"aşırı" mecbur kalınmadığı sürece,
hiç teşebbüs edilmemesi gereken,
ömür törpüleyici, sarsıcı, yıpratıcı, eskitici, tiksindirici, bıktırıcı iştir.
Daha kapıdan gimeden önce firmanın kurumsallığı ve herbir şeyin kurallara uygun olarak yapıldığı hissettirilir. Herşey güzelce ve son derece kurumsal bir dille anlatılır. işe kabulünüzün ardından katıldığınız ön seminerlerde işin bütün incelikleri ve müştei ilişkileri ayrıntılı olarak aktarılır. Tüm bunlar, türlü kariyer hikayeleri ile zenginleştirilierek, defacto'da yükselmenin ne kadar kolay olduğundan dem vurularak yapılır. Seminerden çıktığınızda herkesin yüzünde bir gülümseme ve o gülümsemenin altında "ulan olmadı okulu bile bırakır burada kariyer yaparım haa" diye avaz avaz bağıran bir ruh hali görürsünüz. Gelin görün ki bu düşünce bir yerden sonra "şu okul bir bitse de kpss mi olur özel sektör mü olur kendi işime baksam" fikrine dönüşür. Daha sonra ise ağlarsınız. hemen her gün mağazada ağlayanlar olur.
--
Söz gelimi mağazanızda, işe girdiğiniz sıralarda 30 çalışan vardır. Zamanla bu insanlar çeşitli kişisel sebeplerle işten çıkmaya başlarlar..
bir kişi çıkar.. yerine kimse alınmaz..
iki kişi çıkar.. yerine kimse alınmaz..
üç kişi beş kişi çıkar.. yerine kimse alınmaz..
abartmıyorum 8-9 kişi çıkar.. yerine kimse alınmaz..
sonra eleman alınacak derler.. epey bir zaman geçer..
1 belki 2 kişi alınır.
peki o yok olan 8 kişinin işi?
işte o iş çalışanlara bölüştürülüverilir.
işten her çıkan elemanın yükü bizzat alnınıza ter damlası olarak eklenir.
Yöneticiler genelde anlayışlı ve iyi niyetli insanlardır. iş arkadaşlarınız da öyledir. ancak bölge müdürlerinde, denetime gelenlerde, asli şirket yöneticilerinde iş yoktur. Genelde hiç bir şey iyiye gitmez.
--
Mağaza hedefleri çok çok çok nadiren tutar. bu yüzden düşük pirim alırsınız ve tutmayan hedeflerden mağaza yönetimi ve personel sorumlu tutulur. Tutabilitesi olmayan, son derece ütopik hedefler koyan makamların sahiplerinde hiç suç yoktur.
kasada çalışmak en berbat iştir. kasa açıkları personelden tahsil edilmez, kasa işlemleri de zor değildir ancak genelde tek başınıza ya da en beteri iki kişi (o da en en kalabalık anlarda) çalışacağınız için biriken müşteriler ananızı ağlatırlar. bin bir türlü laf yersiniz. Sonra birde yöneticinizden "yavaş kaldığınıza dair" azar işitirsiniz. Kasalar ancak hafta sonlarında kalabalık bir ekiple çalışır. o zamanlarda rahat olursunuz.
hiç kimsenin çalışma esnasında, depoda da dahil olmak üzere, oturma hakkı yoktur. yasaktır. Reyoncular durmaksızın bir şeyleri kontrol etmek, bitenleri temin etmek, sık sık depoya gidip gelmek, kabinleri toplamak, gerektiğinde kasaya işlem almaya gitmek (tabi o esnada reyon dağılır, kabinler patlar) gerektiğinde depoya gidip ürün açmak (tabi o esnada reyon dağılır, kabinler patlar) gerektiğinde başka katlara ya da birimlere desteğe gitmek zorundadır. sonra bir de gelir eşek gibi koşturarak kendi bölgenizin işleriyle ilgilenirsiniz.
--
fazladan çalıştığınız her saat hakkınızdaki rapora işlenir ve parasını alırsınız, tatil günlerinde fazla mesainizi de alırsınız. yemek paranız ve maaşınız da tam ve zamanında yatar. sigorta da sıkıntı olmaz. Her hangi bir sorununuzda anında her mevkiden muhatap bulabilirsiniz ama %90 çözüm bulamazsınız. genelde prosedürler bahane edilir.
cadde mağazalarındaysanız soğuktan donarsınız çünkü bir politika olarak cadde mağazalarında kapı yoktur. kapısız mağazalarda hele bir de kasada çalışıyorsanız emdiğiniz süt burnunuzdan gelir. Abartmıyorum, bereyle eldivenle çalışan personeller vardı koskoca defacto'da.. Kapı yapılması için yalvarırsınız, yakarırsınız, her merciye başvurursunuz ama soğuktan donarak ölmesi için beddua ettiğiniz şirket yönetimi hep çeşitli baheneler sunar.
