pkk ile ilgisi olabileceğinden ya da diğerleri gibi onurlu bir şekilde çatışmaya girmeyip direk teslim olup diğer askerlerinde aklını çelmeye çalışmasından dolayı bu ceza verilebilir. ama bence hala bazı arkadaşlar birşeyi ıskalıyorlar. hala malesef oraya ölmeye gidiyoruz deyip bununla gururlanan arkadaşlarımızı görüyorum. komutanın dolaylı yoldan ölmeden gelmeyin sözlerini milliyetçilik duygusu ve türk ruhu diye adlandıranları görüyorum ve çok üzülüyorum.
şunu bilinki arkadaşlar ortada henüz doğru düzgün elle tutulur bir savaş dahi yokken, devlet büyükleri savaş başlatmaktan saldırmaktan korkup olayı geciktiriyorken, silahı alıp ölüme gitmek malesef bunu üzülerek söylüyorum ama boş yere ölmek gibidir. daha bugün orada pkk ile çatışıp şehit düşen gençlere ağlanıyorsa bu olurkende bir taraftanda devletin en üst tarafında pkk savunuluyorsa orada ters giden birşeyler var demektir, orada bir aptallık var demektir.
ortada net bir savaş yokken, bir ülkenin kıçı ayrı başı ayrı oynuyorken komutanların ve devlet büyüklerinin gençleri doğuya ölüme yollamaları bu ülkenin geri kalmışlığından ve aptallığındandır, bunca yıldır akılla yapamadığımızı güçle ve cesaret ile yapma yoluna gittiğimiz için bunca şehit vermişizdir biz zaten. benim gencim orada çatışırken ve yüzlerce teröristi etkisiz hale getirmeye çabalarken, bunu güçle cesaret ile yapabilirken, bazıları ülkenin en üst koltuklarında bu teröristlerin liderlerini zaptedememektedir.
kesinlikle net olarak şunu söyleyebilirimki eğer biz yine akıl ile yapamadığımızı bu gençlerin üstüne yükleyip bizim mehmetciğimiz cesurdur, güçlüdür mantığı ile halletmeye çalışırsak yine şehitler vermeye devam edeceğiz. bizim mehmetciğimizin güçlü ve cesur olduğu doğrudur, ama hala mehmetciğin emir altında olduğunu ve mantıksız plansız hareketlerle (emirlerle) hayatının baharındaki gençlerin üsttekilerin boşvermişliğindeki bir savaşın eşiğine ölüme yollandıklarınıda unutmayıp bunu gururla karşılamamak gereklidir.
anlayalım be artık arkadaşlar, bizler şehitler ölmez vatan bölünmez, gerekise bin şehit daha veririz dediğimiz sürece bu birilerinin hoşuna gidecektir. gözünüzü seveyim be insanlar bi bakın arkanıza, bugüne kadar gerekirse 1000 şehit değil gerekmediği halde binlerce şehit vermişiz daha ne ahkam kesiyoruz biz, artık karar vermenin zamanı gelmedimi... doğru düzgün tek yürek olarak şunlara saldırmaya veya mantıklı hareket edip plan yapmaya. daha ne kadar böyle devam edeceğiz.
ya bu nasıl bir iştir ya . hayatınızda hiç rehin alındınızmı savaşta? hiç o psikolojiyi tasvir edebilrimisiniz?
herkes atıp tutmuş yok asalım , yok vatana ihanetle yargılayalım ,yok şu yok bu. bu nasıl iştir arkadaş siz aynı duruma soktunuz mu hiç kendinizi siz o askerlerin yerlerinde olsaydınız silahı alıp kafanıza sıkacak cesaretiniz olacakmıydı ya da olsa ne olacaktı sadece ananız gözyaşı dökecekti. bu memlekette tıpkı onur öymen gibilerin dediği gibi analar ağlayacaktı . peki sizin için ne önemli? ananızın gözyaşının akması mı, yoksa savaş durumunda geçici bir süre esir tutulmak mı? ya herkes devlete ihanetle suçluyor ben de diyorum ki devletiniz adam olsaydı madem gidip alıp getirseydi. ama yok genelkurmay başkanı esir olduklarını bildiği halde çıkıp haber alamıyoruz diyor , öbür yandan france 24 askerlerin esir görüntülerini veriyor. bu ne yaman çelişki peki . neden sahip çıkmıyor bu devlet askerlerine? neden? işte önce bu soruyu sormanız lazım kendinize. o askerlerin anaları oğullarının ölülerinin gelmesini isteyebilirmi ya da sizin ananız?
kaçırılan askere iki buçuk yıl ceza verilmesine karşın, askerleri öldüren teröristlerin elini kolunu sallaya sallaya meydanlara inmesi ve ceza verilmemesi pek manidardır.
ceza alan askerin silah arkadaşlarını bırakıp teslim olması ayrı bi tartışma konusudur, orası başka.
edit: eksile halo eksile ama gerçek bu. hiç bir kürt tanımıyorumki gönüllü olarak askere gitsinde orada bir halt karıştırma teşebbüsünde bulunmadan teskere alsın...
kaçırılan mı? yoksa kaçan mı? diye sormak gerek. orada tim arkadaşları kanının son damlasına kadar savaşırken onların tek el bile ateş etmemesi biraz manidar değil mi? 2 yıl yetmez vatan hainliğinden yargılanmaları lazım...
politikacıların beceriksizliğini, türkiye'de yaşayan gençlere ödetmektir.
