1990'lara kadar doğan çocuklara aileler tarafından erkek çocuğa adı konulan insan...
--spoiler--
aynı ismi taşımaktan gurur duyduğum o adam, köy kahvesinin önünde bir elinde baston bir elinde birinci sıgarası ile dağ gibi oturan o adamla aynı ismi taşımak...
aslında aynı olan sadece isimlerimiz de değil, o da zayıftı benim gibi, o da sıgara tiryakisi, alkol onda da vardı hem de olduğundan fazla... çok garip ikimiz de aynı hastane de tedavi görmüştük sadece bloklar farklıydı...
şimdi bunları düşününce aklıma geldi yoksa sonumuz da mı aynı olacak?...
onun çöküşünü gören ben de mi öyle çökeceğim yoksa ve bunu izleyen biri daha olacak mı?
aylarca yatılan bir hastane, bitmiş bir ciger ve yanında seni son anına kadar bırakmayacağına yemin etmiş bir kadın...
eğer öyle bir kadın olacaksa yanımda bende onun gibi ölmek isterdim... olurmu ki öyle bir kadın? hani onu sırtında taşıma vefasını göstermiş bir kadın? neden olmasın ki? ya da öyle bir kadın varken onu yalnız bırakmak vefasızlık olmazmıydı? ne garip senin gibi ölmek isterken seni koruyan gibi birini de arzulamak...
ama bir şartla öyle ölmek isteyebilirdim, torunlarıma daha çok doymuş halde...
tabiki benim seni gördüğüm gibi torunlarımın beni görmesini istemem... ne gerek var de mi benim seni hatırladığım gibi onlarında beni öyle bilmelerine, hatırlamalarına...
şimdi düşündüm de senle aynı ölmek isterdim, bunu gerçekten çok isterdim...
hatırlayamazken seni ve o anı beni kucağına alıp belki günümüz de bencillik olarak adlandırılan şeyi yapan, kendi ismini bana veren insanla senle aynı sonu paylaşmak, bu bir mucize olsa gerek... *
--spoiler--
özlediğim insan. kalk be dede bak sizinkiler sergeni aldı bizimkilerde artık 3. ligde değil süper ligteyiz doğru ya sen süper lig ne diyeceksin artık değiştirdiler dede 1. lig süper lig oldu. sen gittikten sonra orada maç izlemekte zevk vermiyor dede giderken bana bayrak alan olmadıktan sonra gol olduğunda beni omuzlarına alan olmadıktan sonra devre arasında bana simit meyve suyu alan olmadıktan sonra ben napıyım kırmızı şimşekleri ama geçen gittim dede maçlarına hemde play-off final maçına görsen dede senin anlattıkların gibiydi tribünleri sanki amigo orhan yönetiyordu ve sanki sende yanımdaydın dede maç bittiğinde herkes sevinçten ağlıyordu ama ben seni özlediğim için. sensiz napıyım ben kırmızı şimşekleri sensiz napıyım ben eskişehiri zaten fazlada gitmiyorum artık sadece 3 eylül de geliyorum kimseye haber vermeden sadece senin yanına geliyorum sadece senin için geliyorum benim kıymetlime sahip çıkamamış şehre kırmızı şimşeklere...
"tanrım bir daha hasta olmasın" derken yine hastane odasında ziyaret etmek zorunda kalınan canımın en güzel parçası. kalmakla gitmek arasında bir çizgi var sanırım ve o çizginin tam üstünde dedem. kararsız sanki. "gidersem rahatlarım" diyor ya bize bakınca da kalmak istediğini anlatıyor o güzelim mavi gözleriyle. dün o güçsüz elleriyle elimi tutuncaya kadar gidecek sanmıştım ya sımsıkı tutunuyormuş meğer hayata. elimi tutuşundan anladım. kendimizi yokluğuna alıştırmamız gerektiğini söyledi doktorun. sen varken ben kendimi yokluğuna nasıl alıştırırım? ihtimali bile kötü. ne olur gitme!
mühim insan (!) tuğba ekinci'nin bi şarkısının adı
buyrun sözleri(ne gerek varsa)
sakladığın bir şeyler var
gülüyorsun sinsi sinsi
hayatında biri mi var
itiraf et en iyisi
doğru söyle sana kızmam
kader derim hiç bozulmam
seninkinden kısa sürer
yeni bir sevgili bulmam
sallasam elimi
bulurum ellisini
bana deden bile hasta
sen düşün gerisini
artık bu şarkıyı yazan insanın nasıl bir aile ve aşk hayatı varsa.. bence incelenmeye açık bir konudur..her neyse. e ben neden yazdım ki şimdi bunu? neyse sözün kısası bu isimde bir şarkı mevcuttur
izmirli davul üstadı. gerçek ismi ilhan özdeniz. davul çalışını bir kere olsun dinlemenizi tavsiye ederim. ayrıca son olarak fusion ve groove tarzı ile ilgileniyor diye duymuştum.
çoğu insanın en az babası kadar çok sevdiği, değer verdiği, kucağına oturunca huzur bulduğu kişidir. kimi insanınsa, hayatını değiştirmiş biridir dede. hayata daha olgun bakabilmeyi sağlayan insandır. çok küçükken olgunlaşmayı, büyümeyi öğretmiş insandır. bir dede ne kadar iğrençleşebilir, bunu çoğu insan bilemez. ama bilenler de hayatları boyunca unutamaz. ağır gelir, yaralar. her dede aynı değildir belki ama, öyle şeyler yaşatır ki size, aradan 11 yıl geçse bile, dede lafını duyduğunuzda tüyleriniz diken diken olur. ölümüne tanık olsanız bile, tek bir damla gözyaşı dökemezsiniz. kimse nedenini bilemez. etrafınızdaki insanlar hıçkıra hıçkıra ağlarlar onun için. onu özlerler. ama siz o gittiği için güvende hissedersiniz artık kendinizi. hayatı size böyle iğrenççe göstermiş bile olsa, yıllar sonra ona teşekkür edersiniz.
çocukluğumun en güzel yanı,
hatırladğım en güzel anıların esas kahramanı,
bana değerli olduğumu hissettiren güzel insan,
torunu olduğum için hep gururlandığım,
bana çok erken hoşcakal diyen
dedem...