dede

    51.
  1. baba, ana, kardeş sevgilerinden farklıdır, hepsinden. özellikle dedeniz benim dedem kadar mükemmelse...

    4-5 sene önce. dedemle evde tek başımaydım. karnım açtı, mutfağa gidiyordum. dedem durdurdu beni "nereye gidiyorsun" diye, "mutfağa gidiyorum yemek hazırlayacağım" dedim. hemen "sen şuraya otur bi oğlum" diyip beni kovdu oradan, içeri girdi. yaklaşık iki dakika sonra odadan, bir elinde tost, bi elinde taze sıkılmış portakal suyu(onun özel bir makinesi vardı) vardı ve yüzünde gülücükle "bak oğlum sana ne hazırladım" diye çıktı. bembeyaz saçları, tombul suratı. yemek yerken her saniye beni izledi, yemeğim bitince "doydun mu oğlum?" dedi, "eline sağlık dedem" dedim. gözlerindeki mutluluğu okuyabildim o an, sonra televizyonu izledi gene.

    daha çok anım var kendisine. bu anlatmaya dayanabildiğim 2-3 tanesinden biri. bana hiç "torunum" demezdi. hep "oğlum" derdi. yaklaşık 20 tane torunu vardı, hepsine bayramları onar milyon verirdi, öyle bir çocuk sevgisi vardıki içinde... kalbi o kadar büyüktüki... torunlarının doğum günleri, hakkındaki her şey bir defterde yazılıydı. doğum günümüz, karne günümüz, hepsinde arardı bizi. kalbi o kadar büyüktüki... komşunun oğluna çilek yedirirdi, onu severdi, dede sevgisini ona tattırdı. kalbindeki sevgi çok büyüktü, ama çok narindi. 80 yaşında olmasına rağmen bir kere arkadaşının cenazesine geldi. daha da hiç gidemedi... yüreği dayanamazdı canım benim... 1975'ten beri günlük tutardı, her şeyini oraya yazardı dedem. bizi bile. hepimizin resmini bir tabloda topladı(torunları, oğulları)... her gün o resimleri izlerdi oturup.

    çok yardımseverdi. cemaatin çektikleri sıkıntı yüzünden, o köye cami yapılmasında çok büyük bir katkı sağladı. bir okula kalörifer yaptırdı, yurttaki çocuklara battaniyeler aldı... dedim ya, canımın içi, o kadar büyüktüki kalbi, sevgisi, bize yetip artıyordu, geri kalanını herkese dağıtıyordu. bir asker kadar disiplinliydi, ama bir çocuk gibi yumuşak kalpliydi. bize hiç kıyamazdı, bizim mutluluğumuz kadar mutlu eden bir şey yoktu benim canım dedemi.

    çok onurluydu. insanların kendisini hastanede görmesine üzülürdü. dünürü(ayrıca dünürü benim diğer öz dedem olur) yanına geldiğinde, kendisi odasında cama dönük yatıyordu, dolayısıyla sırtı kapıya dönüktü. işte dedem geldiğinde "kusura bakma dünür, sana sırtım dönük, kalkmak isterdim ama" dedi. sevgi dolu olduğu kadarda kibirliydi, saygısını esirgemezdi koca adam, pamuk adam.

    ölmeden önce son bir kez beni de gördü, zar zor aldığı nefesle "oğlum" dedi, sarıldı bana. diğer sevdiklerine de sarıldı. bu ne demekti? ben göreceğimi gördüm, ben mutluyum... allah ona öyle bir ölüm gösterdiki, herkes imrendi benim canım dedeme, canıma, ciğerime, her şeyime. allah herkese böyle ölüm göstersin, herkesin yolcuğuluğunda yüzü gülsün, benim canımın içi dedem gibi.

    daha yazacağım çok şey var, ama yazamıyorum, yüreğim dayanmıyor bu koca, pamuk adamı daha fazla anlatmaya, huzur içinde yat dedem...
    49 ...
  2. 152.
  3. rahmetli dedem "allahım elden ayaktan düşürmeden canımı hayırlısıyla al." diye dua ederdi her zaman.
    ben anlamlandıramazdım, yazın gittiğimizde köye. bir bana kıymalı yumurta yaptığını hatırlarım.
    bir de biz ankaradayken gecenin ilerleyen saatinde çok uzaktaki köyümüzde vefat ettiği haberini..
    o zamanlar epey küçüğüm. ölümü anlayabilecek bir durumda değilim. 4 yaşındayım işte altı üstü..
    dedem vefat ediyor, babam annem apar topar köye gidiyorlar beni ve 2 ablamı evde bırakıp.
    o zamandan beri babam gece 11 gibi kapatır telefonunu. ne zaman gece bir telefon çalsa dedemin tekrar tekrar vefat ettiği haberini alacağını düşünür belki de. babam güçlü adamdır, bu meseleleri konuşmayız onunla..

    dedemin duası..

    babam çok sonraları anlattı ki, dedemin babası kanser olmuş. dedem sırtında babasını gemiyle karadenizin bir köyünden
    istanbu la götürmüş. tam 3 ay istanbul da hastane hastane dolaşmışlar. dedem gariban. dedem kimsesiz ama babası var yanında. çökmüş adam..ve bir gün kaçınılmaz son.

    aradan yıllar sonra dedem aniden vefat ediyor işte. kalp krizi.
    diyorum bizim ailede var bir duygusallık. kalbe vuruyor hep. kalpten vuruyor bizi. dedem oturduğu sandalyede düşüp vefat ediyor.
    kimseye muhtaç olmadan elden ayaktan düşmeden..

    babam da böyle dua eder.
    ne zaman babamın duasını duysam gözlerim dolar. içimden "baba" derim "bir gün ansızın gideceksen çok kızarım sana." duymaz babam..

    dede, mekanın cennettir inşallah..
    8 ...
  4. 2.
  5. çoğu bebeğin ilk kelimelerinden biri.
    7 ...
  6. 67.
  7. dün gece tüm aileyi yanına toplayıp ağlayarak herkese ayrı ayrı dualar edip vedalaşan adam, dedem. hayatımın en kıymetlilerinden biri. dinç, sağlam, akıllı...öleceğini hissetmiş olacak ki yapmış tüm planını gidişe göre, hem ağlıyor hem gitmeyi bekliyor ve vasiyet ediyor cenazede sakın hırpalamayın kendinizi, sağlam durun, diye...
    yanından ayrılırken eve gelmek için; son kez öpüyorum seni dedi, dedeni sakın unutma, bahtın, yolun hep açık olsun...sende dedene yolun açık olsun de, dedi...
    dedem, kıymetlim... şimdi çalıştığım yerde, ağlaya ağlaya, elimde telefon ya kötü bir haber gelirse diye bekliyorum...yokluğuna hazırlıyorum kendimi...olmuyor...
    ölüm çok gerçek ve herkes için evet ama sen hep varsın, dedem...pamuğum...kıymetlim...
    geçmiyor gözlerimin yaşı...
    5 ...
  8. 8.
  9. tek paylaşımınız bayramdaki şeker ve harçlık faslı olmadığı vakit kaybıyla büyük yıkıma uğrayacağınız güzel insan. benim başıma geldi, dostum olarak gördüğüm biricik dedemi kaybettim, onunla çok şey paylaşırdık, çok şey konuşurduk, hatta daha ona soracağım danışacağım birçok konu ve göstermek istediğim onu mutlu etmek istediğim başarılar vardı. ne diyeyim belki o malum diyarlardan görür belki de. nur içinde yatması hayatım boyunca en büyük dileklerimden biri olarak kalacak.
    5 ...
  10. 29.
  11. 1990'lara kadar doğan çocuklara aileler tarafından erkek çocuğa adı konulan insan...

    --spoiler--
    aynı ismi taşımaktan gurur duyduğum o adam, köy kahvesinin önünde bir elinde baston bir elinde birinci sıgarası ile dağ gibi oturan o adamla aynı ismi taşımak...

    aslında aynı olan sadece isimlerimiz de değil, o da zayıftı benim gibi, o da sıgara tiryakisi, alkol onda da vardı hem de olduğundan fazla... çok garip ikimiz de aynı hastane de tedavi görmüştük sadece bloklar farklıydı...

    şimdi bunları düşününce aklıma geldi yoksa sonumuz da mı aynı olacak?...

    onun çöküşünü gören ben de mi öyle çökeceğim yoksa ve bunu izleyen biri daha olacak mı?

    aylarca yatılan bir hastane, bitmiş bir ciger ve yanında seni son anına kadar bırakmayacağına yemin etmiş bir kadın...

    eğer öyle bir kadın olacaksa yanımda bende onun gibi ölmek isterdim... olurmu ki öyle bir kadın? hani onu sırtında taşıma vefasını göstermiş bir kadın? neden olmasın ki? ya da öyle bir kadın varken onu yalnız bırakmak vefasızlık olmazmıydı? ne garip senin gibi ölmek isterken seni koruyan gibi birini de arzulamak...

    ama bir şartla öyle ölmek isteyebilirdim, torunlarıma daha çok doymuş halde...

    tabiki benim seni gördüğüm gibi torunlarımın beni görmesini istemem... ne gerek var de mi benim seni hatırladığım gibi onlarında beni öyle bilmelerine, hatırlamalarına...

