1989 yapımı 128 dakikalık komedi/dram kategorili, rahmetli robin williams'sın yer aldığı en şahane film. 8/10 imdb puanına sahip, 16 buçuk milyon bütçe ile çekilmiş, 95 milyondan fazla gişe yapmıştır. Kült mertebesine ulaşmıştır, kitabı ile aynı güzellikte olan nadir filmlerden biridir.
Boş bir kafa ile izleyin. Dolu düşünceleri, sıkıntıları, gelecek kaygısını iki saat bir kenara atın ve öyle izleyin.
Bütün hücrelerinize işlesin film.
Sonrasında hiç bir şey eskisi kadar boş ve salakça gelmeyecek, aldığınız nefesin bile etkisi değişecektir.
Robin dayının yaptığı sayfayı yırtmayı ben yaptırsam millet 'o kadar para verdik ne yırtması hocam seneye yeni gelenlere ikinci elden okuturuz' der. Kısacası Türkiye'de individualism olayları pek sökmez
Kitap 1989'da yayınlanmış ve aynı yıl film haline getirilmiştir.
En iyi Özgün Senaryo Akademi Ödülü'nü almıştır.
Benim dikkatimi çeken şey ise google'a dead poets society veya ölü ozanlar derneği yazdığınızda kitap değil film çıkıyor olması. Özel özel kitabı arattığınızı belirtmelisiniz eğer kitabı bulmak istiyorsanız.
Son olarak;
No matter what anybody tells you, words and ideas can change the world.
(Kim ne söylerse söylesin, sözcükler ve fikirler dünyayı değiştirebilir.)
evet arkadaşlar az önce 3.kez Ölü Ozanlar Derneği'ni izledim ve ne kadar yanlış yaşadığım birkere daha yüzüme vuruldu. sınavdı, yaşam kaygısıydı, gelecek kaygısıydı derken anı yaşamayı unuttuk. sanırım. bu sorun ülke olarak mı yoksa genel bir sorun mu bilmiyorum ama filmi izleyip düşünmenizi rica ediyorum. zaten bu adam ne saçmalıyor faslından geçen günleri sorgulama evresine geçiceksiniz. şimdiden iyi seyirler.
kaç defa izlersem izleyeyim o son sahnesi boğazıma bir düğüm bırakır da öyle gider. muhafazakar eğitim sistemine eleştirilerle dolu çok güzel bir film. bu filmde john keating karakterini canlandıran robin williams'ın ise yakın bir tarihte intihar ederek ölmesi ironik ve üzücü.
1989 yilinda cekilmis ve en ozgun senaryo odulunu almis olan, ezberci egitim sistemini ve aile baskisini elestiren peter weir filmi.
once romani okumak yerine, filmini izledim ve daha sonra romani okudum. romani okudugum zaman da bu kadar bire bir uyarlanmis olmasina oldukca sasirmistim. meger, once filmi cekilmis, daha sonra kitabi basilmis.
yine de, hem romani hem de filmi cok guzeldi. defalarca okuyabilir ve izleyebilirim.
lisede bayan bir ingilizce öğretmenimiz vardı. etkinlik dersinde bize bu filmi izletmişti. tam da bizleri anlatıyordu film ve çok etkilenmiştik sınıf olarak. her gün bu filmin ve karakterlerin kritiğini yapıyorduk aramızda. hocamız ise dönem devam ederken okulumuzdan ayrılmak durumunda kalmıştı.
ve biz onu bütün sınıf olarak ''captain my captain'' nidaları eşliğinde uğurlamıştık okul binasından bahçenin giriş kapısına kadar, bütün okul saf saf bize bakıyordu bu mallar napıyor aq diye. ama bilmiyorlardı ki bu filmin ve o hocamızın bizim içimizde nasıl bir yer ettiğini.
hayatımın filmlerinden biridir. izlemenizi tavsiye ederim. (kitabını okumadım).
Genelde film isimlerini çok kötü çeviriyoruz ama bunu kim düşündüyse "şair" kelimesi yerine "ozan"ı tercih ederek adeta bir aydınlanma yaşamış ve yaşatmış.
“Tıp, hukuk, ticaret, mühendislik, bunlar asil uğraşlardır ve hayatı sürdürmek için gereklidirler. Ama şiir, güzellik, romantizm, sevgi, bunlar hayatta kalmak için yaşadığımız şeylerdir.”