ben 2 dedemi de az hatırlıyorum ama simdi adını aldigim dedemden bahsedeceğim
bildiğim kadarıyla 1.85 boylarında kaplıydı şekil saçları vardı samsun ya da tekel 2002 tarzi bir sigara içerdi her gun 3 gazete alırdı sabah vatan ya hürriyet ya da milliyet 3.yu tam hatırlamam ama bol okurdu bilirim cok fazla bilgiye sahipti ansiklopediler bitirmis profesorlerle ayni masalara oturmuş soylenene göre profesorlerin yanlışlarını düzelttiği için teşekkür mektupları almış bir adamdı bu yüzden bilgisine aşırı güvenirdim her gun o gazeteleri okuyup bulmacalarını boşluksuz dolduran nadir insanlardandı rahmetlik.
çocukken çıkardık sabahları gazete almaya bilirdi hem okumayı hemde boğaza düşkün olduğumu miço mu Cheetos mu Derdi (o zamanlar taso cikiyordu cocuguz bide cook kiymetliydi cips) ben ikiside derdim genelde kirmaz ikisinide alirdi.
şimdi düşününce dedem mi özlediğim yoksa çocukluğum mu biraz birbirine karışmış durumda. çünkü eğer deden varsa demek ki hala çocuksun. ama yoksa çocukluk devri kapanmış belli ki. ve her ikisi de geri gelmiyor, insana en çok koyan.
Not: Koskoca albay emeklisi sert adam kanser olunca nasıl 1 ayda erir halen dün gibi.
Benim dedem kanserden vefat etti ölmeden 4 ay önce bir kolunu kestiler. Yatalak hale geldi. Hatırlıyorum canı üzüm çekmişti dayılarım gidip üzüm getirdiler. Bende 5 veya 6 yaşındayım annemin dizinin dibinde oturuyorum o ara. Dedem tabağı eliyle itti çocuklar yemeden bunu benim önüme getirmeyin diye. Tek aklımda kalan şey bu onunla ilgili sonra vefat etti zaten.. (bkz: eski insanlar)
Benim dedem bir kahramandı arkadaşlar. Ben 6 yaşıma kadar anneannem ve dedem ile birlikte yaşadım. Bana annemden çok annelik babamdan çok babalık yaptılar allah razı olsun. Ailem çalıştığı için haftaiçi dedemlere bırakırlardı haftasonları lütfedip alırlardı. Birgün yine dedemlerdeyim anneannem ne yemek yaptıysa ben beğenmedim çocukluk işte bugün önüme saman koysa itiraz etmem yerim kurban olduğum nasıl özledim. Yapmışız işte bir eşeklik. Dedemin gecekondusu vardı mamakta orada büyüdüm. Bahçemiz vardı kocaman. Ben yemeği beğenmedim indim bahçeye bir yandan ağlıyorum bir yandan elimi açmışım "allahım bu yemekler çok kötü nolur bana pide gönder" diye dua ediyorum. Rahmetli dedem pencereden duymuş bunu namaza gidiyorum diye Mamak çarşıya inmiş bana pide yaptırıp getirdi. O günden sonra ne bir daha yemek ayırt ettim dedemin evinde ne de hayatım boyunca bir daha o gün yediğim pide kadar lezzetli pide yiyemedim. Şimdi ikiside rahmetli oldu. Kokularına kadar özlüyorum canına yandıklarımı. Allah büyüklerimizi başımızdan eksik etmesin. Ne yaşarsanız yaşayın hiçbirine of dahi demeyin. Gün gelir böyle bir parça kokularına hasret kalırsınız.
Herkese çok küfür ederdi hep huysuzluk yapardı ama torunlarından en çokta abimle beni severdi.. Tüm erkek-kız torunlarına abim ve benim adımla seslenirdi.O dişsiz ağzıyla yanağımı vakumlamasını bile özledim.
bembeyaz saclari vardi dedemin elimden tutar parka gotururdu beni cebinde ki bozukluklari bana verir bakkala kosarak giderdim. halida oyunlar oynardik. beraber odun keserdik. ve dedem alzaymir oldu gunden gune eridi gozumun onunde dag gibi dedem eridi hastaligin son evrelerinde tek hatirladigi insan bendim ve sonrasi kocaman bir bosluk. ve geriye cizdigi resimler ve gunlugu kaldi dedemin.
dedemi üç gün önce kaybettim. aslında benim değil babamın dedesiydi. ama dünyanın en tonton en tatlı dedesiydi. böyle her ona gittiğimde (kıbrısta okuduğum zamanlar) uçağa binince korkmuyor musun? diyip gülerdi. hiç uçağa binmemişti ama çok istiyordu. tek hayalim onu bir günlüğüne kıbrısa götürüp getirmekti. çok görmek istiyordu çünkü orada türklerin olduğuna bir türlü inandıramıyordum. hem cennettir orası diyor hem de gevur yerine neden gittin diyip kızıyordu bana. canım dedem nurlar yağsın üstüne.