şimdiye kadar kürt sorununu çözemediği için herhangi bir başbakanın ya da politikacının, ya da bir generalin ceza aldığını duydunuz mu.
Bu ülkede kötü olan her ne varsa suçlusu gençlerdir ve cezasını da onlar çekmektedir. evinden yüzlerce kilometre uzakta tanımadığı birilerini öldürmeye zorlanmak, vurulup soğukta saatlerce yardım beklemek, hapislerde çürümek, işkence tezgahında beden ve ruh sağlığını bırakmak. bu ülkedeki türk-kürt, solcu-sağcı tüm gençlerin başına gelen şeyler bunlar. neden ? çünkü ülkeyi biz mahvetmişiz. iyi de bu ülkeyi biz hiç yönetmedik ki. çocuklar bile 23 nisan günü bir günlüğüne tüm makam koltuklarına oturuyor ama gençlere o şans da verilmiyor.
edit : eksi oy yağdığına göre ya yazarların arasında milletvekili olanlar var, ya da adam yerine konulmamaktan memnun gençler.
burada ramazan yüce'yi savunanlara şunu sormak gerekir; acaba tokatta acemi birliği dışında silah sıkmamış jandarmalar pusu ile şehit edilirken, onların suçu teslim olmamaları mıydı? evet asla töreriste dağda silah teslim edilip teslim olunmaz, savaş yok ki düşmana esir düşesin, dağdaki hainlere, devletini temsil eden asker nasıl teslim olur? olursan da anadan doğduğuna pişman olursun sonra.
doğru bir karar olduğunu düşünenleri askere alıp çatışmanın ortasına bırakmak gerek. ya da bu kararı veren yargı üyelerini. böylece empatinin ne olduğunu da görmüş olurlar. ramazan yüce'nin mardinli olması ve ailesinin kökeni bu kararda etkili olmuşmudur bide bunu sorgulamak gerekir tabi.
açılım saçılım sürecinde böyle bir adalet dağıtımı pek bir manidar pek bir anlamlı.
aklıma üçüncü ordu komutanının bize söylediği cümleyi getiren karar. şimdi siz burada öleceksiniz ki bizim ısınırdan haberimiz olsun. biz de hep bir ağızdan sağol demiştik. ölmek lazım tabi. ölmesek o sınır birliklerinin içler acısı durumunu, yıllardır ödenek çıktığı halde tamir edilmeyen btrleri, üstüne zimmet zarar görür diye askere teslim eidlmeyen cihazlar falan konuşulur.
tabi bazı davarlar, o askerin : ben telsizlerdeki konuşmaları komutanımıza ilettim. mevzilerdeki askerler çekildi bir gün sonra dediğini falan duymaz.
-öleceksin ne yaşıyorsun be kardeşim! sizler ölmezseniz bu toplumun arasına nasıl fitne sokulacak. düşünsenize dağlıca baskınında 20 askerin vurulduğunu belki toplumsal gerilim olur darbeye hazırlanan zemine mermerleri biraz daha fazladan yerleştirirdik...
bugün bu ere böyle ceza verilmemiş olsaydı, yarın sınır karakollarında çok vahim olayların temeli atılmış olurdu.neden mi, bu cezadan haberdar olan askerler görevlerini savsaklayacaklar, disiplinden yoksun olacaklardır. bu ordunun birlik düzenine zarar verir.
çanakkale de, sakarya da kanal cephesinde, sarıkamış ta şehit düşen ecdadında sevdiği, anası babası vardı. onlarda yaşamak isterdi muhakkak ama silahını teslim ederek teslim olmadılar. tek kurşun sıkamadan 90 bini donarak öldü ama teslim olmadılar. askerlik çocuk oyuncağı mıdır? zaten ölmek için ordasın. yaşama sevincim geldi, teslim olayım dediğin an, hem giydiğin üniformaya, hem de senden önce bu uğurda canını vermiş binlerce şehide ihanet etmiş olursun. götün yiyorsa gitmeyeceksin askere. kaçacaksın. ha kaçmayıp gittiysen teslim olmayacaksın, canını teslim edeceksin. bizde istemiyoruz savaş olmasın, dünya üzerinde bir kişinin bile burnu kanamasın savaş yzünden ama olmuyor. olmuyorsa olduğu şekline uyacaksın ya da bu diyardan gideceksin.
