dedenin ölmesi

    2.
  1. süper kahramanlar ölür mü?

    amcam vardı benim. ileri derecede sara hastası. doktorlar 40-45 yaşına kadar yaşar demişlerdi.39 yaşına kadar yaşayabildi.d eniz mavisi gözleri vardı amcamın.

    dedem vardı benim. 39 sene sara hastası oğluna bakan dedem. bir kere bile yakınmayan, bir kere bile onu bakımevine bırakmayı düşünmeyen tonton dedem. 35 gün dayanabildi oğlunun ölümüne. sonra gitti o da bu diyardan. onun da gözleri deniz mavisiydi.

    süper kahramanlar ölür mü?
    benim süper kahramanım öldü?

    ve benim aklımda şimdi 2 şey var...

    iki çift deniz mavisi göz.
    277 ...
  2. 72.
  3. insanın büyümesin neden olan olaydır.

    12 yaşındaydım.. belki 13 yahut 14 hatırlamıyorum ama günlerden bu gündü..

    geri al zamanı..

    gözlerimi bir hastanede açıyorum. hastane odasında bir yataktayım. annem yatıyor, utancından battaniyeyi kafasına geçirmiş. yatagın üzerinde ben yatıyorum. herkes bana bakıyor. teyzem ''ne kadar çirkin bir çocuk nasıl sevilecek bu?'' diye soruyor. sap sarı bir cocukmuşum. kaşım saçım yokmuş.

    dedem yanında getirdiği mavi müşembayı çıkartıyor ve anneanneme ''çocuğun altını bezle'' diyor. anneannem altımı dedemin getirdiği mavi müşemba ile bağlıyor. dedem alıyor beni kucağına ilk o seviyor beni.. sonra. sonra bakıyor anneme battaniyeyi kafasına çekmiş utancından, babam kapının önünde odaya giremiyor utancından. dedem anneanneme ''hadi kalk gidelim'' diyor. onlar çıkıyor ki babam gelsin beni sevsinler. ne düşünceli bir adamdın. bu şekilde saygı duyulmasını hiç istemezdin ancak anlamazdı kimse yinede.

    izmir karşıyakadayım. yaşım küçüğüm işte. 2 3 yaşında. kadifekale'den beni görmeye gelirdin. sonra beni kadifekaleye götürürdün. hep senin yanında olmayı isterdim.

    gel zaman git zaman. karşıyakadan kadifekaleye taşındık. sizin eve. bozyaka'da ev yapılasıya kadar sizde kaldık. yaşım 5 6.

    bozyakada ev yapılıyor abim kaza geçiriyor o evde. yüksek gerilim hattında elektriğe çarpılıyor. 3 bin volt elektrik çarpıyor. boynundan aşağısı komple yanıyor. annem babam abim taşınıyorlar hastaneye 4 sene..

    senin yanında kalıyorum. annemi babamı haftada 1 ya görüyorum ya görmüyorum. ama sen yanımdasınya ne önemi var başka kişilerin.arkadaşım oluyorsun, annem oluyorsun, babam oluyorsun, , abim oluyorsun, atam oluyorsun ilerisi şırk.. allah muhafaza.

    dedem dedikçe ''hakan'ım'' diyorsun. yanına gelip dedem diyorum yattığın divanın altını kaldırıp para veriyorsun. itiraf ediyorum sen yokken çok defa o divanın altına baktım ancak hiç para bulamadım. sen nasıl her seferinde o divanın altından parayı çıkartıyordun hala aklım almıyor.

    evimizin önünde dut ağacı vardı. şimdi o evi yıktılar ağacı kestiler. ben doğduğumda sen dikmiştin o ağacı. güzel bir dut ağacı. 7 yaşındayım okula başlamışım. annem abim ablam babam sensin hala gerisi yok dedim ya.

    o dut ağacına çıkardım her gün ve sen her gün krizler geçirirdin.

    +oglum düşeceksin in aşağıya
    -dedem düşmem merak etme
    +hakan'ım in dedim aşağıya pişman ediyorsun adamı
    -dedem ben kimin torunuyum düşmem dedim.
    +eşek sıpası seni dikkat et
    -tamam dedem.

    dediğim gibi hiç o ağaçtan düşmedim dedem. senin torunundum ben ve hiç o ağaçtan düşmedim.

    abim iyileşiyor annem babam eve geliyorlar. bozyakaya taşınıyoruz biz. sen kadifekaledesin hala. o evi ne çok severdin benden bile çok sevdin o evi ya..

    gel zaman git zaman hastalanıyorum. yaşım 9. hepatit c diyorlar ancak durum biraz vahim 4 ay izmir tepecik hastanesi karantina bölümünde yatıyorum. kimseyle görüşemiyorum. bir camın arkasından görüşebiliyoruz ancak. her gün beni ziyarete geliyorsun. sonradan öğreniyorum ki 4 ay doğru dürüst eve dahi gitmemişsin hastanenin çevresindeymişsin 4 ay boyunca. ben severdin ben de seni severdim.

    iyileşiyorum eve çıkıyorum 1 sene daha o hastalık peşimi bırakmıyor ancak evdeyim ya artık insanlarla görüşebiliyorum ya varsın hasta olayım. her şey gibi o hastalıkta geçiyor tabi ve sen yine benim yanımdasın. her zaman olduğu gibi bana yine en büyük desteği sen veriyorsun. yine hakan'ım diyorsun yine seni herkesten fazla seviyorum.

    sonraları sen kadıfekalede oturduğun ve ben bozyakada oturduğum için hafta içi görüşemiyorduk ancak her hafta sonu kadifekaleye yanına gelirdim hafta sonları sizde kalırdım. bir hafta sonu babam size getirmemişti işleri varmış götüremezmiş. bisiklet ile bozyakadan kadifekaleye gelmiştim. bana ilk defa kızmıştın ve ben seni ilk defa o halde görmüştüm. bisikletimi kırmıştın ve babamı çağırmıştın. nasıl da korkmuştu babam sen onu azarladığında.

    ancak ben senin torunundum ve senin olduğu gibi benim de özgürlüğüm herşeyin başında geliyordu. yaşım 10 olmasına rağmen laf dinlemiyordum tıpkı senin gibi..

    gel zaman git zaman..

    12 yaşındayım ilkokul bitmiş o sene hayatımda ikinci defa köye gideceğiz. ilk gidişim 2 aylıkken daha hiç köye gitmemiş ve görmemişim. ama sen hiç istemezdin ''hakan'ım annenler babanlar gitsin ama sen gitme!'' seni dinlemedim ya ben..

    gittim köye her gün postaneye gider sana telefon açardım iki laflardık. 2 ay kaldım köyde gelişimize 1 hafta varken.. kaza geçirdim. en yakın arkadaşım ''yanlışlıkla'' beni silahla vurdu.

    ne kolay söylemişler sana ''hakan vurulmuş'' diye. neler yaşamışsınız hastanelere kaldırmışlar seni benim yüzümden..

    geldim izmire yürüyemiyordum tabi artık ama hala gülüyordum be. ama sen gülemiyordun farkediyordum. 2 ay senin yanında kaldım. hastaneye gittik ve doktor '' ankara dış kapı hastanesi rehabilitasyon bölümüne yatması çok iyi olur kaza yeni olduğundan en aızndan bu şekilde yaşamayı öğrenebilir oturmasını vs vs'' gün verlidi ''9 ay sonrası için'' ancak ''acil gitmem gerekiyordu'' doktor öyle demişti..

    bir çok kişiye telefon açıldı bir çok yerden torpil bulunmaya çalıştı hayatımın en kötü günlerini yaşayacağım allahın belası dış kapı hastanesine girmek için. bulunamamıştı torpilde sen araya girmiştin. ne çok çevren vardı be adam.. ankara da bir arkadaşına telefon etmiştin ertesi gün telefon gelmişti ''çocuğu hemen getirin hastaneye yatışı yapıldı'' diye. lan izmirdeyim ancak ankara da hastanede yatıyor gösterildim. torpil büyüksün. sensiz bir şey olmuyor bu ülkede.

