baba evinde büyümekten daha zevklidir...
her sabah kızarmış ekmek kokusu ve türk sanat müziğiyle uyandırılmaktır.
ilk terbiyeyi ve görgüyü eski istanbul hanfendisi olan babaaneden almaktır.
civcivleri renkten renge boyayıp, tavuk olduklarında onları kesmek isteyen dede kişisine bin naz yapıp tavukların eceliyle ölmesini beklemektir.
bir çiçeğin akşam ezanını duyunca açılmasını izlemek ve allah'a bir kez daha inanmaktır.
ve en çok hoşuma giden; dedeyle oyun oynamaktır...*
(bkz: en son ajans haberlerini izlemek)
ertesi gün,arkadaşların yanında ajans haberlerinden bahsedip durmak! ne diyor bu diye arkadaşlarının sana şaşkın şaşkın bakması...anlaşılamamak... **
Dedeyle geçirilen eski zamanları hatırlatır, değirmende buğday öğütürken un zerrelerinin havada uçuşması, üstümün bembeyaz un olması, o güzel mis gibi öğütülmüş un kokusu, değirmenin devinimli su çarkının sesinin hala kulağımda çınlaması. Dedemle çuvalları alıp köprüden geçerken elimi tutması.. Bana sarılıp alnımdan öpmesi..Hepsi kayıp zamanlarda kaldı, dedemin gülüşü, ağlaması..