"gurbet benim icimdedir" o kadar iyi verilmis ki.. magraben bir cezayirli tanımıstım. yani cezayir in azınlıgından. bana demisti ki "fransa da beni arapsın diye asagılıyorlar, cezayir'de magrabensin diye.. hicbir yere ait olamıyorum.."
tam da bunun filmidir dedemin insanları.. istiklal marsını katiyen yarıda bırakmayacak kadar vatan sevgisiyle dolu olup sinirlendiginde yununca kufredecek kadar karmasık insanların filmidir. o kadar guzel bir is cıkarmıslar ki.. filmin aglatmadıgı kısmına da katılmıyorum. ben hungur hungur birkac yerde agladım.
dede figuru sahane bir figur. guclu, keyifli, neseli, guleryuzlu, iyicil, yardımsever, sosyal, humanist, kibar, saygılı.. filmde de dedikleri gibi "bu dunya icin fazla nazik.." zaten bu dunyada kendini fazlalık gibi hissetmesi hep bu fazla inceliginden olmadı mı?
yanına aldıgı cırak cocuga taptım. nasıl bir saflık, mertlik, guzelliktir o cocuktaki? nasıl bir insan sevgisi doluluktur? kız kardesine diger ona uzunca sure ters davranan cocuk icin, ozan icin "o da senin abin" demis ya, bittim orada.. nasıl bir ici temizliktir bu? fransızların dedigi gibi sanırım: "iyilik er ya da gec karsı tarafta da iyiligi dogurur.." ne olur oyle olsun. sırf filmlere has olmasın boyle seyler..
"vatanı satıyorlar.. vatanı satıyorlar.. herkes nereye saklandı?"
"deli degil o. aklı farklı calısıyor.."
"senin kalbin kotu cocuk.. kalbini duzelt."
"metafor nedir?"
"valizleri sevmem. ayrılık getirirler.."
ve su an aklımda kalmamıs onlarca guzel detay.
dedenin denize attıgı mesaj sisesi yunan kıyılarına ulastı ya orada gulumsedim ben.
guzel insanların isleri rast gidermis derler.
hem hayatın gizli bir dengesi var.
--- spoiler ---
cok yasa cagan ırmak.
bu ulkedeki en sevdigim yonetmen olacaksın.
Egenin yazında çekilmiş filmlerin çoğu güzeldir ama bu filmlerle ilgili bir güzellik değildir egenin kendi güzelliğiyle alakalıdır.
Mesela dedemin insanları gibi.
belki daha önce yazılmıştır ama filmdeki en güzel sahne şahsımca ;
çocuğun gaza gelip istiklal marşına başlaması ve babasından tokat yeyip odasına gittikten sonra dedesinin marşı devam ettirmesinin akabinde eve gelen komşunun neyi kutluyoruz demesi.
şimdi bir sürü it anlamaz bu istiklal marşını izmir marşını falan. o zamanlar dedeleri genelde yabancı gemiler ile yurt dışına kaçtıkları için istiklal marşı veya izmir marşı veya onuncu yıl marşının bizim için nasıl değerli olduğunu hiçbir zaman anlamayacaklar.
Yönetmenliğini çağan ırmağın yaptığı bir dram filmi.filmde en göze çarpan karakter çetin tekindor olmuş büründüğü karaktere yakışır bir hal almış rum aksanını çok iyi doğaçlamış.Filmde 1980' li yılların izmirini anlatıyor.sosyal hayat ve aile kültürüne ağırlık verilmiş. filmi izlerken o dönemde yaşayan ozan olmayı çok isterdim iyi bir aile,mahalle kültürünün yoğun olduğu bir dönem kalabalık bir aile anneanne ve dedeyle birlkte olma vs durumlar. insnların azla yetinip mutlu olduğu dönemleri ele almış tarihsel bir durumda söz konusuydu mübadele dönemi de ele alınmış çoçukluğu giritte yaşayan mehmet beyin mübadele yüzünden ailesiyle izmire göçü ve mehmet beyin giritteki yaşadığı anılara özlemin anlatılıyordu. En beğendiğim sahne şuydu: mehmet bey ne zaman giriti özlese bir yazı yazar sarıp şişenin içine yerleştirip denize yolluyor sonra da diyor ki belki bu notum şuan bizim giritteki evmizde yaşayan bir aileye gider diyor o sahne hoşuma gitmişti filmin sonunda dediği oluyr kendisi öldükten yakın zaman sonra eski evlerinde yaşayan aileden bir kişi cvp veriyor. Bu tarz filmlerin sık sık olması lazm değerlerin kaybolduğu bir dönemde yaşdığmız için bu tarz filmler bizleri içmizde sakladığımız kültürümüzü hatırlatıyor. Filmde geçen güzel bir söz vardı :" Bavulları hiç sevmiyorum efendim. Çok hüzünlü şeyler. Hep geri dönüp gitmeyi hatırlatırlar."
halen izlemeyenler için anektot düşmek gerekirse babam ve oğlumdan güzel olmayan filmdir. şahsi fikrim. çetin tekindor oyunculuğunu yine konuşturdu orası ayrı ama çokta abartılacak bir film degil.
