kırılan kafaların bebeklere, çocuklara, yaşlılara ait olduğu bir katliamda görev alan bir dedenin torunu olmak demektir.
o dedenin ders verici hikayeleri de bir bebek en çabuk nasıl öldürülür, bir kadının karnından bebeği nasıl çıkartılır gibi ders verici(!) hikayelerse de sorunlu bir çocukluk ve yetişkinlik dönemi geçirmek normaldir. böyle entryler çıkabilir.
aklıma bir fıkra geldi şimdi. dedesi torununa savaş anılarını anlatır. der ki sevgili torunum, bir tepeyi geçtik ve karşımıza düşman askerleri çıktı. sayıca bizim 3 mislimizdi bunlar. komutanları bir elçi gönderdi bize. mesajı şuydu: askerlerim 3 aydır burdalar ve hiç cinsel ilişkiye girmediler bu kadar sürede. şimdi ya hepinizi sırayla skmelerine izin verirsiniz ya da hepinizi öldürürüz!! bunu dinleyen torun heyecanlanır ve dayanamayarak sorar: sonra ne oldu dedecim sonra ne oldu?
dede derin bir nefes çeker ve şöyle der: sonra hepimizi öldürdüler evladım. hepimizi öldürdüler...
tabiiki hepsi kötü değildi, sanmıyorum ordaki şeyleri gururla anlatabileccek bir asker olsun.
bir torunun ,dedesinin insan öldürmesiyle gurur duyması anlamına gelir aynı zamanda bu hede.
şimdi düşünüyorum da hangi savaşta olursa olsun,dedemin başka birinin hayatına kast etmesi beni çok üzerdi.bununla asla gurur duyamazdım.düşünsene elinden tutup bakkala şeker almaya gittiğin adam seneler önce birinin canını almış.
dersim bir isyan değil katliamdır,bunu 150 entrydir söylüyorum o ayrı.ama insan birşeyi savunacaksa da en azından katil olmakla övünmemeli diye düşünüyorum.ne zaman unuttuk 'insan' kelimesinin anlamını.
masum kadınları ve çocukları mağaralarda öldüren işkence eden bir dedeyse, böyle bir dölden geldiği için kişi dedesinden utanmalıdır. utanmadan arlanmadan "isyan" diyorlarsa zaten bu zihniyetten hiç bir cacık olmayacağı bellidir. bu zihniyetteki insanlar yenilmeye mahkumdur. yenilecektirde.
yezidin torunu olup bunu gururla söylemektir. savunmasıyla geleceğin potansiyel yezidi olduğunu haber verir . bilseydi yezid 100 yıl sonra yediği halttan sonra insanlar onun adını şeytan ile bir görecek yapar mıydı acaba diye insanı düşündürten o subay dedenin de yezid gibi 100-200 yıl sonra yezidlik makamına ulaşacağı makam
olayları olduğu zamanda değerlendirilmesi gerekir. Şu anda tunceli'de askerlerimizin yüzüne tüküren köylülere askerlerimiz dokunmuyor(gerçi bana kalsa süngüyle öldürürdüm hepsini mermiye yazık bunlara sıkılan). Asker emir eridir. Vur derse komutan vurur. Bu kadar basit. gurur duyma meselesine gelince: Dedem devlet için çalışan bir subaydı ve emirleri uyguladı diyen birine kim ne diyebilir? Devlet düşmanlarını öldürürken sizleri bilmem benim elim titremez kadın yaşlı da ayırt etmem.
bir insan asla dedesinden utanç duymamalıdır ama yaptıklarıyla övünmek gibi bir yanılgıya da düşmemelidir. zira sen akıl sahibi bir adamsındır. yoksa deden günde 3 vakit sıçardı diye boktan gururlanacak mısın?
dersim ayaklanması öncesinde ve sonrasında haince öldürülen gariban erlerin intikamını almış bir dedeye teşekkür borcu olmak demektir. tunceli 1990 larda istiklal marşı çalan askeri bandoya bomba atılan yerdir.
vefat ettiyse mekanı cennet olacak dedenin subay olması durumudur. etmediyse de elleri dert görmesin, yüce insandır. allah uzun ömürler versin. köpeklere inat yaşasın silahlı kuvvetler.
muhtemelen dedenin sana anlatmaktan utanacağı kadar vahşeti görmüş ve yaşamış olmasıdır.
bir devlet elbette isyan durumlarında vaziyet ve tedbir alacaktır ama resmi rakamlara göre 13000 kişinin öldürülmüş olması isyan bastırmanın çok ötesindedir ve muhtemelen savunanların bilse savunamayacağı pek çok ayrıntıyı da kapsamaktadır.
kahraman dede ile gurur duymak için bir nedendir, ulusal kurtuluş ve bağımsızlık sonrası iç kalkışmalarına karşı verilen mücadelenin bir neferi olduğundan. ve fekat isyan bastırılırken yılanın başını tam manası ile ezemekdiklerindendir ki yöre halkına da zarar veren ayrılıkçı, türk(iye) düşmanı yapılanma anılan isyan sonrası tüm ayaklanma ve teşebbüslerinde yer almaktadır.
