smoke on the water'ı feci halde dile dolanan,
highway star'ı at avrat pusat üçlemesine hitaben yazılmış gibi duran,
burn'le coşturan,
child in time'la söndüren,
space trucking'le bilinmeyene yolculuk yaptıran bir efsaneler grubu.
zamanında sırf smoke on the water gibi bir şarkıya imza atmış olmalarından ötürü el üstünde tutulması gereken bir grup. rock müziğin gelişimine olan katkıları yadsınmayacak düzeyde.
Rock'ın toprak anası. Yıllardır süregelen zengin kadro yapısıyla ayaklı akademi haline dönüşen bu rock adına en büyük paradoksa sahip müzmin tınıları, grubun dönemlere ayrılıp kendi içinde tarz değiştirilmesinde önemli rol oynamışlardır. Geniş tarz yelpazesi ve kendi müzikasını yalayıp yutmuş virtüöz ilahların, rock'ı iliklerde benimsetircesine sundukları icra ile bir çok roker'ın kendi alanında iç güveyisi durumuna düşmelerini sağlamışlardır ''hehee çalarız ki'' edalarıyla. Evrensel rock'ın sürekli kıstas olarak kabul ettiği bu grubun yazacak ''şu alanın en iyisi'' gibi belirli bir argümanı yok iyiki de yok.
efsanedirler o kadar güzel şarkıları vardır ki hala onlar gibi üreten ve onlar gibi melodilere sahip şarkı çıkarabilen grup ve ya insan sayısı çok azdır.
her ne kadar kurulduğu zamanlarda black sabbath ve led zeppelin'in gölgesinde kalsa da, en az onlar kadar iyi müzik yapan efsane grup. bir de şu espriyi yapmadan olmaz (bkz: mor ve ötesi)
öyle şarkıları vardır ki tekrar tekrar dinletir.
hush, burn, solider of fortune, smoke on the water, perfect stranger, child in the time, highway star ...
Hepimiz Montreaux'a geldik, Cenevre nehri kıyısında Kayıt yapmak için Çok zamanımız yok.
Frank Zappa ve Mothers... Çevredeki en iyi yerdeyiz. Fakat ateş saçan silahlı bir aptal Zemindeki yeri yaktı.
Suyun üstüne duman, gökte ateş. Kumarhaneyi yaktılar. Korkunç bir sesle yok oldu. Funky Claude içeri dışarı koşturuyordu.
Çocukları oradan uzaklaştırıyordu Her şey bittiğinde. Başka bir yer bulmak zorundaydık. fakat isviçre zamanı hızla geçiyordu...
Yarışı kaybedecek gibi görünüyorduk. Suyun üstünde duman, gökte ateş.
Sonunda Grand Otel'e geldik. Boş ve soğuktu. Fakat dışarıda Rolling Stones kamyonu vardı. Müziğimizi orada yapıyorduk.
Birkaç kırmızı ışık ve az yatak... Bunları yaşamamızın önemi yok. Ama biliyorum ki asla unutmayacağız.
Suyun üstünde duman, gökte ateş.