şayet kişi o an savunduğu meta ya da değer uğruna, fiziksel dezavantajlara sahipken* bile gözünü karartabiliyorsa, umursanmamalı, yok yeke yek iken yenmiş ise o dayak, bükülemeyen bilek öpülmelidir.
11.sınıfta üç beş kişi toplanıp 12.sınıflardan (üstelik okulun agaları olanlar) adamları dövmek için birbirlerini gaza getirdikten sonra tuvalette arkadaşını tek bırakıp o arkadaşın bir güzel okşanmasıdır... (bkz: arkadaş satmak)
arzulanmayan bir durumdur. fiziksel açıdan güçlü olanın, güçsüz olana fiziken zarar vermeya çalışmasıdır. özellikle dayak yiyen küçük bir çocuk ise çocuğun ruhsal gelişimini olumuz etkileyecek, çekingen, içine kapalı bir kişilik geliştirmesine neden olacaktır. tavsiye edilmez.
sevgilin sorduğunda kapı çarptı bahanesinin hiç bir işe yaramadığı andır. denemeyin. aksi taktirde sevgilinizden şöyle bir yanıt alırsınız: aşkım o kapıda baya büyükmüş haa...
60 kişiye karşılık 6 kişi kavga ediyorsa sizde o 6 kişinin içersindeyseniz mümkün olan olay.Dayak yenildikten sonra 2 hafta muhabeti döner.60 kişiden olan hayvanlar sizle dalga geçer sizde ''Ben sizi tek yakalıcam'' demenize sebep olucak olay.
t: give my money back
d: vat moniy?
t: i gave you 10
d: ula yürü gidula
t: give me five
d: al lan sana fayf mına goduğum
*şlaaaaaaaaaaaaaap*
d: noldü fayf diodun amanagoduğumun
haklı ya da haksız yere fiziksel şiddetle karşılaşmanın en hayvani boyutuna dayak yemek denir.
yemedim de az kaldı çok da güzel yiyecektim. en azından bir yumruk gelirdi.
şimdi bilenler bilir, bilmeyenlere de lazım değil zaten. olayı anlatabilmek için söylüyorum. havaalanında çalışıyordum. daha yeni açılmıştı birkaç sene önce. daha doğrusu bina değişti. neyse bagajlar filan gelmiyor hak getire, hani bir yarım saat beklemek filan değil bayaa bayaa gelmiyor. biz fakirler de mecbur yolculara ık bık yapa yapa ha şimdi gelecek, eli kulağında indirmişler uçaktan, hah geldiii...derken bir anda bekleyen yolcular üzerimize üzerimize gelmeye başladı. hem yutkunuyoruz hem hala anlatmaya çabalıyoruz. normalde 5 kişiysek iki tanesi fırsat bu fırsat kaçmış "ben bir bagajlar geliyor mu bakayım" diye. prr...ara ki bulasın.
ben zavallım ofiste ha gayret uğraşıyorum. salonun kapısı da ofisin uzağında ve tam karşısında. yolcu da gelmiş (bu öyle teslim almaya gelmiş sırf) kapıya doğru çıkmaya yeltendim alayım diye. bırakmıyor ki kapıdaki illa eşlik edeceğiz.
tam çıkmaya yeltendim ofisten, amcamın bir tanesi "hooop nereye" diye çıkışmaz mı. o sinirle "kaçmıyoruz ya" filan demiş bulundum. halen söyleniyor. ben de söyleniyorum
buraya kadar dayak riski yok.
lakin tam kapıya yaklaşırken ben biraz daha kabalaştım. o sırada bagajını beklemekten bitap düşmüş bir abla "sen ne diyorsun" dedi. sana demedim dedim ben de. hayatta da sen diye konuşmam fakat o dönemki korkunç ortam insanı katil eder.
neyse akrabasıymış o amca bunların. okurlarsa filan kusura bakmasınlar. oldu öyle.
sonra zaten ofisin oraya gelip pataklamak için küçük bir girişimde de bulundular ama dövemediler.
dayak insanca değildir. dövmeyin. *
şimdi o zamanlarda dayanamayarak laf soktuğum, içimden küfür ettiğim, kendimden nefret ettirdiğim tüm insanlardan özür diliyorum. *.