verdiği mesajı son zamanlarda çokça düşünüyordum zaten. geçmişte yaşanan olayların peşine takılıp bir asrı düşman olarak geçirmek kime ne fayda sağladı? dünyada kötü ırklar, kötü mezhepler, kötü ülkeler yoktur. kötü insanlar vardır sadece.
ayrıca filmin çekildiği yerler çok güzel. çocukluğumu bozkırda geçirmiş biri olarak ozana imrendim doğrusu.
her izlediğimde duygulanır ve bir hüzün çöker üzerime. insanların insan olduğundan dolayı değil, kimliklerinden dolayı saygınlık ya da hakarete maruz kaldığını filmde çok güzel örnekle açıklamış
--spoiler--
hele ki farklı etnik kimlikten oluşan birbirine kavgalı zıt çocukları bir araya getirerek denize götüren bi dede halini almış çetin tekindor. *
--spoiler--
Çağan ırmak gerçekten iyi iş çıkarmış. Fakat bazı ikiyüzlü hümanist sevgi pıtırcıklarının sandığı gibi azınlıkların kadirşinas olduklarını değil, türkler için "defolun, cehenneme gidin pis türkler!" diyerek dağdan gelip bağdakini kovan yapıda olduklarını göstermiş. Mübadele sırasında gemi yolculuğunda bebeğin, yani mustafa'nın tifodan ölmesi ve bebeği denize atmak zorunda kalmaları beni sinemada hıçkıra hıçkıra ağlattı.
O sonda mektup ve yunan rakısı gönderen kadın onların yerleşmeye gelmeyeceklerini biliyordu. Ufaklık büyüyüp girit'e gittiğinde oradaki yunanların "türkler dostumuzdur" edebiyatı yapmaları ise, güçlü olanla iyi geçinme çabasıdır. Türkler savaşta ve hemen sonrasında güçsüz durumdayken düşman olanların, biz tekrar eski gücümüze kavuşunca nasıl sırnaştıklarını göstermesi bakımından güzel olmuş. Çağan ırmak akıllı adam. Sağ gösterip sol vurarak vermek istediği asıl mesajı satır aralarına gizlemiş. Yoksa yunanlar "türkler bizi kötü gösteriyorlar" diye sağda solda zırlarlardı.
Unutmadan, dedesi girit göçmeni olduğu için çocuğun rum muamelesi görmesini ve bu konuda içindeki yarayı çok iyi anlıyorum. türk Muhacir çocukları öz vatanlarında sığıntı muamelesi görmenin ne demek olduğunu bilirler. istiklal marşı okuması, "biz türk'üz, türk!" diye isyan etmesi, uğradığı haksızlıklar nedeniyle agresif olması ve içlenince ege ağzıyla "ben napem" diye ağlaması muazzam olmuş.
Ve tabii ki dede rolündeki çetin tekindor. En duygulandığım sahne; sofrada bütün aile ve eş dostla akşam yemeği yerken girit'te olup bitenleri anlatırken, çektiği acıları gülerek ve naifçe kahkaha atarak gizlemeye çalışmasıydı. Bu da yine türk gururunun göstergesi. Bir karapapak türkü olarak Ben daha başımıza gelenleri anlatırken başkalarının yanında gözlerimin dolduğunu bile hatırlamam. Çok hüzünlenirsem öyle gülerim. dede ve torundan kendimde çok şey buldum.
Hayatımda seyrettiğim en anlamlı ve güzel filmlerden biri.
yine bir çağan ırmak başarısı... hele çetin tekindor'un yine tatlı oyunculuğu ve yine başarı üstü başarı. babacan tavrıyla, aile reisi kavramını taşıyan böyle güzel insanı oynatmak başlı başına en güzel tercihtir bence.
darbeyle gelen ukala, sevimsiz, heyecanlı ve tecrübesiz bir belediye başkanı
insanlığı dil, din, ırk, genç yaşlı ayrımı gözetmeksizin öğretmeye çalışan güzel kalpli bir ihtiyar
trakyalıların evlerinde * edilen kötü ama tatlı küfürler
insanları bölenlerin aslında birbiri değil, siyasiler olduğu mesajı tekrar tekrar verildi ve güzel de oldu
ülkemizde bulunan azınlık yabancı milletlerin (yunan, ermeni, yahudi) ne kadar kadirşinas insanlar olduğunu bir kez daha anladım.
eskiden babam hep söylerdi ve hala da söyler; ülkemizdeki azınlık yabancı milletler fazlasıyla kibar, insan canlısı ve hiçbir şekilde kul hakkı yemezler. senin milletin yer ama onlar yemez oğlum derdi... bunu filmde daha iyi anladım.
kanımca çağan ırmak'ın en başarılı filmi. çetin tekindor'un her zamanki gibi ustalığını konuşturduğu, yiğit özşener'in ne kadar iyi bir yan karakter oyuncusu olduğunu gösteren, gökçe bahadır'ın ileride en çok aranan kadın oyuncu olacağının kanıtı olan, her izlenişinde yine içlere dokunan filmdir.