapması bile bu toplumu bu hale getirmiştir. sevgisiz saygısız nesiller geniş ilişkiler içinde yozlaşmış hayasızlaşmış toplumlar oluşturmuştur. şimdi bu çocuğun günahı ne de daha bir yaşında annesine çok muhtaçken annesinin sorumsuzluğundadır. asıl o evde ne işi olduğu değil çocuğunun yanında olmamasıdır problem.
onun bunun hayatına burnunu sokmaya bayılan, ancak bok ağızlı bir insanın merak edebileceği şey.
ne meraklıymışsınız insan yargılamaya, küçük yargıçcıklar veya tanrıcıklar mı desem size? ahlak bekçileri!!!! Onun bunun kızına yan gözle bakan, orada burada konuştuğu tek şey seks olan siz sapıklar, başkasının hayatına uzaktan bakıp bir bok bilmeyip ona rağmen konuşmadan duramayan,o bok çuvalı ağızlarını tutamayan sefil yaratıklar!!! NE yaptığınızı sanıyorsunuz acaba???! gerçekten size mi düşüyor bunları düşünmek ve insan yargılamak, kınamak... kimsiniz siz? Tanrı???
üzerine vazife olmama durumunun tabiri caizse cuk demesi hali. size ne kardeşim kim kimin evindedir, nedir, niyedir. hangi ahlak anlayışı ile bunu sorguluyorsunuz? nasıl bir ahlaksa kadının yaptığını ahlaksız bulur ama arkadan konuşmayı dedikoduyu makul haklı bulur. buna lümpen ahlakı ya da kenar mahalle ahlakı denir kanaatimce. bu insan size peygamberlik, ahlak, dürüstlük vaadiyle gelmedi kendi meşrebince yaşayıp öldü. size ne? siz interaktif sözlüklerde ömür törpüleyen tipler olarak insanlara ahlak dersi verebilecek erdem ve mertebede mi görmektesiniz şahsınızı ?
yemin ediyorum artık ben de rahatsız oluyorum. bırakın artık defne joy'u ya. o da bir insandı ölüm vakti geldi , gitti. ama bir rahat bırakılmadı ki rahat rahat gitsin. hangi haberi açsam , yok işte kerem gitmiş doktor aramış , yok astımdan ölünür müymüş... sözlüğe giriyorum , üç başlıktan biri defne joy foster o herifin evinde napıyodu , herif neden 112'yi aramadı... bunlar geçmiş olayın üzerine ne kadar konuşulursa konuşulsun değişir mi? hayır. bırakın kardeşim hepimiz üzüldük tabi. deşmeyin artık. valla ben ölürsem arkamdan bunları yapmayın , vasiyetimdir. özel hayatı kimseyi ilgilendirmez , ölümüyle sonuçlansa bile.
aşağılık programlar olarak gördüğüm bazı haber bültenlerinde çaktırmadan sürekli bu konunun üzerine gidiliyor. çünkü genel olarak o haber bültenleri gibiyiz, bizim için yapılıyor onlar. en popüler dizi sahneleri ayşegül'e bir grup arkadaşın tecavüzü, kadının patronunun bir gecelik beraberlik için 1 milyon dolar teklif etmesi, yengesine çakan yeğen falan. karşı komşunun kapısı çaldığında merak edip çaktırmadan kapı deliğinden bakan "meraklı muhafazakar", bastırılmış bir milletiz. ahlak bekçisiyiz, mahalle baskısı yaparız. gizli gizli her boku yer, üst kattaki öğrenciler eve kız arkadaşlarını almış diye evden atarız. böyle bir milletiz, bu başlık çok normal.
türk milletinin dedikoduya olan merakını kanıtlayan başlıktır. bir kızla bir erkek arkadaşlık yaparlar aşk dedikoduları çıkar. bir yere beraber giderler dedikodu çıkar. bu da bunun gibi işte. defne joy foster yetişkin bir bireydi. istediği herşeyi yapma özgürlüğü vardı ve yaptı.
Şu insanların şunu aklına sokması gerek ki başkasının hayatına burnunu sokanın yarın bir gün hayatına sokarlar.
akıllı olmak rahmetli birinin ardından konuşmamak lazımdır.
o güzel, minik beyinlerin cevap ya da neden aramakla yorulmaması gereken iştir. ama nasıl olsa konuşmak kolaydır, klavyedeki tuşlara bastıktan sonra olacakları izlemek zevklidir. ve bazı insanlar (!) bu zevki yaşamak için ölümleri, felaketleri, acıları kullanırlar. ama tüm insanlar için ortak olan tek şey ölümdür. bu yüzden dikkat etmek gerekir. sen de kim bilir hangi durumda, kimin evinde, ne şekilde ayrılacaksın bu dünyadan.