    şimdi düşündüm de senle aynı ölmek isterdim, bunu gerçekten çok isterdim...

    hatırlayamazken seni ve o anı beni kucağına alıp belki günümüz de bencillik olarak adlandırılan şeyi yapan, kendi ismini bana veren insanla senle aynı sonu paylaşmak, bu bir mucize olsa gerek... *
    --spoiler--
    5 ...
  12. 1.
  13. 45.
  14. çocukluğumun en güzel yanı,
    hatırladğım en güzel anıların esas kahramanı,
    bana değerli olduğumu hissettiren güzel insan,
    torunu olduğum için hep gururlandığım,
    bana çok erken hoşcakal diyen
    dedem...
    4 ...
  15. 145.
  16. herkesin dedesi kendine özeldir. kimisinin mizahı , kimisinin küfrü , kimisinin zekası..

    Benim dedem de çok akıllı bir insandı dostlar, çiftçiydi emekçiydi..

    küçükken babamdan hep bisiklet isterdim.. önce karneyi 'eğitimimi' koşul olarak sundu..

    tabi karne iyi geldi çünkü bir bisikletim olacaktı..

    Sonraki koşulu gel dedi tarlaya çalışacaksın kendi paranla alacaksın bisikletini..

    Ona da tamam dedim. Biraz uyanık bir çocuktum.. hehe emeğimle aldırmaya

    çalışıyor ki değerini daha iyi anlayabileyim diye.

    iki hafta aralıksız çalıştım fakat istediğim paraya bir türlü ulaşamadım.. Çünkü

    buğday fiyatları yerlerdeydi.. ( gerçi hala yerlerde )

    Bir gün dedem geldi tarlaya 'ya dede keşke buğday ın fiyatı artsa hem

    ben bisikletime erken kavuşurum hem siz de zengin olursunuz' dedim. Dedem

    hafifçe gülümsedi ve dedi ki oğlum buğdayın fiyatı artarsa ekmeğin de fiyatı artar..

    velhasıl o gün o lafı çok anlamamıştım. çalışmış ve bisikletimi almıştım.. o gün önemli olan buydu benim için.

    bugün ne demek istediğini çok iyi anlıyorum. Nur içinde yat kendinden çok

    insanları düşünen aslan dedem.
    4 ...
  17. 18.
  18. ailenin en yaşlı ve de sevecen, duygusal, huysuz ferdi.. seni seviyorum..

    güzel dede, tatlı dede, pamuk saçlı canım dede... şimdi ameliyattasın.. bense evde kardeşimle olmak zorundayım.. çünkü o küçük.. ama seni seviyorum dedem.. dualarım da seninle.. 1 hafta içinde 3. kez oluyorsun ameliyat.. 3. kez beyin kanaması geçiriyorsun.. ben burdan sana kuran da okuyorum.. hepsi sana canım dede, hemen iyileş kendine gel diye.. sen yoğun bakımda bizi sordun, boğazını deldiler, konuşamıyorsun, biz burdayız dedem. herkes burda.. kapının önünde seni bekleyen, sana dualar eden neredeyse 150 kişi var.. hepsi senin ailen canım dedem.. hepimiz.. hemen çık, gel.. hepimiz özledik, herkes ağlıyor. kızların perişan.. oğulların güçlü görünmeye çalışıyor, ama hepsi bitmiş.. damatların ve gelinlerin de sana ağlıyor.. eşin boş boş bakıyor, sevgililer günün kutlu olsun diyor.. bunu da atlat canım dede, yine yanına gelip elini öpelim, yine reklamlarda bile duygulanıp ağla ve bizi güldür.. yine her şeye muhalefet olup bizi çileden çıkar, sonra da gülüp hepimizi baştan çıkar.. çok özledik dedem. yeter ki bir an önce kavuşalım.. sağlığınla.. allah seni muhtaç etmesin.. sana acı çektirmesin.. canım dede..
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük