küçükken başıma gelen travmatik olaydır. normalde işi üslenen insanın yani annenin evde olmamasıyla dedenin: oğlum gel buraya diye bağırmasıyla başlayan olay dizisidir. lakin şu şekilde gelişir.
ele tırnak makası alınır, nasırlaşmış ayaklar yüzünden "hırst hırst" diye ince çoraplar çıkarılır. çoraplar kokusundan kaynaklı uzağa fırlatılır. o sırada gözler ayak parmaklarına gider. insanın içinden kaçmak gelir ancak vicdanın ve azarlanma korkun buna el vermemektedir. arıdından sanki yıllardır kesilmemiş gibi uzun tırnakları ayağı ellemeden kesmeye başlarsın. ancak dede laf eder. tut öbür elinle diye. tombul, nasırlı, sert, varisli ayağı ellersin, tırnağı kesmeye başlarsın. gelişi güzel kestiğinde "olmadı onun köşeleri kaldı bak" gibisinden laflarla yaklaşık bi saatini bu işe adarsın. kendi tırnağın olmadığından vede katır tırnağı gibi olduklarından kanatmaktan, derin kesmekten korkarsın. ucuz atlatırsın. işin bittikten sonra dede yağlı elleriyle başını okşar. banyoya koşarsın. yaklaşık yarım saat 3 yada 4 kere ellerini sabunlar sabunlar tekrar yıkarsın..
sonradan ise bu olay travmatik bir anı olarak bilinçaltına işler. ve tırnaklarının uzadığını gördüğünde hep o olay aklına gelir. *
kesilen tırnak gözleri görmeyen dedenin tırnağıysa hafızanızda tatlı hatıralar bırakabilir bu hadise. özellikle çok sevdiğiniz dedeciğinizi kaybettiğinizde keşke yaşasaydı da yine tırnaklarını ben kesseydim dersiniz. ayrıca bunu yapan bu da yaptı;
(bkz: babaanneyi yıkamak)