allah rahmet eylesin amaa ders çıkarın derss ne işin var senin ilkdefa tanıştığın adamın evinde evli barklı kadınsın kii evli olmasada aynı şeyler geçerli. kızlar yapmayın böyle cahillikler çağdaş yaşamın altına sığınarak bakk sonunda güzel şeyler olmuyorr.alkolde içmeyi verin yaaaw sidik gibide kokuyor zarten böğğyyyy
tüm bu yaşananlara savunmak denmez, insanlık denir.
sorarım nerede sizin insanlığınız, hangi toprağın altına gömdünüz?
ölmüş birisini güzel şekilde anmak varken, hala karalamaya lüzum yok.
hani nutuk atanlar çok da namuslu olsa!
yok, olmuyor. bazıları özel hayat nedir, ne değildir bilmiyor. yahu ahlak dediğin nedir? coğrafyadan coğrafyaya değişmez mi? herkes senin ahlak anlayışına göre yaşamak zorunda mı? ayrıca eşiyle sorunları olmadığını, boşanmayı düşünmediklerini kim sana söyledi? hadi araları çok iyiymiş, çok mutluymuş diyelim. bunun derdi tasası sana mı düştü? yaşayacağı hayatın icazetini senden mi alacak? ölen öldü. allah rahmet eylesin. ama bunu memleket meselesi haline getirip, bu yoldan prim yapmaktır asıl ahlaksızlık. herkes kendi işine baksın.
inancımıza göre, münker var, nekir var, ahiret var. biz kimiz, neyiz ki yargılıyoruz yahu? nerden bulduk bu hakkı, bu yetkiyi allasen?
ama sanırım herşeyiyle hükumdarı olduğumuz, kumandası elimizde olan televizyonu kapatabiliriz di mi? bak bunu yapmak daha kolay yargılamaktan. bize ne ki? biz kendi ve sorumlusu olduğumuz insanlar ve hayatlarla sorumluyuz.
ortada bitmiş, fani dünya ile ilişiği kalmamış, başka bir boyuta geçmiş bir insan var herşeyden önce. ölümünün nedenini, nasılını yargılamak kimseye düşmüyor. hayat tarzına katılırsın katılmazsın, bu başka bir şey. katılmıyorsan, onun gibi davranmazsın olur biter. kaldı ki hiçbir şey uzaktan göründüğü gibi olmayabilir. insanlara düşen, ya bir rahmet okumak ya da en azından susmak.
ne olursa olsun, bu kadar iğrenç düşünülmemesi gereken olgudur. bu ne kardeşim?! kadın ölmüş arkasından yok yakınlaşma oldu, yok orospuydu yok vs. günahtır lan. ölen bir insan. hayvanlar bile öldüğünde insanın içi acıyor. nasıl bir düşüncedir bu? nasıl bir saygısızlıktır?! kadının cevap hakkı yok. belki de adam sulandı kadın müsade etmedi. ha ne olacak şimdi. haydi başlayın adama da puşt pezevenk demeye. giden gitmiş. saygı, edep biraz. bari bunu yapabilelim...
onu yargılamak kimsenin haddine olmadığı için savunuluyor olabilir mesela! kişiselleştirmeye bile gerek yok. biz, başkalarının yaşadığı hayattan rahatsız olmamayı başardığımız zaman daha mutlu olacağız, bundan eminim. yoksa karın ağrısıyla dolaşmaya, ona buna saldırmaya devam edeceğiz ki hiç tavsiye edilmez.
yaşadıkları, bazı kesimlerce tasvip edilmeyebilir. ama öldü o. onun arkasından mide bulandırıcı bir şekilde konuşmak nasıl bir terbiyesizlik, nasıl bir ahlaksızlıktır?! bana kalırsa defne joy'un yaptığı şey bu terbiyesizliğin yanında hiçbir şey! işin garibi de bu tebiyesizliği yapanların "allah allah" diye ortalıkta dolaşmaları. nasıl bir çelişki yaşadıklarının gerçekten farkında değiller mi? eğer değillerse muhatap bile olmaya gerek yok ki onlarla..
asıl allah inancı sağlam insanların hoşgörüyle yaklaşmaları gerekir. çünkü korkarlar. hadlerine değildir çünkü kulu yargılamak, bunu inancı sağlam herkes bilir, herkesin de bilmesi gerekir.
ha bir de şöyle bir anımı anımsattı bana:
çocuk yaşlarımda evli bir kadın olan komşumuz başka bir erkekle yaşamak için evi terk etmişti. o çocuk gözlerimle olanları görüyor, kulaklarımla her şeyi duyuyordum. yani her şeyin farkındaydım. belki o da benim için kötü bir örnekti. ama gel gör ki -çok affedersiniz, çoğunun bu olaya yakıştırdıkları bir tabir olan- orospu(!) olmadım büyüyünce. çocukların etkilenip etkilenmemesi aile terbiyesiyle alakalıdır. önce düşünmeleri sağlanırsa çocukların doğruyu zaten kendileri bulabilecektir.