özellikle son bir kaç yıldır, şehitlik ve vatan savunmasını diline dolayıp, dalga geçen alalede birşeymiş gibi lanse edip, antimilitaristim ayağına insanların milli ve manevi duygularına saldıran allahsız kitapsız vatansız, maneviyatsız yavşaklara da burdan kafam girsin.
Türkiye'deki askerlik yapısının, sistemdeki yanlışlıkların, kimilerinin yan gelip yatarken doğuda görev yapan askerlerin şehit olmasının ve en nihayetinde yaşanan somut olayda üst rütbelilerin yaptığı hataların tartışılması ayrı bir bahsin yada yargılamanın konusudur; söz konusu cezayı verirken mahkeme yargılamayı sanık erlerin çatışma anında sergiledikleri hareketlerde suç unsuru olup olmadığı yönünden araştırmış, kararını da ona göre vermiştir.
gerekçeli kararda özetle;
--spoiler--
göğüs göğüse yaşanan çatışma esnasında şehit ve yaralananların olduğu bu sırada er Ramazan Yüce'nin, 'Teslim Olun' diye bağıran teröristlerin yanına doğru Kürtçe konuşarak yaklaştığını, orada bir süre teröristlerle görüştükten sonra üs bölgesindeki mevziilerde teröristlerde çatışmakta olan askeri personellere hitaben, 'Arkadaşlar teslim olun, bunlar bize bir şey yapmazlar. Teslim olanlara bir şey yapılmayacaktır, bana herhangi bir şey yapmadılar' dediği ve teslim olan askerlerin de buna uyarak teslim olduğunu
--spoiler--
"Olayın yaşanmasında diğer faktörlerinde etkisi bulunmakla birlikte, sanıkların üs bölgesindeki savunma görevlerini gereği gibi yerine getirilmemiş olmalarının şehit ve yaralı sayısında açıkça etkili olmuştur. Bu nedenle bu sanıkların sabit bulunan eylemleriyle görevi ihmal suçunu işledikleri vicdani kanaatine ulaşılmıştır"
--spoiler--
denmektedir.
şimdi bütün ceza kanunlarını unutun, alişan'ın askerden kaçmak için yaptıklarıyla doğuda görev yapan çocukların durumu gibi sistemdeki yanlışlıkları, dağlıca baskınındaki üst rütbelilerin hatalarını vs. gibi konuları gene tartışmak üzere bir süreliğine erteleyin ve düşünün; bir çatışma o veya bu şekilde çıkmış. bu çatışmada 12 er şehit olmuş, 17 er de yaralı iken aynı görevde olan bir başkası ateş açan teröristin yanına gidip teslim oluyor, arkadaşlarını da teslim olmaya teşfik ediyor - ki asıl olarak bu yüzden ceza almıştır, teslim olan diğer erler açısından hükmün okunması geriye bırakılmıştır- şehit yada yaralı sayısın artmasına doğrudan yada dolaylı katkı sağlıyor vs. vs.
ölmediği için mi ceza almış sizce? şehit olan 12 arkadaşı yaralanan 17 tertibi varken yaptığı hareket aldığı ceza açısından hakkaniyetli mi değil mi herkes vicdani muhasebesini kendisi yapsın.
yapılan yanlışlıkları eleştirmeliyiz; ancak unutmayalım ki her somut olay hukuk açısından kendi içinde değerlendirilir.
kaçırılan derken hainlerle aynı masada ağzı kulaklarında yiyip içtiklerini, o fotoğraflar çekilirken bunun orduya mal olacağını hesap etmemelerini saymazsak bir suçları yok. Bu kadar onursuz davranışa nasıl onurlu bir reaksiyon gösterebilirdik varsa bilen yazsın.
türkiye'de olması gereken ve beklenen karardır. ne olacaktı başka? güneydoğu sınırını kerhane kapısına çeviren, 300 teröristin bir gecede sınırdan geçmesine engel olamayan, genelkurmay, kara kuvvetleri komutanı mı ceza alacaktı? orda esir düşen gariban senin benim gibi zorunlu askerlik görevi yapan profesyonel olmayan askerlerdir. fakat o sınır güvenliğini sağlayamayan, hem kaçakçıları zengin eden hemde pkk'nın güzergahlarını kapatamayan komutanların hiç mi suçu yok? sonuç olarak erler en fazla 15 aylık askerler ve bu işi yaparken ücret talep etmeyen bireyler. tecrübesiz, vasıfsız ve hatalar yapabilecek bireyler. komutanlar bu işten para kazanan ve bunun eğitimini uzun yıllar almış profesyonellerdir. asıl ceza alması gerekenler komuta kademesinde bulunanlarken, güzel yurdumda olması gereken, olmaması gereken olmuştur.