bu 'Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?'cilerin çoğuna göre 'cahil ve köylülerin' oylarıyla 2011 genel seçimini kazandı mevcut iktidar.ama unuttukları bir şey var. Atatürk'ün liderliğiyle beraber Kurtuluş savaşını bu 'cahil ve köylülerle' kazandı bu millet. Ve gene Atatürk'ün söylediği sözü de unuttular bu garip insanlar : 'Köylü milletin efendisidir.'
okurlar. yazarlar. geliştirirler kendilerini. ama allah belli bir kadraj vermiştir. belli bir ego vermiştir. hepimize olduğu gibi tabi ki. bu ülkenin toprağının, yönetiminin, hazinesinin 1/70.000.000 payının da o çobana ait olduğunu anlamazlar.
kendini kitaplara vermiş hayattan bi haber profesör insanlarıdırlar. bu insanlar "benim anam ağladı senin de ağlasın" mantığıyla öğrencileri de her fırsatta düdüklemeye çalışırlar ama bilmezler ki bu hayatta ne kadar kültürlü olursan o kadar canın, hayata o kadar restart atma hakkın yoktur!
dağdaki ot, bu 'dağdaki çobanla benim oyum bir mi'ciler'den daha yararlıdır. en azından bu otlar büyükbaş hayvanlar tarafından otlanabilip, bunu süt ve süt ürünlerine çevirir böylelikle insanoğlu için gayet faydalı ürünler ortaya çıkarılır.
çoban için önemli olan otlattığı koyunları zamanı geldiğinde sahibine sağlam teslim etmektir. sabah kalkar, çorbasını içer ve yollara düşer. akşam gelir yemeğini yer, biraz televizyona bakar, tosun paşa yı on dokuzuncu kez izleyebilir ve ilk izlediği günkü kadar gülebilir. gece karısının başı ağrımıyorsa onunla bir halvet eder ve uyur. günleri buna benzer geçer. onun dış politikaya iç sorunlara, ekonomiye ayıracak vakti yoktur. ekmeğinin derdindedir. seçime günler kala tv de "aynı dağın yeliyiz" şarkısını dinler, izler başbakana bakar "şugar adam" der ve seçim günü gider oyunu basar.
şehirdeki çoban ise her seçim döneminde tüm parti liderlerini dikkatle takip eder, söylediklerine söylemediklerine bakar. parti programlarını okur, iç ve dış gidişata bakar ve kararını ona göre verir.
şimdi bu iki kişinin oyunun değeri aynı olabilir mi. dağdakini koruyayım derken şehirdeki çobana beyinsiz diyen anlayışı ve idraki kıt mahluklar çobanı düşünselerdi onun otlatacak koyun bile bulamadığını, ithal anguslara mahkum olunduğunu ve dağdaki çobanın işsiz kalacağını görebilirlerdi. mesele çobana hakaret değildir, konu seçim sistemi ve ülkenin sosyal durumuyla ilgilidir. şehirdeki çoban dağdaki çobanı can bilir, kankası da olur, kan kardeşi de. onun derdi çobanın sırtından rant elde eden oy avcılarıdır. onu cahil ve aç bırakarak gemisini yürütenleredir tepkisi.
ayrıca demokrasiyi benimsemek zorunda mıyız, önemli olan insandı hani. demokrasi her yönüyle gelişmiş ülkeler için iyidir. açlıktan ölen iki buçuk aylık bebelerin olduğu gençlerin sınavdan sınava koştırduğu ülkede demokraaasinin adı olur, yadından yenmez.
bir partiye oy veren insanların aynı partiye oy veren tüm seçmenleri sahiplenmesi de anlaşılacak iş değildir. göbekler beraber mi kesildi. yoksa sen de mi çobansın derler adama.
evet arkadaşlar, bana saçma geliyor bu iş ezelden beri. bugünkü yarınki seçimlerle alakası yoktur düşüncelerimin. hep böyledir, hep böyle kalacak. çünkü benim derdim parti değil vatan ve millet.