dağılma dönemi osmanlı donanması

entry1 galeri0
    1.
  1. Osmanlı imparatorluğu son dönemlerine gelirken özellikle Abdülaziz döneminde güçlenen Osmanlı donanması II. Abdülhamit döneminde gerekli ilgiyi görmediğinden çağın gerisinde kalmış, bu açığı kapatmak için Almanya, Fransa ve ingiltere'den satın alınan gemiler ile takviyeler yapılmıştır.

    Padişah Abdülaziz, ingiltere gezisinde ingiliz Donanması'nı görmüş ve çok etkilenmişti. Ülkeye geri dönünce hemen yeni bir donanma kurma hazırlıklarına girişti. Ahşap gemilerden oluşan yeni donanmanın o günlerde dünyanın en büyük üçüncü donanması olduğu söylenir. Ama bu donanma herhangi bir stratejiye veya savaş planına göre kurulmadığı için sadece dışarıdan satın alınmış "müzelik gemiler" olarak kalmıştı.

    1876'da tahta geçen II. Abdülhamit döneminde ise Osmanlı donanması padişahın taht kaygıları ve istibdat Dönemi'nin genel yapısı yüzünden yok denilebilecek düzeye indi. Öyle ki Osmanlı donanmasını incelemeye gelen ingiliz Amirallik Birinci Lordu William Palmer Osmanlı Donanması hakkındaki raporunda "donanma diye bir şey yoktu" yazmıştır. Dünyada gemiler evrim geçirip zırhlı gemiler öne çıkarken, Abdülaziz'in donanması Haliç'te çürütülmüştür. Bu dönemde dünyada ilk kez Osmanlı tarafından denenen ve denemelerde başarılı olan zırhlı denizaltılar "Abdülhamid" ve "Abdülmecit" bile Haliç'e terkedilmiştir, yani Osmanlı Devleti önde başladığı denizaltı yarışına I. Dünya Savaşı'nda elinde tek denizaltı bile olmadan devam etmiştir. Donanma komutanı Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa da padişahın istekleri doğrultusunda donanmanın işlevsiz kalmasına ses çıkarmamıştır.

    1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nda donanmanın felâket durumu farkedilmişti. 1897'de savaş başlayınca donanma Haliç'ten Çanakkale'ye doğru halkın önünde bir gösteri yürüyüşü yapacaktı. Daha yürüyüşün başında Mesudiye zırhlısının 8 kazanından 3'ü patladı, Hamidiye'nin makine dairesi su doldu. Donanma, Yeşilköy Feneri açıklarında toplanacaktı, ama çok az yağan yağmur gemilerin yolunu kaybetmesine yol açtı; Hamidiye Çanakkale yerine Lapseki'ye ulaştı, "Hizber" adlı zırhlı duba kayboldu, iki gün sonra imralı adasında kıyıya oturmuş bulundu. Askerler bu gösteri yürüyüşünde üniforma giymeyi akıllarına getiremeyecek kadar yetersizdi.

    (alıntı).

    Donanma komutanı Hasan Hüsnü Paşa ile rekâbet içerisinde olan Akdeniz filosu komutanı Hasan Rami Paşa savaşın bitiminden 15 gün sonra, 21 Haziran 1897'de bir layihâ yazdı. Bu layihâda Osmanlı Devleti'nin bir deniz gücüne ihtiyacı olduğuna vurgu yapılıyor, Yunan donanması'ndaki gemilerin güçleri ve sürâtlerinden bahsediliyordu. ilk olarak 3-4 zırhlı, 2 grup kruvazör, çok sayıda 28 mil hız yapan muhrip, 8-10 torpidobot alınmalıydı. Bunun dışında ise geri kalan yerli gemi ve top üretim sanayiinin daha fazla üzerinde durulmasının masraflı olduğu, yerli üretimden tamamen vazgeçilmesi gerektiği, Avrupa'dan çok daha ucuza gemi ve top alınabileceği anlatılıyordu. Donanma personelinin nasıl yetişeceği hakkında ise herhangi bir öneri yoktu.

    II. Meşrutiyet sonrası ise istanbul'da Donanma Cemiyeti adlı bir dernek kuruldu. Özellikle Yunanistan'ın aldığı, ünlü ve kuvvetli Averoff Kruvazörü, istanbul halkını bu konuda hırslandırmıştır. Cemiyet daha sonra istanbul dışına da yayılmış, hatta padişah V. Mehmet Reşat tarafından sahiplenilmiştir.Toplantılarda, kafelerde donanma için para toplanmıştır. Cemiyet birçok zırhlı ve muhrip almayı başardı.

    Cemiyet, 1913'te ingiltere'ye iki dretnot siparişi verdi. Sultan Osman ve Reşadiye adını alacak bu dretnotlara savaş başladığında ingiltere el koyup "HMS Erin" ve "HMS Agincourt" isimleriyle ingiliz donanmasına kattı. ingiltere'nin bu hareketi büyük tepkiye yol açtı, savaş öncesi ingiliz karşıtlığını yükseltti.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük