Soyadı Kanunu çıkar ve Gazi Mustafa Kemal Paşa için soyadı aranmaya başlanır. Dönemin ileri gelen dil ve tarih uzmanlarının katılımlarıyla toplantılar yapılır, bazı isimler tespit edilir. Önerilen listelenir ve Mustafa Kemal Paşa’ya arz edilir. Ulu Önder “Arkadaşlarla bir kere konuşalım” demesi üzerine ikinci bir görüşme yapılır.
Çankaya’daki ikinci toplantıda Saffet Arıkan’ın bir yazısında kullandığı “Türkata”, “Türkatası” gibi iki ad kendisine arz edilir.
Mustafa Kemal Paşa “Birde arkadaşlar ne buyururlar bakalım” der ve o sırada Konya Milletvekili Naim Hazım (Onat) Bey söz alır...
“Müsaade buyurulur mu Paşam?” diye giriş yapar...
Mustafa Kemal Paşa:
”Arkadaşlar lütfen hocamızı dinleyelim” diyerek sözü kendisine bırakır.
Türk Dil Kurumu’nda çalışan, Türkçe ve Osmanlıca’yı çok iyi bilen Naim Hazım Bey şunları söyler:
“Türkata, Türkatası gerek yazılışta, gerek söylenişte bana biraz tuhaf geliyor. Arkadaşlar biliyorsunuz. Tarihimizde bir ‘Atabey’ sözü unvanı vardır. Anlamı da yine biliyorsunuz, Bey’in, Emir’in, Şehzade’nin Hatta Hükümdar’ın ilimde, idarede, askerlikte mürebbisi, müşaviri, hocası demektir. Atabey, kulllanılmış tarihe geçmiş bir unvan-ı resmidir. Bu unvanı taşıyan bir çok Türk Büyüğü vardır. Binaenaleyh bizde Türk’e her alanda atalık etmiş Türklüğü kurtarmış istiklaline kavuşturmuş olan Büyük Gazi’mize ‘ATATÜRK’ diyelim, bu soyadını verelim. Bu bana, şivemize de daha munis, daha uygun gibi geliyor.”
Gazi Mustafa Kemal Paşa, Naim Hazım Hoca’nın açıklamasını yerinde bulur ve kendisine teşekkür eder. Atatürk soyadı ittifakla kabul görür.
dedeninkeli biraz daha yazmaya devam ederse kendisine ana avrad sövdürtecek. birisi şikayet etsin de kurtulalım şu beyin özürlü çomardan. bir de en sevmediğim yanı ise yazılarının sonuna 'evet' cümlesini koymasıdır. insanları sinir etmek için yapıyor bunu. (dedeninkeli bu entry'i neden beğeniyor anlamadım. bu entry'i dedeninkeli'ni sinir etsin de eksilesin diye yazmıştım)