"ben eşimin ya da evli olan kızımın, o akşam tanıştığı bir erkeğin evinde, içkili bir halde, yatak odasında duygusal yakınlaşma yaşadıktan sonra, hayatını yitirmesiyle gurur duyarım, bu durumdan hiçbir rahatsızlık duymam, hatta tasvip ve teşvik ederim, bu modernliktir" diyebilen er kişidir.
haklısın evet ama durduk yere bizim günaha girmemize gerek yok. onun mezarını cennetten bir bahçe yada cehennemden bir köşe yapacak olan allah dır. oyüzden
susalım.
susalım..
susalım...
tek kelime; sükut. mahalle karılarından da beter çıktınız, ne cazgırlık lan bu. olan oldu, giden gitti. işiniz gücünüz yok cidden, magazin çocukları sizi.
olsa olsa ölmüş gitmiş insanın arkasından mahalle dedikodusu yapılmasına karşı çıkmaktır. yoksa davranış tarzı ile ilgili bir tartışmayı burada açmak da, yaşayışıyla ilgili olumlu-olumsuz noktaları burada tartışmak da abes olurdu. özel hayatına girmek de abes olurdu tabii; kadıncağız ölmüş; onun şahsı üzerinden, hele hele özel hayatı üzerinden tartışıp da ne kazanacaksınız? ölmüş insana ahlak dersi mi vereceksiniz?
televizyon kanalını değiştirmekten bihaber olduğunu yada kumandayı evin reisi olarak 10 yaşında ki çocuğa verdiğini iddia eden bünyenin zoruna giden eylem. birilerinin yaşam tarzını savunmasına gerek yok ki zaten ölmüş. ölünün arkasından yaşam tarzını eleştirmek sana mı düştü? çocuğuna cevap veremiyormuş. çocuğuna istediğin cevabı ver ama gelip umuma açık ortamda ölmüş insanın arkasından atıp tutma hele bunu pis siyasi emellerine alet etme. azıcık vicdanın olsun.
öncelikle olayı defne joy'un özeline indirgemeyip, daha geniş bir bakış açısıyla, toplmunun değer yargılarıyla sorgulamak daha doğru bi sonuç verir.
defne joy'un kocasıyla ilişkisini bilmiyoruz. boşanmak üzere olan bir çift olabilir. işte tam da burda olaya " toplumun değer yargıları" dahil oluyor. ve sonuç olarak toplum ne yaşandığına değil sonuca bakar. sonuç ; defne joy'un kağıt üzerinde hala evli olması, sonuç; evli bir kadının sabaha karşı alkollü bir halde kağıt üzerinde evli olmadığı birinin evine gitmesi.
kimse bu değer yargıları beni ilgilendirmez, ben ultra geniş bi insanım diyemez arkadaş. yaşadığın toplumun değer yargıları seni sike sike ilgilendirir, ilgilendirmek zorundadır. babasıyla "kağıt üzerinde" dahi olsa evli olan annesini başka bir adamın evinde basıp aynı pişkinlikle, defne joy'u savunur gibi savunacak adam varsa içinizde bilemem. veya "mahalleniz" de aynı durum yaşansa vereğiniz tepki yine bu şekilde mi olur? (nah olur!)
şunu ilgilendirmez, bunu ilgilendirmez, onu ilgilendirmez diyemezsin amca oğlu! senin savunduğun defne joy değil çünkü, senin savunduğun o gerizekalı magazin programlarıyla topluma empoze edilmeye çalışılan yoz kültür. yakınlarında aynı olay vuku bulunca " vay orospu" damgasını vurup, kişi ünlü olunca "helal olsun" diyen adamın samimiyetini taksim meydanında sikeyim. samimi olun samimi.ben laikim, dinci-yobaz değilim o yüzden böyle düşünüyorum dangalaklığından kurtarın kendinizi. 15 yıllık ateistim sizin yüzünüzden türbana giricem a.q.
sema çelebi'nin programda ağzından kaçırdığı gibi aptallar diyorum hala bu ölümü irdelemeye çalışanlara. çok müslümansınız maaşallah ölünün ardından neler diyorsunuz öyle.
merhum defne joy ak partili miydi ne? herif deniz baykal'ın yaptığı şeyi, iki tarafın da evli olmasına rağmen gayet normal karşılıyor, ama defne joy'a gelince yok çoluğumuz çocuğumuz. hee.
herkes ne olduğunu biliyor koçum boşa çırpınma amına koyim.
şu hayatta öğrendiğim şeylerden biride asla iki tarafı da dinlemeden hüküm verme olmuştur.
söz konusu olayın nasıl geliştiğini, ölen kadının neden o eve gittiğini, olayda herhangi bir suç kastı olup olmadığını, kocasıyla evliliğinin durumunu bilen var mı? eğer bileniniz varsa ve günahsızsa buyursun ilk taşı o atsın. eğer yoksa herkes sesini kesip otursun. çünkü çok değer verdiğimiz ve hepimizin harfiyen uyduğumuz * örf ve adetlerimize göre bu olayın ardından yorum yapmak eğer doğruysa gıybet, yalansa iftiradır ve açık şekilde gözünüzle görmediğiniz müddetçe gelip burada konuşmak mahalle karısı gibi dedikodu yapmaktır.
şunu asla unutmayalım. kerem altan denilen kişinin söylediği şeylerin gerçek olup olmadığını asla bilemeyeceğiz. bu durumun aksinin ispat edilmesi ne hukuken ne de vicadanen mümkündür.
hal böyle iken herkes önce bir dönüp kendine baksın. buna rağmen "ben günahsızım, ilk taşı ben atarım" diyebilen varsa hiç ses etmeyeceğim.