bi gün özel mesajlaşıyoruz kendisiynen, birbirimizin memele.. pardon, yazılarını görmüşüz, hoşlaşmışız ama açılamıyoruz o zamanlar.
ben: abi meslek neydi senin?
deatly: ya film sektörüyle uğraşıyorum
ben: yönetmensin yani?
deatly: ahahaha. yok, daha ziyade pazarlamasıyla ilgileniy..
ben: anam, pornocu musun yoksa?
deatly: sarışınlısı var esmerlisi var, kısa boylusu var uzun boylusu var, zencisi var japonu var... sen nasıl bişey bakmıştın abi?
uludağ sözlük ün en büyük kazançlarından biridir. yazılarını okumak çok zevk verir. polisiye roman yazsa sorgu sual etmeden alırım. o derece sağlam yazar.
2008 oks ye girecek olan sozluk yazarlari arasında en çok konuşanı bu. aynı sınıftayız. durmadan kendi kendinbe diyalog kuruyor. öğretmene şikayet ettim geçen bunu, geldi cetvelle eline vurdu. sonra bi baktım, bu aolay için de diyalog hazırlıyor. sınavda şansı en az olan kişi o, hiç şüphesiz.
yazarımızın iki türlü çevresi var, bir kısmı daimi şukelalar, bir kısmı ise daimi eksicikler. düşmanın var hacı, sen cinayet hikayeleri falan muhabbete dalmışsın ama biri seni gözüne pis kestirmiş. balıklar da acıkmıştır hani. *
üçlemenin ilk filmi sanırım. ya da üçleme filmlerin ilk filminin yönetmeni. ardından deep ve pulp fiction geliyor. ben de komik olmak istiyorum ben de dördüncü filmi çekmek istiyorum. lütfen ama
küfürlü entry girdim altına
forum/chat tarzı deyü sildiler
çok bozuldum olanlara
daşşak geçip güldüler
bak deatly efendi iyi dinle
iyi hoş yazıyorsun komik çocuksun
ama bu şiirin sonu gelmez deyince
ben de döndüm sana dedim haklısın
şiirin mına koydum detli kardeş
sen hakkını helal et
çok merak ettiysen kimden bahsediyorum
baş harflerine baksana
hihih.
sevgili uludag sozluk halkı. bu başlık altında sizlere seslenmek, dertlerimi paylaşmak ve bunları yaparken bir yandanda burun kıllarımı tırnaklarımla çekmek istiyorum.
sizleri sevmiyorum. seviyorda olabilirim ama ben sevdiğime sevdiğimi söylemem. kimse söylesem hemen şımarıyor. şımaranı da sevmem. bu nedenle sizleri seviyorum ama sevmiyorum diyorum. türk filmlerindeki iyilik misali jönler gibiyimdir karakter olarak. yani sevdiğimide sevmem sevmedeğimide sevmem. kendimi de sevmem ben.
body building zor bir spor. ilk başlandığı zamanlarda vucudun her yeri ağrıyor. bide bi yancı var body salonunda, hangi alete geçsem başıma dikilip o öyle yapılmaz böyle yapılır diyerek şekil atıyor. en yakın zamanda 50 kiloluk dambıllarla kafasını yarmayı düşünüyorum. fakat henüz 50 kiloluk dambılı kaldırabilecek kas yapısına sahip değilim.
o zamana kadar yancı amcanın yardımlarına ihtiyacım var. bu arada şunu söylemeden edemeyeceğim ki body benim için bir yaşam tarzı. başladığımdan bu yana bir gün geçmiş olmasına rağmen benimsedim ve özümsedim body felsefesini.
klavyemin arasından her sabah özenle kül çıkarırım. çok fazla sigara içen biriyim ben ve küllerini bulduğum her yere dağıtırım. bu benim için bir ata sporu. babamda aynı şeyi yapar her daim.
garanti bankasının şifrematiğinden nefret ediyorum. akbankında axess kartından da tiksiniyorum. en sevdiğim şey otobanların kgs kartları. 10 tane kgs kartım var ve her akşam onlara sarılıp yatıyorum. hepsininde içi 31 ytl bakiye ile dolu. bir dahaki aya bakiyelerini 69 ytl yapıcam. yatakta fanteziye her daim açığım.
bu yazı uzun oldu sanırsam bu nedenle fazla okunmuyacak. ama buna rağmen yazıda emeği geçen antidepresan hapıma, soğumuş nescafeme ve sökemediğim sol burun kılıma şimdiden teşekkürü bir borç bilirim. hoşçakalın