    o gece ankaraya gidecektik. seninle vedalaştım sen ağlıyordun bana hissettirmeden. arabadan inerken şu sözünü duydum ''allah'ım nolur hakan'ım la bir daha görüşmeyi nasip et'' pek anlamamıştım bunu.

    her gün telefon açıyordum sana. bir gün fransadan dayım geldi ankaraya. kendisi pek gelmezdi. neden geldin dayı dedem nerede 2 gündür onunla konuşmuyoruz dediğimde ''ee şey deden biliyorsun katarakt gözleri onun için fransaya gitti ameliyat olmaya'' o an anladım be.

    sen bana haber vermeden adım atmazdın fransaya gideceksin ve bana söylemeyeceksin. üstelemedim ama hiç üzülmedim be.

    ben burada durmak istemiyorum beni izmire götürün diye yalvardım herkese. 2 gün sonra izmirdeydim. eve ziyaretciler geliyor hepsi ''başınız sağolsun '' diyorlardı. anlıyordum olayı ancak anlamamışa getiriyordum annem üzülsün istemiyordum be. beni üzgün görmesini istemiyordum kimsenin.

    hayatımda hiç gülmediğim kadar gülmüştüm o zamanlar...

    dede sen öldün ya ben o gün büyüdüm be. hiç istemediğim halde büyüdüm. buna mecbur kaldım. şahinin torunu hakan üzgün demesinler diye öyle işler yaptım öyle şeylere kalkıştım.

    biliyorum beni görüyorsun ve bana diyorsun ''in o damdan aşağıya düşeceksin'' ben de diyorum dede ''ben kimin torunuyum? düşmem dedem düşmem''

    12 yaşındaydım.. belki 13 yahut 14 hatırlamıyorum belki de bu gün değildi. hatırladığım tek şey sen öldün ve ben büyüdüm.. *
    23 ...
  4. 7.
  5. bazen deden hayattadır fakat varlığı ile yokluğu birdir.sonra sabahın köründe ölüm haberi gelir.o zaman anlarsın varlığı ile yokluğunun bir olmadığını ve koyar insana...
    11 ...
  6. 15.
  7. hatıraların gömülmesi, acıların dirilmesidir. bir seyahat sonrası ankara'da onlarda kalma isteğinin kafama dank etmesi, kahkahalarla geçen şahane bir gün, ve yemek ısmarlaması, üstüne bir de kaymaklı ekmek kadayıfı yedirmesi.. unutulmaz doyumsuz bir sohbet, akşam avrupa yakasında burhan altıntop'a kahkahalar atmak..kim derdi ki bu güzel günün altın değerinde bir final olacağını. meğerse öyleymiş, dedelerin en güzeli beni asil bir vedaya çağırmış, son kez kollarına sarmış. sonra geceyarısı dedemin anormal nefes alışverişlerine uyanmak, acil servise kaldırmak..en kötüsü de kocatepe camiinde onun o güleryüzlü resmini cenaze aracında görüp kabullenemeyip katıla katıla ağlamak..küçüklüğün ve gençliğin en tatlı tanığı güzel dedeyi kaybetmek böyle birşey işte.. *
    14 ...
  8. 296.
  9. Heybeliada'da sıcak bir yaz günüydü.

    Deden hasta dedikten takriben 3 saat sonra adanın tepesindeki hastanede dedemi görmeye gelmiştik.

    Bizi bırakacakları kimse mi yoktu, yoksa son bir kez görelim mi istemişlerdi? Hala bilmem.

    Dedemi uzaktan görmüştük o güneşli günün öğleden sonrasında. O ipince adam sanki yok olmuştu yatakta zayıflıktan. Mavi gözleri vardı sanki bir tek ifadesizce bakan.
    Sonra apar topar dışarı çıktığımızı hatırlıyorum. Bir süre kimse konuşmamıştı.

    Tepeden denizi izledik halam başımızda. Sonra annem geldi, koşa koşa son vapura yetiştik. Babam kalmıştı hastanede. Annemden Dondurma istemiştik, hadi demişti, eve varınca alırım.
    O gün ölmüş dedem. Heybeliada'da sıcak bir yaz sabahında.
    Oysa ki biz, Yıllarca dedemi babanemin yatağının altındaki çarşafa sarılı halı sanmıştık. Babanemin odasına yıllarca korkarak girmiştik... Meğerse o gün gitmiş dedem, o annemin dondurma almadığı gün.
    11 ...
  10. 5.
  11. aksiliğiyle kimseyi yanına yaklaştırmayan, aslında ne kadar sevgi dolu olduğunu yalnızca bir kişiye söylediği güzel sözlerle herkesi şaşırtarak gösteren adam..
    aksiliği yüzünden oksijen tüpüne bağlıyken bile sigara içen adam..
    sırf aksiliği yüzünden yine yoğun bakıma alınan adam..
    bir hafta yoğun bakımda kaldığı için yüzünü göremediğim adam..
    yüzünde sonsuza kadar bir tebessümün kaldığı söylenen adam..hep somurtmasına ve hep sinirli olmasına rağmen..
    sonra evinin kapısına bir tabutla gelen adam..

    bremen mızıkacılarını kahkahayla anlatırkenki halini ve ben 5-6 yaşlarındayken evimize her gelişinde enteresan şekerler getirdiği için görmenin daha da tatlandığı anları ve daha birçoğunu bozuk plak gibi kafamın içinde tekrarlatan olay. bir tek beni seven ve hayatımda sadece birinin beni gerçekten sevdiğini hissettiren adam; tabutu kapının önünde duran ve herkesin beni o oradayken teselli etmek için çıkardığı teneke seslerinden farkı olmayan sesler.. "bir tek seni severdi. ağlamana üzülürdü, üzülme" diyenlere içimden içtenlikle "evet bir tek beni seviyordu" derken bundan emindim. çünkü bir gün bile bundan şüphe duymama sebep olmamıştı ve şüphe edeceğim zamanlar artık sona ermişti.
    hergün bir anda karşıma çıksın diye dua etmeme, hep rüyalarımda görmeme ve gömülürken sadece mezarına bakıp ağlamama sebep veren dünyanın en çaresiz anı.
    9 ...
  12. 235.
  13. idolünüzün sizin nerelere geldiğinizi görmeden göçüp gitmesi. Kalbinizde kalan ukte. Hiç bitmeyen özlem. Ağladığınızda koşacak kimseniz olmaması. Size saatlerce Atatürk'ü anlatacak kimsenin olmaması. Yeşil beresi ve nutuğuyla uyuyakalan kimsenin olmaması. 12 haberlerini birlikte izleyeceğiniz kimsenin olmaması. Kuvayi milliye parkına gidecek kimsenizin olmaması. Her akşam arayıp sizi çok özlediğini söyleyen kimsenin olmaması. Bürosunun altındaki tavşanları sevecek kimsenin olmaması. Burnunuzu kapatıp size zorla süt içirecek kimsenin olmaması. Saat 06.00 da sahilde yürüyüş yapacağınız kimsenin olmaması. Beyaz saçlarını taratan kimsenin olmaması. Sesli gazete okuyacağınız kimsenin olmaması. Koltuğunun boş kalması. Bir torunun başına gelebilecek olan en korkunç olay.
    7 ...
  14. 18.
  15. bugün itibariyle uzun bir yoğunbakım macerası sonucunda,önce haberini almakla,sonra hastaneye gidip işleri ile uğraşmakla,hem kendini hem de diğer yakınlarını**teselli etmek,gasilhaneye ilk defa girip,morgdan ilk alışımda o kaskatı kesilmiş buz gibi ayaklarını görünce dünyamın başıma bir şekilde ters girmesini sağlamış,akabinde ikindi namazına müteakipen gömmek suretiyle yaşadığım olay..
    belki kardeş, anne, baba acısı suretiyle aşağı bir yerlerdedir,ama bakış açınız diğer bir yerden olup da,dedenizin babanızdan daha yakınlık gösterdiği zamanlara denk geldiyseniz,ölümüne öyle kolay kolay katlanamazsınız,bir de öyle bir elzem ölü yıkama muhabbeti vardır ki;içinizi sanki neşterle narkoz-markoz muhabbeti olmadan deşerler,onun kaskatı kesilmiş vucüdunu bilinçsizce sabunlar,yeri ve zamanı geldiğinde sizin de bu hale geleceğenizi kestirmeye de çalışırsınız..arada bir de ama 20 ama 40 senelik yaşantınızda dedenizle geçirdiğiniz güzel günleriniz,ramazan olsa bile bir çayınızı esirgememeniz için kapınızı çalar,oturur o anılarla bir güzel dertleşirsiniz,arada bir ''dedenin sinirini tutamaması'' sonucu,kulak çekmeler de lafa girmek ister ama o anda o güzel anıları bozmamak adına ona izin vermezsiniz..aldığı çikolatalar,bayramlarda verdiği harçlıklar,uzun yolculuklar sonucunda denizin ortasında bir geceyarısı feribotun üst katında çay içişler,bir damla gözyaşı,arkada bir sürü insan..anıların sadece bir kaçıdır dededen arta kalan..bir devrin kapanması gibidir..üzerine ayağınızla bastırdığınız kazmadan aldığınız kuvvetle attığınız bir kaç toprak parçası esnasında,çevrenizden ''peeh gitti koskoca .. usta''diye gelen sesleri duyar daha da hüzünlenirsiniz..tanımadığınız kişilerin ''başsağlığı taziyeleri'' de cabasıdır işin..bundan sonrası içinse geriye kalanların hesabını yapmamak,dedenin huzurlu uyumasını sağlamak için elden geleni yapabilmek,dede için yapılabilecek en büyük katkılardan birisidir...oğlunun düğünündeki halleri,sünnetinizdeki el çırpışları aklınızdan,gözünüzün önünden gitmezken,şimdilerde ise yüzünüzü son gördüğünüz mosmor kaskatı hali kaplar..işte böyle bir acıdır...
    8 ...
  16. 8.
  17. (#46351)) kesinlikle doğru.dedemi kaybedeli 4 sene oluyor.bu dünyada en çok annemi,sora dedemi severdim..halada seviyorum.salı günü sabahıydı.5:30 gibi.annem kaldırdı beni bende bırak anne uyuyacağım dedim.bana yaklaşıp deden öldü kızım kalk demesini hayatımın sonuna kadar unutamam.sonraki yarım saat ağzımı açmadım,sadece üstümü değiştirip babamı bekledim.babannemi görmek beni kendime getirdi.hayatta en çok sevdiğim insan ölmüştü ve ben yaşıyodum.o günden beridir aklımdan hiç çıkmadı.beni çok sevdiğini hatırladım hep,6 sene bana baktığını,geceleri kalkıp sütümü ısıttığını hatırladım.bi gün bile olsun beni kırmadığını hatırladım.onu her düşündüğüde ağladığımı hatırladım.o benim için çok farklıydı.ve şuan yanımda olmadısı herşeyden çok isterdim.belki şu an beni görüyodur yada duyuyodur.seni çok seviyorum dedecim!4 senedir değişmedi.hiçte değişmicek.
    7 ...
  18. 109.
  19. bugün aldım acı haberini...
    gurbet bir kez daha vurdu beni gönlümden..
    son kez sarılıp, son gez göremedim mübarek yüzünü...

    bir çınar devrildi bugün..
    107 yıl 108 olamadı..
    kendinle beraber götürdün tarihi..
    düğüm düğüm kelimeler boğazımda,
    ağlayan torunun yutkunamadı...
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük