Seçim zamanı malum kitle tarafından sık sık dillendirilen söz.
Hak veriyorum. Çapulcular oyu hiç sayılmasın ve Çobanların oyu ikiye katlansın. Doğrusu bu.
kendini üstün ırk sanan kesimin ürettiği bir mantıktır.
oy verme insan haklarıyla alakalı bir kavramdır ve kanunlar önünde herkes aynı miktarda insandır. istediğiniz kadar kendinize üstün insan süsü verin, bu dünyada sadece bir insanlık yer kaplayabileceksiniz.
Hadi olmasın diyoruz da nasıl olacak ya onların oy verme hakkını ellerinden alacağız ki buda çok büyük ayrımcılık yada uni mezunu olanların oyu 2 sayılacak ki bunlarda imkansız.
Sistem olarak doğru ama eşitlik olarak yanlıştır. Asıl amaç okumuş insanla cahil insanın arasındaki farkı anlatmakta başlık. Benim naçizane fikrim eğitime önem verip halkı bilinçlendirmek gerekmektedir. Yani sözüm ona körü körüne inanmamak.
Bana kalırsa Irkçılıkla alakası yok. Burada olay yine toplum seviyesinde eğitime ve bilinçli seçmene geliyor. Gelişmiş ülkelerde alt gelir tabakalarında yaşayanlar bile iyi eğitim alıyor. Hepimiz örneklerini görüyoruz; otellerimize onlarca turist geliyor. Aralarında kapıcılar var, kanalizasyon işçisi var. aaaa diye şaşıp kalıyoruz. Ama adamların refah seviyesi bu düzeyde. Belki adam monte carlo'ya gidemiyor ama her yıl Türkiye seviyesinde bir ülkeye tatile çıkabiliyor. Bizim kapıcılarımız sokak başındaki kahveden öteye gidemediği için apışıp kalıyoruz.
Aynı şey eğitimde de geçerli. Tamam bazıları Oxford'u bitiriyor ama man on the street dedikleri sıradan adamlar bile belli bir kültür ve eğitim seviyesinde. Adamlardaki kitap satışlarına basılan kitaplara bakın. Üniversitelerinin dünya sıralamasındaki yerlerine bakın. Bunların tümü bir bütün olarak toplumun geneline sirayet ediyor. Bu da ne kadar olabilirse bilinçli bir tüketici seçmen vs olmalarında en azından bizden fersah fersah ileride olmalarını sağlıyor. Oy kullanmaya giderken kilise zangoçunun şeyini öptü papaz Allah'ın sevgili kulu o yüzden oy vereceğim diye değil benim geleceğimi çocuğumun geleceğini hangisi en iyi kurtarır diye düşünerek veriyor.
Bizde böyle bilinçli bir seçmen, tüketici, sivil toplum örgütü mensubu vs yok. Burada parti kavramına girmiyorum. Chplisi de mhplsi de sıkıntılı. Ülke olarak tangur tungur yuvarlanıyoruz ne yaptığımızı bilmeden, Geçen gün komik videolarda bir video paylaşmışlar. Kadın çarşaflı kocası kime oy kullanacağını anlatmaya çalışıyor. Diyor ki Recep Tayyip'e basacaksın. Kadın tamam sen dediysen doğrudur basayım bey diyor.
Söz çok kaba veya aşağılıkça gelebilir, bireysel olarak da evet üzücü, ama burada ülkenin bekaası bekaası deyip duruyoruz; burada sadece millet tercih etti amaa'nın çok ötesinde bir durum var. Kimse o çobanı aşağılamıyor. O çoban üzerinden bizim zavallı durumumuzu ve buna bir önlem alınması gerektiğini ifade etmeye çalışıyor. Eğitim seviyesini refah seviyesini toplumsal sorumluluk bilinç seviyesini yükseltelim denmek istiyor. Aslında Aysun hanımı kutlamak gerek. Çoğumuzun düşündüğü ama ifade edemediğini çok güzel söyleyiverdi.
gündemi takip etmek, yorumlayabilmek ve olaylar arasındaki bağlantıyı kurabilmek adına, çoban bunun bağlantısını kuramaz, olayları anlayamaz, ne kadar takip edebilir ki gündemi diyerekten ortaya atılmış bir şeydir.
Burada olay dağda çoban olmakla ilgili değil ama dünyası dar olan insanla , dünyaları okuyan onu anlayıp hayatına aktarabilen insanın oyu kesinlikle bir olamaz.
sol kesimin tam bağrından fırlayan koyun sözü. Atatürk'ü destekleyip onun Köylü milletin efendisidir sözünü hiçe sayarak öyle de bir ironiye girmektedirler.
Bu sözü duyduğumda sözün sahibine söylemediğim kötü söz kalmamıştı.
Ama kadın son derece haklıymış. Kendisinden özür diliyorum. Aysun kayacı ve benzerlerinin yaşam biçimine, değerlerine, popüleritesine vs. Zerre sempati duymuyorum ancak bu kadar doğru söz söylemesi ve cesareti aptal cesareti de olsa göstermiş olduğu bu cesur çıkışa yıllar sonra şapka çıkartıyorum ve tebriklerimi en latif duygularımla iletmek istediğimi ulaşabildiğim herkesin bilmesini istediğim için bu satırları yazıyorum.
Ya herkesin oyunu tartın ya da ben monarji istiyorum. 3.mesrutiyeti de ilan edebilirsiniz.
Evet şu an askerlik denen vazife ile müşerrefim. (369 kd)
Revir için diş ağrısı olan var mı diye soruyorum, ağzını açıp bana dişini gösteriyor geri zekalı.
Mesleği çobanlık olan arkadaşlar hiç darılmasın gücenmesin, (çoban ne arar la sözlükte falan demiyorum.)kastedilenin bir meslek grubu değil genelden yola çıkılarak temsili bir örnek olduğu belli zaten.
Neyse sakinleştim. Hiç yazmamışım var sayın, siktir edin, götüne koyun gitsin bu entrinin.
benim de olamaz. demokrasi aptalların yönetim şeklidir ve o aptallar şu an ülkenin amuna koydu. adam düşün gitmiş okumuş prof olmuş ama anadolunun bir köyünde sıçınca götünü taşla silen o çomarla bunun oyu bir. ee bir toplumda okumamış cahil kesim varsa, bunlar fazlaysa ve sen ona oy hakkını verirsen o zaman o cehallet topluma hakim olmayacak mı?
demokrasi tamamen saçmalık ve aslında çoğunluğun diktatörlüğünden fazlası değil.
neyse listeyi uzatmanın bir anlamı yok ama demokrasinin ne anlama geldiğini anlayabilmeniz için kuzey korede yaşamanıza da gerek yok.
manyağın teki "dağdaki çobanın oyuyla benim oyum bir olur mu" dedi, kendisinin de beklemediği bir dalga yarattı, ülkeyi sarstı. Çünkü sarsılmaya yatkın çok kişi varmış, çok kişinin içinde patlamış son 15 yılın seçim sonuçları...
Aysun'un bu lafını Türk faşistleri ayakta alkışlamışlardı... Aysun'la çobanın oyu eşit değildi, eşit olmamalıydı. Bunu söyleyenler içerisinde Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu var... resmen komedi.
tamam. nasıl olmasını isterdiniz sevgili faşistler?
Diyelim ki bu boku da yediniz günün birinde, oyları eşit olmaktan çıkardınız...
Ölçü olarak ne koyacaksınız?
Çobanın oyu bir sayılırsa, Aysun sekiz oy mu kullanmalıdır, on dört mü?
Yok eğer Aysun bir oy atarsa, çobanınki 0.25 mi yazar? Çeyrek oy?
Eğitim durumuna göre mi katsayı kuracaksınız? Okuma yazma bilmeyen 0 oy, temel öğretim görmüş olan 1 oy, lise mezunu 2 oy, üniversite mezunu 3 oy, master yapan 4, doktora yapan 5, doçente 6 yaz, profesör de 7 oy mu verecek?
hadi diyelim ki birisi üniversite öğrencisi, okuyup öğrenim derecesini yükseltmeye çalışıyor ama ülkemde ayakçılıktan gelme bir sürü çemiş var, doğru dürüst cümle bile kuramayan, iki paragraf yazı yazmaktan aciz, bu üniversite öğrencisi kadar oy veremeyecekler, onlar kızmayacaklar mı?
Ecevit hayatta olsaydı, lise mezunu olduğuna göre kaç oy kullanabilecekti? Doksanlı yıllarda sosyaldemokratların "bazı ortaokul mezunu bakanlarından" daha fazla elbette! Ama, Demirel'den daha az mı?
Yoksa ölçü cepteki para mı olmalıdır? Örneğin faşist işçi bir oy kullanırsa, onun patronu kaç oy atmalıdır?
bence ne yapalım biliyor musunuz?
siyasi eğilimlere göre bir tabakalaşmaya gidelim: AKP'ye verilecek oylar yarım sayılsın, CHP'ye verilen oylar üçle çarpılsın!...
çünkü başka türlü iktidara geleceği yok da, o bakımdan yani.
ama tabi tartışmaya devam edelim heyecanlı oluyor...
Saçma görüş. Yok Dağdaki çobanla benim oyum bir mi, yok üniversite mezunu olmayan adamla üniversite mezunu adamın oyu bir mi, geçiniz bunları arkadaşlar. Ona bakarsanız, iki tane üniversite mezunu adamdan, 4 yıllık üniversite mezunu adamla, 2 yıllık üniversite mezunu adamın da oyu bir değil o zaman. Hatta iki tane 4 yıllık üniversite mezunu adamdan, 4 yıllık aydın Üniversitesi mezunu adamla, 4 yıllık odtü mezunun da oyu bir olmuyor bu mantığa göre. Hatta ve hatta, iki tane odtü mezunu adamdan, ODTÜ'yü 3.85 ortalama ile bitiren adamla, 2.20 ortalama ile bitiren adamın da oyu bir değil size göre. Saçmalık. insanlar arasında mutlak eşitlik yoktur. Ayrıca Üniversite mezunu olmak, inekliğin göstergesidir, zekanın değil.
baştan belirteyim, demokrasiye inancım yok. sadece ülkemizdeki demokrasiye değil, direkt demokrasiye inancım yok. ama şimdilik elimizde olanın en iyisi bu. bundan 20 sene önce elimizdeki en iyi iletişim aracı mektuptu, 9 sene önce eroin öksürük ilacı olarak kullanılıyordu. mektuptan iyisi olduğunu fark ettik, eroinin zararlı olduğunu fark ettik. bunlarda olduğu gibi yönetimlerde de daha iyi biçimler benimsenebilir. ancak şimdiki sistemimiz demokrasi üzerine kurulu ve bu konuda keşke böyle olsaydı diyebileceğim bir nokta var. o da şu: oy eşitliği olmasın. bitti. bütün istediğim bu. bütün ihtiyacımız olan da bu.
nasıl olacak?
benim sikindirik aklıma gelen şöyle bir fikir var. yerel genel fark etmez,
seçimlerden belli bir süre öncesinde muhtarlıklarda o muhtarlığa bağlı seçmenlere sözlü kısa sınavlar yapılacak.
bu sınavlara tüm partilerden temsilciler gözlemci olarak katılabilecek.
sınavlarda 10 adet soru sorulacak. bu sorular 50 tane önceden belli sorunun arasından rastgele seçilecek. ama rastgele seçilmese bile kolayca yapılabilecek sorular sorulacak. örnek: "cumhuriyet kaç yılında kuruldu?" "ilk cumhurbaşkanımız kimdir?" ayarında sorular.
kişinin verdiği cevaplarda kaç doğru varsa oyu o sayıl ile çarpılarak hesaplanacak. hiç doğru yoksa yine 1 oy sayılması gerektiğini düşünüyorum çünkü bu bir vatandaşlık görevi. tamamen mahrum bırakılamaz kimse.
bu oyların ayrımını nasıl yapacağımıza gelirsek, oy katsayılarına göre sandıklar kurulacak. atıyorum a ilinin b ilçesindeki c okulundaki 1232 no'lu sandık'tan çıkan oylar 3 ile çarpılacak, aynı okuldaki 1230 no'lu sandıktaki oylar 9 ile çarpılacak. tek sorun şu ki köylerde bunun uygulaması çok zor. tek seçmenli sandıklar olabilir, sandık açılınca kimin neye oy verdiği açık açık anlaşılabilir. en büyük sıkıntı burada. bunu engellemenin bir yolunu ben bulamadım açıkçası ama olsun... başka birisi bulsun onu da aq.
oylar bu sandıkların katsayıları ile çarpılıp buna göre sayıma tabi tutulacak.
sonucunda ne olur?
bana kalırsa eğitim, bu ülkede bir şeyler ifade etmeye başlar sonunda. üniversite eğitimi falan demiyorum, temel eğitimden bahsediyorum. hangi parti olursa olsun eğitimli kişilerin istediği parti olmaya çalışırlar. eğitimli kişiler yönetimde söz sahibi olur. cumhuriyetin hangi tarihte kurulduğunu bilmeyen adamlar cumhuriyetin tarihini değiştiremezler.