--
yeni bir reklam kampanyası yapılır da çok para harcanırsa (mesela arda turan-paris hilton reklamı 6 milyon dolar tutmuştur) bu parayı size ödettirirler. o aylarda mağaza hedefleri hiç tutmaz ve primleri ultra düşük alırsınız. böyle böyle derken sizden tırtıklayarak reklam parasını çıkarırlar.
--
sizi durmaksızın şirket için yönetici alımı yapılacak diye kandırırlar. umutlanıp, onca prosedüre çalışırsınız ama bir de bakarsınız ki ne sınav var ne program, adamlar dışarıdan hiç deneyimi olmayan adamları toplayıp gelmişler..
--
sözün özü sakın defacto'da çalışmayın.
defacto da personel olmak berbat bir şeydir.
defacto da çalışmak acı bir tecrübedir.
kandırılmaktır.
aldatılmaktır.
hakkınızın profesyonel olarak gasp edilmesidir.
-
ha şimdi diyececksiniz ki, başka yerler çok mu iyi?
hiçbi yeri karşılaştırmıyorum, acı tecrübelerimi aktarıyorum sadece.
ayrıca başka yerlerin onca şey vaadettiklerini hiç sanmıyorum.
sonuçta burada vaadedip kandırmak var.
kesinlikle kalkışılmaması gereken, sonuçları çok ağır olabilen eylemdir.
adamın dübüründen kan alırlar.
eşek gibi çalıştırırlar, sineğin yağını bile hesap eder namussuzlar.
hedefler tutmaz, primler hep az yatar, elin paris denen karısıyla yeni yetme arda turana 6 milyon dolar bayılıp personelden üç kuruş nasıl keseriz onun hesabını yaparlar.
o en baştaki ihsan ateş vardı.. giriş katında, kapı olmadığı için dizlerim dondukça ellerim üşüdükçe ve tabi bir de ayazdan cereyandan başım ağrıdıkça o donarak ölesice ihsan ateş'i saygıyla anardım. hala da anarım. hakkımı helal etmeyeceğim.
Ben part time olarak çalışıyorum. Size yemin ederim çalışılacak bir iş değil. Bok gibi diyebilirim. Resmen hamal oluyorsunuz. Sürekli ayaktasınız. Müşterinin biri gelir 30 ürün dener ve kabinin içine eder ve tek parça almadan çıkar gider. Siz de hamal gibi o ürünleri birbir reyona dizersiniz. Lcw ve Defacto dan uzak durun.
Bir keresinde gunesli depoya destek elemani olarak gonderildim gitmez olaydim keske o an istifa etseydim.adamlar resmen hammalik yaptirdilar o sira gunesli magazasinin deposu kapatiliyordu.depodaki urunlerin hepsi kolilenmis tira yukleme yapilicakti.yaklasik 1000 koliyi sadece 3 kisi tasidik yorgunluktan eve zor attim kendimi.magaza mudurumu aradim ve durumu anlattim cok yoruldugumu soyleyip yarin icin izin istedim.vermedi.iste o zaman benim icin defacto seruveni son buldu.
iş görüşmesine giden arkadaşımın anlattıklarından anladığım kadarı ile ancak ülke şartlarının zorlaması ile gerçekleşebilecek olan durumdur. benim durumum da çok farklı olmadığından dolayı hepimize bol şans diliyorum.
hakikaten zordur. 1.5 sene evvel okul masraflarım çıksın diye forum istanbulda çalışmaya başlamıştım. haftada 3 gün falan gidiyordum sanırım ama o kadar yoruluyordum ki. yorgunluk fiziksel değil pek, bütün çalıştığın süre boyunca ayakta kalmak çok yormuyor da, şu insanların açtıkları kıyafetleri etrafa saçmaları ve sizin de onları yerleştirmeniz yoruyor. o tecrübemden beri hiçbir mağazada ilgimi çekmeyen hiçbir kıyafeti açmıyorum. çekerse de önce yakasından bozmadan ölçüsüne bakıyorum, ardından ya alıyorum ya geri koyuyorum. yazık insanlara, işleri güçleştirmenin anlamı yok.
gap'te falan rahat sanırım, geleni gideni az ama defacto'da her hafta sonu bayram gibi.
lc waikiki'den daha sıkıntılı olabileceğini sanmıyorum. müşterinin ilk aklına gelen yer değildir bir kere. bu yüzden fazla kalabalık olmaz. son çare olarak girenler alır ve çıkarlar, fazla döküntü olmaz. ürünlerin çoğu askıdadır, fazla katlama derdi olmaz. ancak p cetvelinin anlattığı şeyler cidden sıkıntı şeyler.