oku olum oku, okumayanın halini görüyorsun sende öyle olma. sadece dedem söylemiyordu nerdeyse sülalemdeki herkes söylüyordu. hep aynı cevabı vermekten bıktım "evet".
He bir de akşam eve geç kaldığımda arayıp;
-nerdesin? Anarşi var dışarda çabuk eve gel.
Demesi.
Son olarak; 50 yaşında evlen ama anlaştığın kişiyle evlen. Bana bunu(babannem) zorla verdiler. Dayımı kıramadım aldım kızını, ben gayfede oyun oynarken nişanlamışlar beni.
hastanede ameliyat olmayı beklerken çıtı pıtı bir hemşire insülin iğnesini getirmişti ve işi bitince geri iğne setini geri getirmemizi söylemişti. dememin insülin iğnesi ile işi bitince iğneyi hemşireye kendisinin götüreceğini söylemişti. dayımla durumu anlayıp da bıyık altından gülerek "dede sen zahmet etme, ben götürürürm. hem benim yaşım hemşirenin yaşıyla nerdeyse aynı, senle ne kadar istesen de evlenmez o" deyince o süper ötesi yorumunu patlatmıştı:
- namıssız.
bir gün simavna kadısıoğlu şeyh bedreddin'in mezarını ziyaret etmeye gittik böyle duamızı falan ettik o sırada patlattı dedem:
"Sizlere sesleniyorum, insancıklar, yaşamın salakları, dövülen, haraca bağlanan, ezelden beri terleyenler, sizi uyarıyorum, bu dünyanın kodamanları sizi sevmeye başladıklarında, bilin ki sizi savaş salamına çevireceklerdir... Bu kesin bir işarettir... Asla şaşmaz."
bak evlat,
at olup koşmayan, silah olup atmayan, karı olup vermeyen yoktur, yani diyom ki, uçmayı bilirsen olursun pilot, yanaşmayı bilirsen, iner sana her külot.
kuzenimle ben hastanede sünnet olmuştuk evde acıdan ağlıyoduk çok küçükken dedem de içeriden bu orospu çocuğu doktor çocukları ağlatıp ağlatıp yolluyo demişti.
dellendirmiştim rahmetliyi. 'heyvan oğlu heyvan' diye bağırmıştı. ah be dedem her bu lafı duyduğumda seni hatırlıyorum. keşke hayatta olsaydın. mekanın cennet olsun dedem.