dedenin ölmesi

entry322 galeri2
    262.
  1. normal bir insanı üzer.

    evet... bugün saat 2:00'da.
    ilk başta bi şoka uğradım. gülmeye falan başladım. ciddi olamam ben (bu konularda bile). her neyse... ilk defa bir yakınım eksik. biraz gülüşten sonra ağladım 15 dakika. 15 dakika sonunda bu gözyaşlarının yerini kahkahalar aldı. hastaneden döndüler gidenler. anneannem durumu bilmediğinden anlattılar ona. birkaç gözyaşı daha aktı...

    şimdi balkondayım. oturuyorum öylece. hiçbir şey sikimde değil.

    ölen ölüyor amk.

    duygusuzum. evet.

    edit: olay akışı saçma olmuş, özür diliyorum.
    3 ...
  2. 261.
  3. askerdeyken ölürse şanslısın. 10 gün ölüm izni alırsın.
    0 ...
  4. 262.
  5. Demeyin lan boyle seyler babam olsun ben oleyim o yasasin...
    0 ...
  6. 261.
  7. 260.
  8. En çok korktuğum şeydi. 1 yil oldu. amina koyayim böyle işin.
    4 ...
  9. 260.
  10. soğuk ve bir o kadar da ruhsuz yurt odamdayken, akşam abim aradı ve duyabileceğim en acı şeyi duymuştum. sadece ağladım... son kurban bayramında elini öpemedim, içime o battı en çok. cenazesine gidemedim. içime attım ağıdımı. uyumak için kapadığı gözlerini, bir daha asla açmamış, ve öylece yatağında vefat etmiş*, bana adını veren dedem. küçükken bana aldığın oyuncaklar, elimden tutup çıktığımız gezmeler... kuzenimle bana, ağaç dallarından yaptığın deve, ok-yay, tahtadan kılıçlar ve bağ evinde geçen anılar... anlattığın komikli hikayelerin, şakaların ve babaannem ile atışmaların... sırf torunlarına değil, mahallende ki tüm çocuklara şefkatle yaklaşıp onlara çikolata veren dedem... aile yemeklerin de, o kadar torunun içinden kuvvetli bir sesle adımı çağırıp "gel yemeğini ye hadi, soğumasın" diyen dedem... küçükken sırf ezan okunsun da dedem camiye gitsin, ben de peşine takılıp kendime abur cubur alayım diye, kapılarının önünde beklerdim. o zamanlar aynı apartmanda otururduk. o zamanlar her akşam dedemlerin evine gider, babaannemin yaptığı yemekten yer ve dedemle televizyon izlerdik, buna bazen kuzenlerimde dahil olurdu. şair demiş ya " anılar, anılar... belki hepsi bir kelime...". her şey kelime, ama sen hep kalbimde kalacaksın ak sakallı adam, ta ki bu adaşın da vefat edene kadar...
    1 ...
  11. 260.
  12. Sevmediğim bir kişi olduğu için çok etkilememişti ama yine de üzülüp ağlamıştım dedemdi sonuçta.
    Şimdi mi üzülmüyorum cidden sevmiyordum, beni sevse ben de severdim belki.
    4 ...
  13. 259.
  14. Onunla olan tüm hayallerin paramparça olmasıdır.
    Yürüdüğünüz yolda yalnız kalmanızdır.
    Onun kadar kimseyi sevip güvenemeyecek olmanızdır.
    1 ...
  15. 258.
  16. Birini hiç tanımadım, ben portakalda vitamin bile değilken göçüp gitmiş bu dünyadan, büyük adammış, dürüst adammış, hatalar yapmış, ama yine de dik durmuş, beni hep rahmetliye benzetirler, avustralyadaki teyzem seneler sonra gelip beni gördüğünde anneme "babamızı yeniden yetiştiriyosun" demişti gözleri dolarak. Diğer dedemi keşke tanımasaydım diyorum.
    0 ...
  17. 257.
  18. Zor bir durumdur. Dedenin ölmesi yanı sıra anneyi/babayı ağlarken görmek insanı dahada üzer.
    1 ...
  19. 256.
  20. 5 yaşımdaydım...

    Evlerimiz çok yakındı, yalnız başına uyuyordu kaldiramadim..

    Babam her sabah uğrayıp ilgilenirdi " dedem uyumuş baba kalkmıyor" dediğimi ardından ağlayan insanların kalabalıklaşması ile ne olduğunu anladım...

    Meğer son suyunu veren benmişim.

    Dedem, "yine mi çikolata aldın" diye yakındığım dedem nur içinde uyu...
    4 ...
  21. 255.
  22. Ne dedelerini, ne de babaannesini görmeyen bana pek bir şey ifade etmeyendir.
    1 ...
  23. 254.
  24. Bende hiç olmayandır. ikisi de ben doğmadan önce ölmüş.
    0 ...
  25. 253.
  26. anne ve babanın ölmesi kadar olmasa da insanın kalbini acıtan, üzendir.
    0 ...
  27. 252.
  28. Morgta görene kadar inanmak istememiştim.

    Tam helikopterle Ankara' ya getirme planı yapıyorduk.

    Sabah uyandığımda bana şunu dediler:
    Eve gitmek istemiyor muydun? Hadi eşyalarını topla, gidiyoruz kıvanç.

    Hemen babaanneme döndüm ve dedim ki;

    Babaanne üzülme, helikopterle hızlı gideriz dedim.

    Eşyalarımı topladım, hava karanlıktı yani sabahtı ama bir hüsran vardı.

    Yazlıktaki komşular gelmişler bizi uğurlamaya. Günaydın dedim her zamanki gibi. Kimse bir şey demedi. Hastaneye gittik. Morgta ona işaret parmağımla bir darbe attım. Ölmüştü dedem. Ölmüştü artık. Babamı ağlarken gördüm.
    Amcam eliyle süngeri aldı, yüzünü yıkadı, sevdi ve öptü. Dede geçtim ben 9. sınıfı, üniversiteyi de bitirdim. Seni unutmayacağım. Gözlerini açtığın halde gece 2 de ben uyurken ailemi arayıp böbreklerinin iflas ettiğini haber ettiklerini unutmayacağım. Sen 78 yaşında 20lik genç gibi yürüyordun. Allah rahmet eylesin.
    1 ...
  29. 251.
  30. Babamdan daha çok değer verdiğim,babamdan görmediğim ilgiyi ondan gördüğüm için beni büyük yaralar.
    Bazı geceler ölmemesi için yalvarırım.
    Kimin başına geldiyse başı sagolsun.
    Bana ve dedesine bağlı olan kimseye yasatmasin bu duyguyu.
    2 ...
  31. 250.
  32. Sahip cikamadigimizin göstergesidir.
    Basimiz sağolsun.
    4 ...
  33. 249.
  34. Başın sağolsun olayıdır. Çok üzücü.
    2 ...
  35. 248.
  36. Bilmediğim üzüntü zira dedem ben doğmadan terk etmiş dünyayı.
    3 ...
  37. 247.
  38. hiçbirimiz daha gün doğmamışken almak istemezdik bu haberi.
    5 ...
  39. 246.
  40. yıl 2008. valide ve peder işte. sabah 9 civarı köyden haber geliyor. ölmüş. annem eve geliyor. apar topar hazırlanıyorlar doğruca ordu'ya. köyde bizden kimse olmadığından komşular buluyor dedemi evde. bizden önce onlar ilgileniyor cenaze ile. gece yarısı bizimkiler köye ulaşmış oluyor. ben istanbul'da kalıyorum. kuzen bana emanet. gidemiyorum köye. katılamıyorum cenazeye. içimdeki en büyük burukluk sanırım bu. en büyük erkek evladı olarak hep gurur duyardı benle. sanırım hiç erkek evladı olmadığı içindi bu gurur. bana da fazlasıyla hissettirdi. mekanın cennet olsun.
    edin: eksileyen yazar, ne kadar arkadaşın varsa onları da çağır eksilesinler, zira zerre sikimde değilsiniz. sözlüğü bırakıyorum yakında. çok boş adamlarsınız lan.
    3 ...
  41. 245.
  42. Dedemi geçtiğimiz cuma günü kaybettik. Doksan üç yaşındaydı. Türk silahlı kuvvetlerinin afili, yakışıklı pilotlarından idi. Son anına kadar zihni zehir gibiydi. Çok güçlüydü. Ve fakat, çocukluğumuzdan itibaren Bizleri çok yıpratmış, anneannemi çok üzmüştü. Anneannem gitti önce. Almanya'nın iğrenç havasına bir astım hastası olarak dayanamadı. Ilkokuldaydik... Daha mevlidi okunmadan dedeme cami imamı "yalnızlık allaha mahsus." dediğinde içimden çok sinirlenmistim. Öyle de oldu... Daha bir sene olmadan anneannem göçeli, havzalı bir teyze hayatımıza girdi. O teyzeyi Anneannemizin yerine koyamayınca, Öz dedemizin üvey torunları olduk. Gel zaman git zaman bu teyzemizi kanserden yitirdik. Dedem bir daha evlenmedi. Kendini ibadetine ve hayır işlerine verdi. Ben okurken istesem vermeyeceği meblağları cemaati ile paylaştı. Helali hoş olsun, allah kabul etsin. Fakat bir gün ankara'da yargıtay'a staj için giderken beni arayıp telefonda öyle bir fırçaladı ki; takım elbise ile asfalta oturup kalakaldım.işte Dedem böyle sert, böyle gaddar bir insandı. Annem mutlu bir evlilik sürerken "evlenmesen sana bakardım." diyerek canlarını acıtabilecek bir insandı. Ama ailemi karşıma aldığım koreli kız için arkamda durdu. Tek başına "al sana düğün parası! Evleneceksen hemen evlen, evlenmeyeceksen kızın günahını alma. Hakim olmak istemiyorsan hemen bırak." diyerek bir nevi bana hayat dersi verdi. Kendi ayaklarım üzerinde durmayı öğrendim. Hakimlik stajını yakarak avukat oldum. Sevdiğim kıza ilk yakınlık gösteren dedem olmuştu. Hatta bizi bir gün balık restorana götürmüş. Gözlerinin içi gülerek kaderimin birleştiği,sekiz bin iki yüz kilometre uzaktan bulduğum ruhumun yarısını izlemişti. O nefret ettiğim, abuk subuk kore yemeklerini içinde domuz olmaması şartıyla ilk defa o yemiş, bütün aileye biraz da zoraki bir sekilde sevdirmişti. Son dört ayında hastalandı. Iştahsız, ağır ağır öksürerek ve gerçekten de ağır ağır, sakince bekleyerek ölümü kabul etti. "Aferin oğlum, kore'de bile müşavirlik yapıyormuşsun. Ama aileni yalnız bırakma sonra pişman olursun. Bak ne güzel ev almışsın izmir'de. Onlara biraz daha yakın ol." diyerek son dersini verdi. Vedalaştık, sarıldım... Bacakları o hollywood filmlerindeki yahudi mahkumlar gibi incelmiş, omuzları çekmiş bir gömlek gibi küçülmüştü. Demek ki insanlarda çekebiliyordu... Nefes alışı sert ve gönülsüzdü. Ölümünü sabahın yedisinde haber verdiler bana. 200 kilometre yol giderek ulaştık yanına. Ben, annem, zaten hiçbir zaman sevgisini gösteremediği babam hepimiz ürkmüş, şaşırmış ve üzgündük. Hiç yazmaya niyetim yoktu. Ama bizi bırakıp gittiğini şu an hissediyorum.
    Telefondan bu kadar uzun yazmak bir zulüm. Fakat dedeme olan sevgimi sizlerle paylaşmak istedim. Allah bizlere uzun ömürler versin...
    1 ...
  43. 244.
  44. 13 yaşımda kaybettim onu. ama hayatımdaki her karesi bir bir aklımda çünkü hayatımdaki herkesten daha değerliydi kıymetliydi benim için annem babam bile geri plandaydı her zaman. ben seversem çok yüceltiyorum, gözümde devleşiyor sanki. ama dedem bambaşkaydı. dedem kız çocuklarını çok severdi, bebekliğimde hiç kucağından düşürmezmiş sonrasında nasıl bir bağ oluştuysa aramızda o nereye gitse civciv gibi takılırdım peşine. neyse zaman geçti onlar artık kendi evinde yaşıyordu bizi de annem çalıştığı için eve kapatıp öyle giderdi işe. sonra dedem rüyasında beni görmüş ve ağlaya ağlaya uyanmış ertesi günü istanbul'a gelip beni almış sanırım o zaman 5 yaşında filandım. sonra biraz daha büyümüştüm aklım erdiği zamanlar işte dedem saçlarımı tarardı hep. her akşam üstü çayını demler arka balkondaki asmaların altında birlikte içerdik. sonra 4 yaşında kalp yetmezliğinden ölen kızını anlatır ağlardı. beni karşısında büyük insan yerine koyar dertleşirdi benimle. bu çocuk hangisinin kızı diyenlere o benim kızım derdi. evet ben onun kızıydım beni hiç kimse onun kadar sevmedi hiçbir zaman. ben söylemeden bilirdi ihtiyacımı, neyi sevdiğimi; gizlice alır verirdi. hep korurdu babama karşı, babaneme karşı. her zaman derdi benim kızım okuyacak, başaracak görürsünüz sizin oğullarınızdan bişey olmaz derdi hep. keşke biraz daha yanımda kalabilseydin de ben hem daha da yükselseydim desteğini alıp, hem seni onurlandırabilseydim canım dedem.

    ama dedem hep hastaydı, kardeşlerinin en küçüğü olmasına rağmen koah onu çökertmişti resmen. aklım ermeye başladığında geceleri onun öksürük seslerine uyanır ilacını yetiştirirdim. o da ben hasta olsam gece başımda beklerdi (annem dahi yapmadı bunu hiç bi zaman).. ben ona her öğün ilaçlarını çıkartıp verirdim, . gizli gizli sigara içerdi babanem yeminler ederdi hastahaneye götürmeyeceğine sigara içiyor diye ben giderdim onunla. ilaçlar, hastahane, eczane artık hepsini ezbere bilir olmuştum.

    beni köpek ısırdı. sesim nefesim kesilmişti resmen dedem kucağında taşımıştı ben düzelene kadar. yatakta tek başına yemek yemem diye o da benimle yiyordu yemeğini benim kızım çabuk iyileşecek derdi. herşeye daha bi heveslendirirdi beni. yapamayacağım birşey yokmuş gibi davranırdı.

    2000 yılında amcamı kaymetmiştik 38 yaşında sağlıklı biriydievlat acısı daha beter etti dedemi, daha da göçtü tükendi resmen her gün herkesten gizli yas tutardı. bir 23 nisan sabahıydı dedem merdivenlerden düşüp bacağını kırmıştı nasıl korkup saatlerce ağlamıştım, nasıl canım yanmıştı. neden uyanıp düşmesine engel olmadım diye kendime çok kızmıştım, neden duymadım kalktığını diye. sonra izmir'e gitti dedem bacağına platin takılacakmış, o ameliyat olana kadar 3 gün evde yalnızdık kardeşim ben ve başımıza 18 yaşındaki kuzenimizi koymuşlardı. dedemin oturduğu divanda oturup bekledim o 3 gün yiyemedim, uyuyamadım, sürekli ağladım durdum çocuk aklı ya kötü bişey olacak diye ödüm kopmuştu. sonra döndü onun ayak ucunda kendime ufak bi yatak yapmıştım onun ihtiyacı olduğunda kalkıp yetişebileyim diye bi gece yine astım krizi tuttu 2 defa oksijen makinasını taktım ilaçlarını verdim, ama düzelmedi acile gittik uzaktı ve köy yerinde öyle araba bulup da gitmek kolay değil. neyse sabah ezanı okunuyordu köye geldiğimizde ben uyuyakalmışım o da çocuğun uykusu bölünmesin yoruldu diye ses çıkartmadan koltuk değneğiyle kalkmış ve yine düşüp el bileğini kırmıştı. hayatımda hiç bi zaman öyle suçlu hissetmedim kendimi. bu sefer izmir'e giderken beni götürdü yanında onsuz duramayacağımı biliyordu kızım da gelsin dedi. bu sefer öyle zor olmadı tel taktılar bileğine. ve kısa süre de atlattık hastane sürecini ama o haliyle bile beni düşünüp parkları gezdirmişti. hayatımda ilk defa kordonda kumru yemiştim onunla.

    2002 yılı yaz sonu istanbul'a döndük hep beraber. yanımda annem babam varken bile benim herşeyim dedemdi. kış geçene kadar kaldık sonra veda eder gibi anneme emanet etti beni 31 mart i pazartesi akşamı dedemle babanem köye gidecekti dede gitme diye ağladım dizlerinde, dönücem yavrum dedi söz verdi bana 1 hafta sonra geri geleceğine söz verdi. ama öyle dik ve güçlü duruyordu ki hiç hasta değilmiş gibi uzun boyuyla çıktı.

    ilk defa bu kadar uzun süre ayrı kalacaktım ondan. bu ayrılış daha bi başkaydı, bu gidişte başka bişey vardı ama aklıma kötü birşey getirmek istemiyordum.

    3 nisan perşembe:
    her akşam üstü dertleştiğimiz arka balkonda sabah sessizce kayıp gitmiş..
    ben okulda sabahçıydım, kardeşim öğlenci ondan anahtarı alıp eve gidecektim okulun önünde bekliyordum babamın arkadaşı neyi beklediğimi sordu "kardeşimi" dedim "kardeşin gelmeyebilir" dedi "neden?" dedim "deden ölmüş" dedi. o an dünya yıkıldı başıma beynimde onlarca kez yankılandı olamazdı öyle bişey, bana söz vermişti geri gelecekti, ölmedi hasta oldu yine, siz yanlış biliyosunuz kafamda binlerce düşünce yankılandı o caddede nasıl koştum hatıralmıyorum arabaları vs hiç bişeyi gözüm görmedi.

    eve giremedim dedemin ablası yas gelmiş yas tutuyordu. o an hayatımdaki her şey bitmişti. benim herkesim her şeyim oydu.
    ben artık kimsesizdim. hiç kimsem hiç bişeyim kalmamıştı ben nasıl yaşayacaktım, beni de almalıydı yanına. sonra sinir krizi geçirmişim serum iğne vs. köye gittik cenaze için soğuk ellerine sarılıp söz vermiştin neden gelmedin ben çok bekledim neden gelmedin diye ağlamışım. herşeyim sendin neden kimsesiz bıraktın beni diye saatlerce ağlamışım.

    hayatımdaki en büyük ve ilk kaybım oydu ve sonrasında çoğalarak arttı kayıplarım gittikçe kimsesizleştim yalnızlaştım dipsiz kuyulara düştüm.
    3 ...
  45. 243.
  46. babamın babasını 2002 de kaybettim o zamanlar 15 16 yaşlarındaydım pek te umursammadım zaten prostat kanseriydi bekleniyordu yatak ızdırabı çekmişti oldukta ve ölmesi acılarını hafifletti bence, ama şuan tam 1 hafta olan annemin babası farklıydı 88 yaşındaydı hiçbir sağlık sorunu yoktu nerdeyse 2 yıl öncesine kadar tarlada tırpan sallayan biriydi hala ata eşeğe binerdi en son koyu sohbetini benle yaptı ayılardan tarlalardan geçmişten baya konu açtık konuştuk dediki bana köye gidecem torun sen yine dayanamaz gelirsin dedim gelirim dede ama bulamayabilirsin dedi ölüceğimi hissediyorum bende sen daha beni gömersin dedim dede, pazar günü yolculadık pazartesi evine gidiyor amcasınınoğluyla çay içiyor sonra ben yatacam diyip ayrılıyor, bende salı günü dedemi rüyamda gördüm yatakta büzülmüş bana baktı gülümsedi salı akşamı eve gidince anne dedemden haber varmı dedim yok demesine kalmadı telefon çaldı dayım evde ölü bulunmuş dedi apar topar herkes köye gitti ve naaşa otopsi yapıldı adli tıp raporu bekleniyor ve ben tam 1 hafta evden çıkamadım 17 yaşımdan sonra elime kuranı kerim almamıştım sirf o güzel insan için aldım yasin süresini okudum, yinede kendimi şanslı hissediyorum son sohbetlerini son günlerini son nasihatlerini bana yaptı ve inanıyorum birgün yeniden buluşacağız.
    4 ...
  47. 242.
  48. henüz yaşamadığım acıdır. Bu hafta görmeye gideceğim kendisini, sarılmak isteyeceğim ama coolluğumdan taviz vermeyeceğim yine. oysaki derler sevdiğine sarıl diye.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük